Aybükenin ismini değiştirdiim karşınızda aybüke eflin sarkaaaç (şüpheli...)
*******
Erenin evinin önündeydim neredeyse bir yıl olmuştu. En son çıktığım bir yıllık görevden önce sadece bir kaç saat görüşebilmiş sonrasıda göreve gitmiştim. İçden içe çok mutluydum ama bir yandan da çok korkuyordum abimler acaba emanetlerini geride bıraktığımı öğrenseler kızarlarmıydı.
Düşüncelerimden kopmamı sağlayan sesin geldiği tarafa döndüm. Siyah bir araba durmuştu binanın önünde arabın durmasıyla arka kapısının hızla açılması daha sonrada içeridekilerin çıkması bir olmuştu
"Komutanım vallahi ezdiler beni ya yüzüme birşey olsaydı" konuşan çocuk dehşetle yüzüne dokundu ve hararetle konuştu. Bunlar ölüm timiydi. Tekrardan karşılaşmamızı garipsemiş ve kaşlarımı çatmıştım. Hızla binadan içeri girdim ve asansör düğmesine bastım asker olup her sabah içtima da yapsam bu lanet merdivenleri asla ama asla sevmiyordum. Üşengeç bir insan olmak kadar yorucu birşey yokdu. Günlük hayatımda ne kadar üşengeçsem iş hayatımda da o kadar tersiydim. Söz konusu vatanımsa sakatmışım hastaymışım kaybım varmış dinlemezdim
Binanın giriş kapısı sesli bir şekilde açıldı ve arkamda hissetdiğim insan çoğunluğuyla girenlerin ölüm timi olduğunu anladım. Sürekli ölüm timi diyorum çünkü hiçbirinin ismini bilmiyorum. Belkide yeni timim onlardı fakat timin bilgi dosyasında ne tim ismi ne de timdekilerin fotografları vardı sadece isim rütbe ve uzmanlık alanları yazıyordu. Hasan albaya sorduğumda bana süpriz olacağını söylemişti ki tahminlerim vardı. Dağların meşhur her yerde adı geçen ölüm timine komutan yardımcısı olarak tayinim çıkmıştı anlaması zor değildi
Gölge timi dağılmadan isimleri yavaş yavaş yayılmaya başlamıştı bizde merak eder hatta emre bizi aklında onlarla rakabete sokar her zaman bizi kazandırırdı. Aklıma gelen anılarla üstüme hüzün çökmüştü
"Anaa aybüke hanım sizin burada ne işiniz var"
Daha demin yüzüne bişey olucağını söyleyen çocuk konuşunca tek kaşımı kaldırıp o tarafa döndüm
"Sen her zaman böyle çok mu konuşursun" diye sormuştum çünkü dükkandan beri tek sesini duyduğum oydu ve gerçekden çok konuşuyordu
"Biz onun adına özür dileriz bacım geç sen" diyerek aralarında en büyükleri olduğunu düşündüğüm adam çocuğu ensesinden tutarak yanına çekdi ve asansörü gösterdi
Kafamla onaylayarak teşekkür ettim ve asansöre girdim. Onlarda merdivenden çıkmaya başladılar kapı kapanırken gördüğüm son şey merdivenlerde gördüğüm tek çift kara gözdü.
***
Şu an erenle birlikde oturup sohbet ediyoruz. Geleli bir kaç saat olmuştu binaya girerken olanlardan sonra erenin yanına gelmiş ve süpriz yapmıştım. Haberi olmadığı için ilk şok olmuş sonra biraz ağlamış hasret gidermiş ve sonucunda trip yemiştim
Onu bildim bileli duygusal bir çocukdu. E doğal olarak olanlardan sonra bir de benim apar topar kendi isteğimle sadece bir cümle mesajla uzun soluklu bir göreve gitmiştim. İlk başlarda onu ortada bıraktığımı düşünerek bir kaç ay kendini eve kapatmış ama sonrasında salih babanın sağlam bir azarıyla kendine gelmiş ben olsam ben de görevi çevirmezdim düşüncesiyle içinde sadece kırgınlığı kalmıştı yani anlattığı kadarıyla öyleydi
Düşünmeyi bırakıp çantamdan çakının hediye paketine sarılı kutusunu çıkardım
"Al bakalım doğum günün kutlu olsun ablacım" diyerek kutuyu uzattım. Şaşırmış ifadesiyle kutuyu yavaşca aldı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Böceği
ActionKaranlıkda yolunu kaybetmiş birisi nasıl yolunu bulurdu... Merhabalaaar bu benim ilk kitabım umarım bu yolculukda birlikde güzel bir şekilde devam ederiz yanlışlarım olabilir yorumlarınıza açığım😁 İlk kitabım ateş böceği sizlerle son olmaması dile...