Su sesi gelince duşa girdiğini anladım.
Ocağın altını kıstım ve yemeği biraz öylece bekletmeye başladım.Yemek ola dursun bende salonda telefonumu kurcalıyordum.
Banyo kapısı açılınca sadece alt vücuduna havlu sarmış, yarı çıplak olan ve küçük bir havlu ile saçını kurulayan Minho girdi görüş açıma.Tamam vücutlarımızı birbirimize sunmuş olabiliriz ama hala vücudunu görünce etkileniyordum.
Yapılı vücudu ve Yunan Tanrısı'na benzeyen o çehresi onu tapılası kılıyordu.
Gelip yanıma oturdu ve koltuğa sırtını dayayıp oturduğu yere yayıldı.
-Hyung, sen ne içtin ve kimle içtin?
-Chan ve Changbin ile biraz viski içip hemen dönecektim ama kaptırmışım kendimi
-Başına birşey geldi diye çok korktum ya..!
-Bebeğim beni mi düşünüyormuş, hm?
Doğrulup bir kolunu omzuma attı ve saçlarım ile oynadı.
-E yani, seni aramamın üzerinden neredeyse bir saat geçti belki
-Merak etme güzelim, bana birşey olmaz
-Sen Tanrı mısın da sana birşey olmaz? 5 dakika sonra neler olacağı belli bile değil!
-Hm, öyle mi?
-Öyle
-5 dakikayı bilmem ama az sonra olacakları biliyorum
Dedi sexs sesi ile. Sertçe yutkunup sonunu az biraz tahmin ettiğim soruyu sordum.
-Ne olacakmış?
Cevap vermeden dudaklarıma kapandı.
Al sana cevap Jisung.Üstüme gelmeye başlayınca bende yavaşça koltuğa uzandım. O'da üstüme çıkıp bir elini enseme diğer elini omzumun üzerinden koltuğa koyup destek aldı.
Kafamı ensemden ittirerek kendine daha çok yakınlaştırıyordu.
Üst dudağımı ilk önce dudakları arasında esir aldı ardından dişlemeye başladı.Öyle sert dişliyor kanaması an meselesi.
Nefes almak için ayrılacakken buna izin vermedi ve ensemi sıkıp engel oldu.Az sonra nefessiz kalıp öleceğim!
Uyarı amaçlı omzuna vurdum ama umursamadı.
Sonra vuruşlarımı sertleştirdim.
En sonunda O'da nefessiz kalıp ayrıldı dudaklarımdan.Hala alınlarımız birbirine yaslıydı ve alıp verdiğimiz nefesler dudaklarımıza çarpıyordu.
-Kanıyor..
Diye sırıtarak dudaklarıma fısıldadı.
-Öyle sert dişlersen.. olacağı bu
Akan kanı yaladı, yalarken arada da emiyordu.
Sonunda dudaklarımı serbest bıraktı.-Aaa ocakta yemek vardı hyung!
Onu üzerimden itmeye çalıştım ama olmadı ki! Çok ağır ve kaslı.
-Olsun bebeğim
-Ya manyak manyak konuşma Tanrı aşkına. Yemek yanar, kalk üzerimden!
-Senin istediğin olsun bakalım..
Üzerimden kalktı ve bende ayağa kalkıp mutfağa gittim.
Ocağın komple kapatıp iki tabak çıkardım.Temiz çatal kalmadığı için makineden çatal alıp süngere deterjan sıktım ve temizlemeye başladım.
Ardımdan hissettiğim büyük beden ile Minho'nun geldiğini anladım.
İki elini de belime doladı ve öyle bekledi.
-Bana temas etmeden duramıyorsun..
-Sana temas etmeden duramıyorum..
Kafasını boynuma koydu ve kokumu derin derin içine çekti.
-Hyung, cidden sen böyle kokumu içine çekince çok merak ediyorum, nasıl kokuyorum?
-Tatlı bir kokun var, şeker gibi kokuyorsun
-Cidden güzel mi bu koku? Çocuksu olduğunu düşünürdüm
-Eğer başka bir insan şeker gibi koksaydı o ortamı derhal terk ederdim ama sen böyle kokunca.. sanki o şeker kokusu oksijenimmiş gibi hissediyorum
Aldığım bu etkileyici iltifat karşısında kızarmıştım.
-Ah.. şey yani.. ben.. teşekkür ederim
-Her zaman bebeğim
Deyip boynum ile omzum arasında ki çıplak tenime bir öpücük kondurdu, kokumu daha da içine çekerek.
Sonunda yemeği tabaklara koydum. Minho bir sandalyeye oturmuş her hareketimi izliyordu.
Tam oturacakken bana seslendi
-Jisung
-Efendim?
-Buraya gel
Sağ bacağını patpatlayıp bir şey anlattı, bende bunu çok iyi anladım.
İtaatkarca onayladım ve tabağım ile çatalımı alıp kucağına oturdum.
Aslında tam kucağına denemez daha çok bacağının ucuna oturmuştum ki beni belimden çekip tam olarak kucağına oturttu-Sana kucağıma otur dedim, bacağıma değil
Diye fısıldadı kulağıma. Nefesini kulağımın ardında hissedince omurgamdan aşağı bir ürperti oluştu.
-Hm-hm..
Sessizce yemeğimizi yedik. Yemek yerken arada bir bacağıma koyduğu elini bacağımın iç tarafına götürüp baş parmağı ile okşuyor ve sıkıp bırakıyordu.
Yemek bitince kucağından kalktım ve tabaklar ile çatalları makineyi koydum.
Makineyi temizleyici kapsülü de koyup çalıştırdım.Minho salonda oturmuş televizyonda kanalları dolaşıyordu.
Geldiğimi görünce odağını bana verdi.Yanına gidip oturdum. Belime her zaman yaptığı gibi kolunu doladı ve belimi okşarken hala kanalları geziyordu ve bir kanalda durdu.
-Deadpool ve Wolverine var, izlemek ister misin?
-Benim için olabilir, sende istiyorsan izleyelim
Kumandayı sehpaya koyduğunda izleyeceğini anladım.
Film ilerledikçe uyu yavaş yavaş üstüme çöküyordu.
Televizyonun altında ki dolap gibi şeyin üstünde duran dijital saate baktığımda saat 22.17 olduğunu gördüm.İyice uykum gelince Minho'nun dizine kafamı koyup koltuğa uzandım.
Ben dizine yatınca Minho parmaklarını saçlarıma daldırdı ve saç diplerimde gezdirdi.Bu hareketi ile göz kapaklarım artık son dereceye gelmeye başlamıştı.
Yanımda Minho'nun olmasının güvencesi ile kendimi uykuya bıraktım.
-Uyu bebeğim, iyi geceler
Minho'nun huzur verici sesini duydum ve sonra uyumuştum.
Silam
Bir ödev vermiş varya hocalar off
Hz Adem'in hayatını yazicaz olm ya
Neyse umarım bölüm güzeldir
Bayayayayay
Minsungla kalın sağlıkla kalın 🌟 🖇️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seni özledim hyung - minsung
Fanfiction"Birbirimize birer söz verdik hyung, sen tutamadın fakat ben tutacağım. Orada bana yer ayırdıysan iyi olur..."