Luke'u geri çekmeyi deneyeceğim sırada adamın yakalarını tutup yüzüne bir tane daha yumruk geçirmesi bir oldu. Adam hızla uzaklaştığında Luke bana döndü endişe ve sinirle. Gözlerimden ise hala yaş akmaya devam ediyordu.
"Tanrı aşkına burada ne işin var Scarlett?!" diye bağırdığında irkilmiştim.
"Ben sadece hava almak iste-" lafımı bölen şey ise Luke'un bana sıkıca sarılışı olmuştu. Kafasını boynuma gömdüğünde bende ona sıkıca sarıldım. Ağlıyordum. Biri bana az daha tecavüz ediyordu. Ve Luke beni kurtarmıştı. Tanrım... Luke beni kurtarmıştı.
Geri çekildiğinde baş parmaklarıyla gözyaşlarımı sildi. Daha sonra beni yangın merdivenlerine oturttu. O da yanıma geldiğinde dirseklerini dizine koyup karşıya baktı.
"Luke..." dediğimde bana döndü. "Teşekkür ederim."
"Benim yerimde kim olsa aynısını yapardı." dediğimde gözlerimi devirdim.
"Emin ol sen olmasaydın parti bitene kadar buraya kimse gelmezdi." dediğimde sadece gözlerime baktı. Ben ise gözlerime kaçırdım.
"Dışarıda ne işin vardı?" diye sordum merakıma yenik düşüp."David aramıştı. Seni merak etmiş. Sanırım telefonunu duymamışsın." dediğinde tak etti.
"Telefonum... Nerede bilmiyorum." dediğimde güldü. Komik olan neydi?
"Sahnede çok iyiydin. Ve... Saçlarını beğendim." dedi gözlerime bakıp gülümseyerek.
"Teşekkür ederim." dedim. Gülümsedim. Birkaç dakika sessizlikten sonra kafamı omuzuna yasladığımda ilk başta bunu beklemediği için irkilsede daha sonra kolunu omuzuma attı.
"Seni evine bırakmamı ister misin?" dediğinde başımı hayır anlamında salladım.
"Hayır ama istersen sen gidebilirsin seni burada tutmak istemem." dedikten sonra kafamı kaldırıp ona bakacağım sırada... Aman Tanrım fazla yakındık. Çok fazla. Birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Ona bakmayı kesemiyordum. Sarhoştum sanırım. Kapı hızla açıldı ve bir çift hem öpüşüp hemde hızla aşağı indi. Onlara yol vermek zorunda olduğumuz için kalkmak zorunda kaldık. Lanet olsun.
"Sorun değil. Seninle kalmak istiyorum." dediğinde ilk başta anlamasamda en son dediğime cevap verdiğini anladım. "İstersen buradan çıkabiliriz." dediğinde başımı salladım. Hemen yukarı çıktık. Danny'ye veda ettikten sonra çantamı aldım. Daha sonra bardan çıkıp yürümeye başladık.
"Yarın tekrar geliyormuşsunuz." dedim kısa süreli sessizliği bozarak.
"Evet. Hayranlardan gelen soruları yanıtlacakmışız ve sanırım Evet yada Hayır oynayacağız." dediğinde başımı salladım.
"Bilgin olsun ki Evet yada Hayır oyununun sorularını bizzat ben hazırladım." dediğimde güldü. O gülünce bende güldüm.
"Korkmalı mıyım?" dediğinde sırıtarak 'bilmem' bakışı attım. Güldü. Çok tatlı bir gülüşü vardı. İçinizden yanaklarını sıkma isteği geliyordu. Ona baktığımı farkettiğinde bana bakmaya yeltendiği sırada kafamı önüme çevirdim. "Gel buraya oturalım." dediği sırada elimi tutup beni yönlendirdi.
----
Orada kaç saat oturduğumuzu bilmiyordum. Zaman hızla akıp geçmişti. Birbirimize bir sürü şey anlatmıştık. O bana turları sırasında olan komik olayları anlattığında gülmekten yere düşecektim hatta. Daha sonra kalkmaya karar verdiğimizde saat çok geç olmuştu. Onun arabasına doğru yürüdükten sonra beni evime bırakacağını söyledi. Bu saatte taksi bulmam zaten. Arabaya bindikten sonra çok uzak olmayan evimin yolunu tarif ettim.
"Amerika'dan buraya neden taşındığını söylememiştin." dediğinde derin bir nefes aldım. Bunu ona anlatmak istemiyordum. Biraz sessiz kaldığımdan dolayı kısa süreliğine bakışlarını yoldan ayırıp bana baktığını farkettim. "Bana anlatabilirsin." dedi güven veren ses tonuyla.
"Bunu neden merak ediyorsun?" diye sordum.
"Çünkü kötü bir şey olmuş ve bu herneyse seni üzüyor. Hareketlerinden anlayabiliyorum." dediğinde gerçekten düşünceli olduğunu anladım. Tanrım ondan etkilenmeye başlıyordum sanırım. Hayır. Bu olamaz. Tanrı aşkına.
"Bunu sana yarın anlatırım. Bugünlük bu kadar ağlama yeter sanırım." dedim ve gözlerimden akmak üzere olan yaşı hemen yok ettim. Annem ne zaman söz konusu olduğunda kendimi kontrol edemiyordum.
"Pekala sen nasıl istersen." dedi. Evime yaklaşmış olduğumuzu gördüm. Luke arabasını evin önüne park ettikten sonra arabadan indim. Onunda inmiş olduğunu gördüm.
"Bıraktığın için teşekkür ederim." dedim o tam önümde dururken.
"Rica ederim." dedi gülümseyerek. Birden ona sıkıca sarıldığımda kollarını belime doladı.
Kısa süre sonra geri çekildiğimde dudağımın kenarına küçük bir öpücük kondurdu. İstemsizce gülümsedim. Birbirimize iyi geceler dedikten sonra eve girdiğim gibi odama çıkıp kendimi yatağa attım.Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayınnn. Lütfen çok rica ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
scarlett // hemmings
Fiksi Penggemar"Hala grubumuzun boktan olduğunu mu düşünüyorsun, Scarlett?" diye sordu gözümün içine bakarak. "Evet." dedim sırıtarak.