Selamlarrrrr.
Nasılsınız bakalım? Umarım çok çok iyisinizdir.
Yine önemli olduğunu düşündüğüm bir bölümle sizlerleyim. Çünkü bu bölüm bir devrin sonu yeni bir devrin ise başlangıcı.
Bakalım bu bölüme dair tepkileriniz ne olacakk çok merak ediyorum.
Bu arada çok kısa bir şeye değinmek istiyorum. Bu fic fantastik türde olduğu için yazarken bazı sahneleri izlediğim/okuduğum fantastik içerikli eserlerden esinlenerek yazabiliyorum. Çünkü zihinde hiç yaratılmamış ya da düşünülmemiş bir şeyi kurgulayıp yazıya dökmek gerçekten çok zor. Özellikle Stranger Things evreninden bir şeyler göreceksiniz ilerleyen bölümlerde sıklıkla. Şimdiden bu bilgiyi vereyimm.
Düzenleme; bu bölümüüüü Lunama ithaf ediyorum Wannessta 🤍
O zaman sizi bölümle baş başa bırakıyorum, iyi okumalar dilerim. <3
***
Haftalar önce kasabanın kütüphanesinden okumak için aldığı ve bir türlü bitiremediği romanına, şöminenin yanında bulunan her zamanki koltuğunda dalgınca bakan Jungkook git gide çökmeye başlayan ruhu ve bedeniyle çaresizlik içerisindeydi. Zihninden henüz öğrendiği acımasız gerçekleri geçirip duruyor öte yandan kendi mental sağlığıyla baş etmeye çalışıyordu. Çünkü Jungkook hala bir şeyler görüyor, gerçeklikten sık sık kopuyordu. Artık ne geceleri uykusunda ne de gündüzleri herhangi bir anında gördükleri peşini bırakmıyordu.
Ne yapması gerektiğini ve tüm bunlara nasıl son vereceğini bilmiyordu.
Garajda çoğu soruya cevap buldukları konuşmalarının üstünden iki gün geçmişti. Bu iki günde, Seokjin'le sabah gerçekleştirdiği telefon konuşmasından öğrendiği kadarıyla, iki kişi daha kaybolmuştu. Kasabada bu kayıplar yavaş yavaş duyulmaya başlamış televizyonlarda özellikle geceleri ormana yaklaşılmaması gerektiği konusunda kasaba halkı korkutulmamaya çalışarak uyarılmıştı.
Tüm kasaba halkı bir yandan can güvenlikleri için endişe duymaya başlamışken öte yandan afete dönüşmeye başlayan hava olaylarıyla da baş etmeye çalışır haldelerdi.
Çünkü bir şeyler son bir haftada olduğundan daha da şiddetlenmişti artık. Güneşli bir güne uyanan kasabalılar bir anda çatıları uçuran fırtınayla şok geçiriyor kimileri şimdiden aile büyüklerinden öğrendikleri korkunç kıyamet hikayelerini anlatıp bizim de sonumuz geliyor diyerek etrafa iyice korku salıyorlardı.
Yine gökyüzünün hıncını almak ister gibi saniye başı çaktığı şimşekler ve beraberinde görülen fırtınalı gecede Jungkook'un yanı sıra aile üyeleri televizyon başında oturarak haberleri izliyorlardı. Odadaki herkesin gerginliği elle tutulur cinstendi.
"İyi geceler değerli izleyicilerimiz. Gecenin sonlarına doğru yaklaşırken sizlerle üzücü bir son dakika haberi paylaşmak durumundayım."
Televizyondan duyulan sesle kendi arasında konuşan aile üyeleri ve elindeki kitabını izleyen Jungkook aynı anda başını televizyona doğru kaldırmıştı şimdi.
"Şiddetini git gide artıran fırtınalı bu gecede az önce emniyet güçlerimizin bugün itibariyle sayısı yediye çıkan kayıp vatandaşlarımızdan birisinin daha cansız bedenini ormanda bulduğu öğrenildi."
Televizyondaki kadın spikerden kırmızı son dakika uyarılarıyla duymuş olduğu bu haber yüzünden burnunun ucu sızlayan bedenin gözleri sulanmaya başlamıştı. Hissettiği kaygı ve korkudan elleri titriyor ancak buna rağmen renk vermemeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil's Well
FanfictionJeon Jungkook bir gece arkadaşlarıyla birlikte, yaşadıkları kasabada yıllar önce yaşamış ve daha sonra hapsedilmiş olan şeytanın kuyusuna gider. Ancak o geceden sonra yer altıyla yer üstü arasındaki geçiti açtığından bir haberdir. Çünkü şeytan, Jeon...