8.Bölüm

353 64 815
                                    

Selammmm. Nasılsınız şekerlerrr.

Ben de iyi diyeyim iyi olsun. Şu sıralar çok fazla duyguyu bir arada deneyimliyorum. Ehe.

Size uzun bir bölüm getirdim. Umarım severek okursunuz.

He bu bölüm yeni karakter kilitleri açıldı bu arada ne tepki vereceğinizi merak ediyorum.

Düzenleme; bu bölümü yorumlarıyla beni çok güldüren Bayan Çok Bilmişe ithaf ediyorum narsistlzm 🤍

Sizi seviyorum, sabırla beklediğiniz için çok teşekkürler.

İyi okumalar dilerim. <3

***

Jungkook düşünüyordu. Sözde kendisi için hazırlanmış olan ancak ait hissetmediği odada üstünde yine kendisine ait olmayan ancak çıplak gövdesinin gözükmesini engelleyen pelerinle oturuyordu.

Şeytanın ininde, odasında geçekleştirdikleri konuşmanın ardından buraya hapsolduğunu ve şeytanın kendisini bir daha yeryüzüne bırakma niyetinin olmadığını anlamıştı.

Anlamıştı ancak Jungkook buraya ait değildi. Tüm detaylarıyla öğrendiği asıl hikayeyle ve farkına vardığı gerçeklerle yüzleşmeye çalışıyordu.

Kendisi nasıl en güçlü melek soyundan gelen son koruyucu melek olabilirdi? Ailesinden kimsenin böyle bir durumdan haberi olduğunu düşünmüyordu. Çünkü kabullenmeye çalıştığı gerçekler kendi yaşadığı yeryüzünde mantık çerçevesine sığdırılabilecek türden şeyler değildi.

Yeryüzünde bu olaylar efsane olarak anlatılırdı. Gerçeklik barındırmazdı. Ancak Jungkook zaman kavramını yitirmeye başladığı bu yerde şahit olduğu şeylerin gerçek olduğunu görüyordu.

Olaylar onun düşündüğünden daha ciddi ve tehlikeliydi. Şeytanın acımasızlığını ve saf kinden oluşan öfkesini gözleriyle görmüş kulaklarıyla işitmişti. Tekrar yeryüzüne çıkıp tıpkı yeraltında olduğu gibi orda da hüküm sürmek için herkesi öldürmeye hazır olduğunun farkındaydı. Bu uğurda yüzyıllar önce yaşadığı engellenmeyi bir daha yaşamamak için kendisinin de elini kolunu bağlamıştı resmen.

Jungkook'a açık açık ölene kadar burada benim yanımda kalacaksın demişti.

Bu Jungkook'un elbette susup kabul edebileceği türden bir durum değildi. Onun hayatı bu cehennem gibi yerde değil; ailesi, arkadaşları, tüm sevdiklerinin yaşadığı yeryüzündeydi.

Aklına gelen yüzlerle tek başına olduğu odada daha da küçüldüğünü hissetti. Sahi şu an arkadaşları ya da ailesi ne yapıyordu? Jungkook'un kaybının ya da başına gelenlerin farkındalar mıydı? Daha doğrusu yeryüzü ne durumdaydı şu an?

Tüm bu düşüncelerinin yanında sızlayan ensesiyle eli varlığına hala alışamadığı melek gücü sembolünün oluştuğu kabarıklığa gitti. Sahi bu iz nasıl olur da şeytanın bir dokunuşuyla çıkabilmişti? Ve gerçekten de sembolün aktif olmasıyla Jungkook artık melek mi olmuştu yani?

Merak ettiği sembolü görmek için simsiyah çarşaflardan oluşan geniş yatağın üstünden kalktı usulca ve odadaki boy aynalarından birine doğru adımladı. Odanın her yerinde ayna ve mum vardı. Önüne geçtiği aynayla bir süre suratını izledi. Gerçekten yüzünden yorgunluk akıyordu. Aklına yeryüzündeki aynalara baktığında gördüğü ve yeraltına ait olduğunu anladığı görüntüler gelirken daha fazla kendisine bakmak istemeyip arkasını döndü.

Ensesini görmeliydi.

Kendisine şeytan tarafından hiçbir söz hakkı tanınmadan giydirilen siyah pelerinin iplerini yavaşça çözerek bedeninden düşmesini sağladı. Gözleri kendi sırtında oyalanmadan hızlıca ensesini buldu.

Devil's WellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin