Multifandom; (ll.Ramsess)
Eski Mısır'a yolculuk yapalı tam 1 ay olmuştu ve ben hala kendi zamanıma dönmenin yolunu bir türlü bulamadım. Saraydan kaçmaya çalışmamı saymıyorum bile, ne kadar kaçmak için uğraşsam da her zaman kıskıvrak yakalanmıştım.
Firavun'dan bahsetmiyorum bile, beni sanki favori oyuncağıymışım gibi sürekli yanında tutuyordu.
Telefonun ve internetin olmadığı bu dönemde çok yalnız hissediyordum ve hiç birşey yapamıyordum. Şu anda sıkıntıdan patlamak üzereydim, daha fazla odamda böyle mal mal oturamayacaktım acilen dışarıya çıkıp birşeyler yapmalıyım. Gizlice kapıdan çıkıp etrafıma bakındım korumalar var mı diye, bir daha yakalanma faciası istemiyordum. Etrafımı gezip heryerde sırayla dizilmiş altın saksılara bakıyordum ve onları etrafta süs olarak kullanmışlardı, çok güzel bir görüntüydü bu, Mısır'lılar altınları çok seviyordu herhalde.
Önüme bakmadan yürüdüğüm için yanlışlıkla birine çarpmıştım. Kafamı kaldırdığımda bu kişinin Memphis olduğunu gördüm, Memphis Firavun'un en güvendiği Mısır komutanlarından biriydi. Mısırlı askerlere liderlik ve öncülük ediyordu.
"Leydi Umay burada ne yapıyorsunuz, odanızda olmanız gerekmiyor muydu?"
"Şey evet odamda olmam gerek doğru...odamda oturmak benim canımı çok sıktı bende etrafı dolaşayım dedim. Ne o, yoksa buna da mı izin yok"
"Hayır tabi ki de dolaşabilirsiniz sakıncası yok. Yalnız Firavun sizi arıyordu o yüzden sizi ona götürmek zorundayım"
Yine mi?! Her gün beni yanına çağırıp duruyordu bu artık canımı sıkmaya başlamıştı. Her zaman sessiz kalmıştım sırf Firavun olduğu için ama artık buna dayanamıyordum.
"Neden beni sürekli çağırıp duruyor bundan bıktım ben. Onu istemiyorum hatta onu sevmiyorum bile!!"
Memphis bana tam bir cevap vericekken aniden önümde eğildi. Ne oldu?!
"Firavun'um burada olduğunuzu fark etmediğim için bağışlayın!" Dedi Memphis saygıyla. Demek ki Firavun şu anda arkamdaydı yani bu herşeyi duydu demekti. Neden devamlı başıma böyle birşey geliyordu. Yavaşça arkamı döndüğümde gördüğüm şey Firavun'un iki çift kızgın bakan kehribar gözleriydi.
"Benden bu kadar çok mu nefret ediyorsun!" Dediğinde ben sadece sessiz kaldım. Buna bir cevap vermek istemiyordum. Firavun kolumdan sertçe tutup beni arka sütuna götürdü ve sonra olanlar oldu.
Firavun beni öpüyordu, gözlerim şoktan kocaman açılmıştı ama sonra kendimi toparlayıp onu sertçe ittim. Elimle ağzımı tutmuştum şoktan ne yapacağımı bilemedim, bu benim ilk öpücüğümdü nasıl yapar bunu.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?! Bir daha beni öpmeye kalkışma!"
"Neden sana olan sevgimi görmüyorsun. Benimle birlikte ol Umay. Sana ne istersen vericeğim her isteğini yerine getireceğim o yüzden lütfen sana olan aşkımı kabul et" dedi kibar bir şekilde sarı saçlarımı tutup öperken.
"Bunu yapamam seninle olamam. Ben bu dünyaya ait değilim, hiçbir isteğimi yerine getiremezsin. Ayrıca eşlerin var böyle birşey yapmamı benden nasıl istersin, Ramsess!"
"Sonunda söyledin"
"Neyi söyledim?" dedim şaşkınlıkla Firavun'un gülen suratına bakarak.
"Bunca zamandır benim adımı söylemeni bekliyordum. Sonunda söyledin... ayrıca ben buraya ait değilim diye birşey yok sana önceden söylediğim gibi ben Firavun'um buradaki herşey bana ait. Bana ait olanlar da buraya aittir. Eşlerime gelince onların hepsiyle sadece siyasi amaç için evlendim, eğer sen onları istemezsen yalnızca sen olursun yanımda. Hiçbir kadını etrafımda istemezsen sorun değil yalnızca sen benim yanımda dur yeter. Sen ne istersen hemen isteğini yerine getiririm... Benim güzel altın saçlı cariyem" dedi ve kıyafetinin altından bana bir bilekli verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Firavun'un Cariyesi
Ficção HistóricaYarı Türk yarı İngiliz Umay abisi ve gezi arkadaşlarıyla birlikte Mısır'ın Başkenti Kahire'de antik yerleri geziye çıkmışlardı. Umay tesadüfen arkadaşı Jimmy ile birlikte Firavun'un mezarını bulurlar. Umay mezarlıkta gördüğü altın renkli yıl...