☆
— jisung'dan,
battaniye altında telefonda mesajlaşırken hiç yakalanmayacağımı sanıyordum ancak mesajlara istemsizce gülmeye başladığımda ve gülerken vücudum sarsıldığında chan hyung üstümdeki battaniyeyi hiç de yumuşak sayılmayacak bir vaziyette çekmişti.
"jisung-ah," dediğinde telefonu kapatıp ona döndüm. derin bir nefes verdi yüzünü kapatırken. "ne yapıyorsun?"
"yeni uyanmışım hyung ya," diye esneyip baygın gözlerle ona baktım sanki daha demin güldüğümü yakalamamış gibi utanmadan rol yaparak. inanmadı tabii.
"çocuk mu kandırıyorsun sen?" diyerek bana baktı, tek kaşını kaldırdı dönen bilgisayar sandalyesinde kendini sağa sola döndürürken. chan hyung etrafındaki çoğu kişiye sert ve soğuktu ancak bana ve changbin hyung söz konusı olunca tersi bile pisleşemiyordu, sadece ciddileşirdi. "daha demin gülerek yatağı salladın."
"ne yalan söyleyeyim gülerken osurmamak için zor durdum." ortamı yumuşatma adına birkaç dakika önce yaprığım rolü hızlıca siktir ederken gülerek kurduğum cümle, chan hyungun yüzünde mimik bile oynatmayınca gerilmiştim.
"jisung," dedi ciddiyetle. onun için seviştiği bir grup üyesinin aşikâr olması çok büyük bir dertti -ki seviştiği grup üyesiyle kucaklaştığına şahit olmam onun kâbusu olurdu. tabii o benim bunları bilmediğimi düşünerek yusuf yusuf oluyordu, ben de bunun farkındaydım.
yine de seungmin'i sevseydi sırları ve kuralları siktir edip seungmin'e ciddiyetle yaklaşacağını bilirdim ama bunu da seungmin'e söylemek istemezdim. seungmin kırılgan bir insandı.
"ne kadarını duydun?"
"neyin? neyi duydum?" aptala yatarak sorusunu geçiştirmeye çalışırken yine ciddi suratını görmek beni gerdi. yutkundum ona bakarken.
"bir şey duymadım, kulaklık takıyordum." sözlerimle beni dikkatle inceledi, sonra kulaklarıma takılı airpodslarımı gördü. bazen zekâma ve şansıma hayran kalıyordum çünkü bu airpodsları seungmin odadan çıkar çıkmaz takmıştım ancak şarjları bile yoktu -dışarıyı rahatlıkla duyabiliyordum.
"beni kandırmayasın," dedi sandalyesinde önüne dönerken, ben de sessizce yatakta oturmaya devam ettim. o çalışmaya devam ederken ayağa kalktım aniden, telefonumu ve kulaklıklarımı aldım masasının yanına gitmeden önce.
"ben uyumaya kaçıyorum. bence sen de uyu hyung," dedim, elimi omzuna yerleştirip üzerine eğilerek yanağına hafif bir öpücük bıraktım. arkasından iş çevirdiğim için çok kötü hissediyordum çünkü o benim ikinci ailemdi neredeyse. haftada birkaç kere iyi geceler öpücüksüz uyumak küstük mü diye düşündürtüyordu bazen.
"beni kandırmayacağına ikna olsam keşke," dedi, haklıydı. iç çektiğini gördüm yaptığı çalışmaları klasöre kaydedip dizüstü bilgisayarını kapatırken.
"hyung ben seni niye kandırayım," -yalan söyledim. kollarımı arkadan boynuna sarıp eğiliyordum ki eliyle kollarımı çekip gitmem için itekledi.
"tamam cıvıma," dedi ben gülerken. yüzündeki ifadenin yumuşadığını görmüştüm ben odadan gitmeden önce.
lee know - jisung
sohbethan jisung
neden chan hyungun odasından çıktın bu saatteniye olacak müzik yapıyorduk|
sen niye bu saatte uyanıksın ki?|
soruma cevap almadım mı demek bu|uyumadım işte
sen de uyumamışsın
niye sordun
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fan servis, chanmin
Fanfickamera önünde yakın davranışlarda bulunmaları gereken grup arkadaşları, bang chan ve seungmin.