Bo' Rai Cho'nun yanında 9. ayını doldurmuştu, ama ailesine karşı olan öfkesini hâlâ dindirememişti. İntikam arzusu bir nebze olsun azalmıştı fakat kalbinin derinliklerinde hiçbir şey değişmemişti. Burada; Gökyüzü Tapınağında eğitim görmek kafasını dağıtıyor, zihninin bulanıklılığını alıyordu.
Meditasyon yaparak içindeki huzuru sağlamaya çalışıyordu. Madam Bo'yu ve arkadaşlarını düşündükçe üzülüyordu, onları görmeye gitmek istiyordu. Bo' Rai Cho onu birkaç kez neredeyse kaçarken yakalamıştı ve geri getirmişti. Bu halde kimsenin karşısına çıkmaya hazır değildi. Neredeyse 21 yaşına gelmişti, yaşına göre oldukça olgun davranıyordu hatta şu sıralar üzerinde ekstra bir ağırlık var gibiydi.
Tapınağın dışında ki yeşillik alanda oturmuş yaptığı hataları düşünüyordu. Aklına sürekli huzurunu kaçıran görüntüler, Grandmaster'ın cesedinin yerde kanlar içinde yatışı geliyordu.
Aklında ki bu düşünceler öyle sinir bozucuydu ki, daha fazla meditasyon yapabilecek havada değildi. Oturduğu çimenlerden bir hışımla kalktı. Tapınağın içine girecekti ki, uzun koridorda birisi ile konuşan Bo' Rai Cho'yu duydu. "Black Dragon mu? Yine bir şeyler peşinde olabilirler mi?"
Uzaktan bir ses geldi "Tremor'un bir şekilde Outworld ile iletişim sağlayabilme ihtimali var." konuşan kişinin sesi derin, ağır aynı zamanda da sakin ve naif geliyordu. "Eğer General Shao'ya bir şekilde ulaşırsa, onu yolundan saptırıp bize savaş açmasını sağlayabilirler."
Bo' Rai Cho "Black Dragon nasıl Outworld'e ulaşabilir? O kadar önlem aldın?"
Aynı adam derin sesiyle tekrar konuştu, sesi endişeli gibiydi "Japon mafyası Yakuza'nında bu işin içinde olduğuna dair hislerim var. Eski dostum Bo' Rai Cho, senden bir şey rica edebilir miyim?"
"Haha! Sormana bile gerek yok, Lord Liu Kang!" Diyerek güldü yaşlı adam, yıllardır birbirlerini tanıyor gibiydiler.
Liu Kang'in sesindeki endişe azalmış gibiydi "Black Dragon'un neler karıştırdığını öğrenmemiz lazım. Eğer Outworld ile asırlardır süren barışımızı bozmayı düşünüyorlarsa, ellerinde bir koz varsa bunu benim için öğrenebilir misin?"
Yaşlı adam şaşırdı "Ama ben-" derken arkasına dönüp kıza doğru baktı. Wei-Feng kendini gizlemekle çok uğraşmıyordu. "Ben gidemem fakat, şu anda yetiştirdiğim öğrencimi yollayabilirim."
Liu Kang şaşırdı. "Bir öğrencin olduğundan hiç bahsetmemiştin?"
Bo' Rai Cho gülümsedi "Bana da sürpriz oldu! Eski dostum Madam Bo'dan bir hediye!"
Bir tür bileklik üzerinden konuşuyorlardı.
Liu Kang tekrar şaşırdı "Madam Bo'dan bir hediye mi? Wei-Feng?"
Kendi ismini duyan Wei-Feng hemen Bo' Rai Cho'nun yanına koştu, bilekliğe doğru baktı ardından konuşmak için onay beklercesine durup yaşlı adama baktı. Bo' Rai Cho kafasını sallayıp kıza onay verdi.
Wei-Feng "Lord Liu Kang! Madam Bo'yu tanıyor musunuz!? O iyi mi?!" Diye endişeli bir şekilde sordu.
Liu Kang "Merak etme Wei-Feng, Madam Bo oldukça iyi... Ama seni çok merak ettiğini söylemese de, onu anlayabiliyorum."
Wei-Feng kafasını eğdi "Keşke bu duruma düşmeseydim..."
"Hayatın gidişatı için kendini suçlama, geçmişte olan şeyler için elinden bir şey gelmez. Şu an odaklanman gereken, Madam Bo'yu gururlandıracak bir birey olmak." Dedi Liu Kang sakin sesiyle "Eminim o da seni anlayacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smoke X Oc
FanfictionMortal Kombat evreninde geçen bir hikaye, Ana karakterimiz Wei-Feng.