Selamlarrrrrr fıstıklarım.
Nasılsınız?
Size uzun ve kafanızdaki çoğu soru işaretini silecek çok önemli bir bölüm getirdim. İnanılmaz heyecanlandırdı beni bu bölümü yazmak.
Sizlerin de çok dikkatli okumasını ve öğrendiğiniz her yeni bilgiyle ilgili yorumlarınızı da kendim okumayı çok istiyorum🫶🏼
O yüzden boll boll yorum yapın lütfen.
Düzenleme; bu bölümü de dört peynirli pizzama ithaf ediyorum efsopizzaa 🤍
Hepinize bolca öpücük veriyorum ve iyi okumalar diliyorum. <3
***
1 hafta sonra
Ormana gittikleri ve o olayları yaşadıkları günün üstünden koca bir hafta geçmişti. Olayın ertesi gününde ve sonraki diğer tüm günlerde Namjoonların garajında buluşan ekip sürekli yaşadıkları geceyi konuşmuş kendilerince bir şeyleri mantık kılıfına oturtmaya çalışmışlardı.
Ancak içten içe onlar da biliyorlardı ki yaşadıkları olayların akla mantığa uygun hiçbir yanı yoktu.
Bir de Jungkook'un gerçekten iyi olduğundan emin olmaya çalışıyorlardı. Fiziksel olarak bedeninde iyileşme olduğu doğruydu ancak suyun anlatılanlarda olduğu gibi bambi gözlü bu çocuğa zarar vermesinden korkuyorlardı.
Bunun dışında Jungkook bu bir haftalık süreçte aynalardan olabildiğince uzak durmuş, yalnız kalmamaya çalışmıştı. Korkuyordu, göreceklerinden ve duyacaklarından korkuyordu. Çünkü gece çöktüğünde ve gözlerini kapattığında yine rüya mı gerçek mi ayırt edemediği alemlere giriyor sabahı zor ediyordu. Gördüklerinin artık halüsinasyon olduğuna emindi.
Öte yandan suyu içtiği geceki ruh hali bedenini tamamıyla terk etmiş gibiydi. Sanki bedeni tekrar o geceki gibi suya ihtiyaç duyuyordu. Kendini susuz, mutsuz, iğrenç ve tüm neşesi ruhundan alınmış gibi hissediyordu.
Üstelik susuzluğunu hiçbir su dindiremiyordu. Henüz fark etmese de susayan bedeni değildi çünkü, ruhuydu.
Her şeyden öte şu son bir haftada gerçekleşen tek tuhaflık Jungkook'ta değil gibiydi. Bahara geçiş aylarında oldukları için havaların biraz dengesiz olduğu doğru olsa da gökyüzünde de beklenmedik ve arka arkaya gerçekleşen hava olayları olmuştu. Meteorolojinin dahi beklemediği olaylar için birkaç defa tüm kasabaya hatta yakınlardaki kasabalara dahi uyarılar verilmişti.
Jungkook gerçekleşen her şeyi o geceye bağlamak istemese de sanki yıllardır sakince süregelen her şeyin start tuşuna o gece basmışlar gibi hissediyordu.
O sabah Jungkook, Seokjin'in aramasıyla uyandı. Hattın diğer ucundaki arkadaşı biraz panik içerisindeydi.
"Acil toparlan Kook. Garajın orda buluşmalıyız."
Neler olduğunu anlayamayan Jungkook normalde bu aramaya karşı götünü dönüp uyumaya devam ederdi ancak bir haftadır normal bir anlarında olmadıklarının farkındaydı. Bu sebeple yataktan çıkar çıkmaz giyinip aşağı inmişti.
Evden çıkacağı esnada büyükbabasına denk gelen Jungkook yalnızca günaydın dileyip yoluna devam edecekti ki büyükbabası tarafından durdurulmuştu.
"Jungkook, dur evlat. Ne bu acelen?"
"Bizimkilerin yanına gidecektim büyükbaba. Seokjin ailesiyle tartışmış sanırım. Bizimle konuşmak istediğini söyledi." Ufak bir yalandan zarar gelmez diye düşünen Jungkook yine de karşısındaki yaşlı adamı pek ikna edebilmiş gibi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil's Well
FanfictionJeon Jungkook bir gece arkadaşlarıyla birlikte, yaşadıkları kasabada yıllar önce yaşamış ve daha sonra hapsedilmiş olan şeytanın kuyusuna gider. Ancak o geceden sonra yer altıyla yer üstü arasındaki geçiti açtığından bir haberdir. Çünkü şeytan, Jeon...