hafif pürüzlü tenindeki dalgalar

74 17 55
                                    

Elleri, sigara kokan nefesi ve uçurum gözleri. Kang Taehyun ve iştihanın bana bakarken her daim yer edinen irisleri. Üzerimdeydi. Sırtımın değdiği soğuk masanın üzerinde kendime ev bildiğim mezarımı kazdı o akşam. Uyandığımda dudakları arasındaydım. Dudaklarımın arasındaydı sigarası. Dumanı ve içine çektiği kederi. Beni de beraberinde çektiği.

Bir.

Bana dokundu.

İki.

Gözlerimi yumdum.

Üç.

İsmini sayıkladım.

"Taehyun." dediğimde bütün dilekleriyle gülümsedi bana. Bildikleriyle ve bilmedikleriyle, susmalarıyla ama en çok da fısıltıları; belki de tenime bıraktığı ıslak hatıralarıyla, fakat bir şekilde hep ondan izler buldum üzerimde. Kang Taehyun'ı buldum. Onu severken öldüğümü sandım, oysaki ben ölürken sevmiştim onu. Parçalara ayrılırken. Hiç duymayan birine dünyanın en güzel şarkısını söylerken o, hiç görmeyene gökkuşağının renklerini sayarken; şimdi elleri arasında birkaç parça notayım ben, onun yazdığı ve söylediği. Kendimi duymam ama bilirim, onun dudaklarından okurum.

"Hyung." Kazağımdan içeri kayan parmaklarıyla eş zamanda sırtımın değdiği soğuk zemin titretmişti bedenimi, her hücremi. Bakışları birer ok Kang Taehyun'ın, dudaklarımın kıvrımında dinlenirken gülümseyen. Duvardaki renklerin sönmeye başladığı zamanlarda fısıldadı bana hep, "Son," dedi. "Son bir dileğim var senden." Yumduğum gözlerim aralandıkları gibi buluştu onun koyu kahvesiyle, "Ne oldu?" aramıza düşen gri saç tutamlarına uzandı parmaklarım; onları kulağının arkasına sıkıştırırken gülümsedim. Böyle güzeldi. Ellerim arasında.

"Dilediğin her şeye sahip olduğunu sanıyordum." Dedim sırıtırken.
"Biri hariç."

Kaşlarım havalandı, gülümsemem yerini iki minik kıvrıma bıraktı, "Neymiş dördüncüsü?" güldü arsızca. "Burada." Dediğinde bakışlarım kazağımı yavaşça omuzlarıma kadar çeken ellerine düştü. Üzerimden çıkarmadan önce işittim onu, "Masada." muzip gülümsemesinin arkasında gözlerinin büründüğü şehveti yakaladım; ellerim arasına aldım, "Diğer üç
dileğimi dördüncüsünde göreceğim." derken de sıkı sıkı sarıldım ona.

"Burada mı?"

"Burada."

Bana bakarken kısılan gözlerinin arasından kaptığım birkaç ışıltıda Kang Taehyun'ın bütün dilekleri gerçek oldu o sabah. Mutfağın çekilen perdesinin arasından gördü güneş bizi, utanır gibi çekti Kang Taehyun'ın gölgesini üzerimden ve koyu kahvelerini gördüm. Gördüğümde öptü beni, sigarası yok oldu dudaklarımın arasında; kokusu kaldı geriye, dilimin üzerinde eriyen. Kafasını eğip üzerimde yükselirken öpücükleri derinleşti sessiz çığlıklarımda, birer notaya dönüştü. Ritim tuttu. Ağzımın içinde eriyen dili bana haplarımın tadını bıraktı, en az onlar kadar sarhoş etti. Tadı damağımda şekillendi.

Islak öpücükleri kazağımı üzerimden çıkarırken bir anlığına kesildi, tam o anda aralanan gözlerinden kaptığım bir bakış ve yeniden buluşuyor dudaklarımız. Ezbere bildiğimiz ritim evini buluyor ve onun bedenimi keşfe çıkan elleri arasında öpüşüyoruz. Kang Taehyun ile gündüzüm geceye bürünürken ve üzerimdeki ağırlığıyla bütün aydınlığımı örterken çırılçıplak görmek istedim onu, ellerim gri kapüşonlu kazağının eteklerine tutundu gevşekçe, durdu; bekleyip yüzümü inceledi ve güldü. Aklımdan geçenleri okurmuş gibi bir anlığına üzerimde yükseldi ve kazağını çıkardı, çıkarırken gri saçları dağıldı ve beyaz teni güneşin altında parladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 21 hours ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

heaven and back ✥ taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin