İyi okumalar🌜🌚🌝
1 hafta geçmişti ve Fernando'yla aramızda olan olay bizi birbirimize daha da yakınlaştırmıştı. Her zaman "benimsin" deyişi kalbimi hızlandırıyordu.
Ve evet, bu bir hafta içinde neler olduğunu size anlatacağım.
Fernando'yla birlikte zaman geçirdikten sonra evden sessizce ayrılmıştı. Gece olmuştu ve annem her an eve dönebilirdi. Anneme görünmeden gitmesi gerekiyordu, çünkü onun varlığını öğrenirse neler olacağını tahmin edebiliyordum. Ama Fernando gittikten sonra bile zihnimden bir an olsun çıkmamıştı. Kafamda sürekli onun yüzü, ses tonu ve gülüşü dönüp duruyordu. İçimde garip bir boşluk vardı, bu duygu önceki buluşmalarımızda hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Ama şimdi... sanki her şey değişiyordu. Her saniye yanımda olmasını istiyordum.
Sebastian ve Marta hastaneden taburcu olmuştu. Antonio ise elindeki yaralar için ara sıra hastaneye, Derya'nın yanına gidiyordu. Derya, Antonio'nun hastaneye düzensiz gelişi konusunda sürekli şikayet ederdi.
"Hayatımda böyle bir hasta görmedim," derdi bana, gözlerini devirerek. "Tam bir baş belası. Ne yapmam gerektiğini bana öğretiyor resmen!"
Bu sözleri duyunca istemsizce gülerdim. Antonio'nun bu huylarını az çok biliyordum. Kimseye kolay kolay güvenmez, her şeyin kontrolünü elinde tutmak isterdi. Onun bu dik başlılığı, bana bazen sinir bozucu gelse de, bir yandan da onun karmaşıklığını anlayabiliyordum.
Bugün, Fernando beni arayıp birlikte zaman geçirmek istediğini söyledi.
"Sinemaya gidelim," dedi.
Ama benim aklımda başka bir plan vardı. Sadece sinemaya gitmek değil, bisiklet sürmek de istiyordum. Fakat bu küçük sürprizi ona söylemeyecektim. Bisikletleri sürmek için parka gitmeyi söyledim, ama onun bundan haberi yoktu. Gizlice küçük bir eğlence planlamıştım.
Dolabın kapağını açıp üzerime uygun bir kıyafet seçtim. Hem rahat hem de şık olmak istiyordum. Aynada kendime bir bakış attım, saçlarımı açık bıraktım ve yüzüme sade bir makyaj yaptım. Tam kapıdan çıkmak üzereyken, annemin o her zamanki uyarıcı sesi yankılandı koridorda.
'Yine nereye, Işıltı? Evde otur, Işıltı! Baban eve gelecek, Işıltı!'
Her zamanki gibi...
Annem salondan gelip önümde durdu, ellerini beline koymuş, kaşlarını çatmıştı.
"Nereye gidiyorsun yine?" dedi sert bir sesle. "Evde hiç durmuyorsun. Baban da birazdan gelir."
İçimde bir sıkıntı yükseldi. Annemin baskıcı tavırları bazen boğucu olabiliyordu ama sakin kalmaya karar verdim. Derin bir nefes alıp gülümsemeye çalıştım.
"Anne, sadece biraz dışarı çıkacağım. Parka gideceğim, bir arkadaşımla sinemaya gitmeyi planlıyoruz."
Annemin yüzü daha da ciddileşti, gözlerini kısarak bana baktı.
"Arkadaşınla mı? Sürekli biriyle dışarı çıkıyorsun. Kızım, biraz evde dur. Hem kim bu arkadaşın? Neden bu kadar sık görüşüyorsunuz?"
İçimde hafif bir sinir kabardı ama sesimi alçak tuttum. "Anne, sadece bir arkadaş. Hem sinemaya gideceğiz, ne var bunda? Bu kadar büyütme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSPANYA BEYEFENDİSİ
RomanceCaballero España 🌚🌝 Siz: Ben ağlamayayımda kim ağlasın. CRY MOMENT... Görüldü... +34-910-827***: ¿Quién eres? (Kimsiniz?) Siz: ¿? Siz: Derya biliyorum İspanya'dasın göze sokma. Siz: Ne diyorsun bu işe? Bulabilecek misin? +34-910-827***: ¡Dejar de...