4.

44 7 19
                                    

Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama göz yaşlarımın artık akmayı bıraktığı sırada tuvalet kapısı hızla açıldı. İçeriye giren kişi her kimse bütün kabinlerin kapılarını içeride biri var mı diye bakmak için gürültüyle açtı. Sıra en sonuncu, arızalı kabine gelince önünde durdu. Bulunduğum yerden kapının alt deliğinden gelen gölgesini görebiliyordum.

Kalbim korku ve panikle hızlı hızlı atmaya başladı. Birinin beni bu hâlde görmesini istemiyordum. Ellerimi gözlerimin önüne getirip hızla sallayarak rüzgar oluşturdum. Gözlerimin kızardığına yemin edebilirdim.

"Ne o yine içeride ağlıyor musun sümüklü böcek?"

Ömer'in sesiyle daha da panik oldum ve yüzümü okul üniformamın kollarıyla sildim. Bunun burada ne işi vardı?

Sesimin kötü çıkmaması için bir kere yutkunup ona cevap vermek için dudaklarımı araladım. "Hayır ağlamıyorum. Ne ağlaması,onu nereden çıkardın. Kesin sen ağlıyorsundur,sensin ağlak. Ben ağlamam."

Hiç nefes almadan hızla sıraladığım cümleleri duyunca kıkırdadı.

"Ya demek ağlamazsın sen.. o halde neden buradasın?"

Bana gülmesi sinirimi bozmuştu. Hiç sevmiyordum bu herifi. "Neden olabilir sence! Tuvalette ne yapılırsa onu yapıyorum, işiyorum!"

Bu sefer güldüğünü duydum. Neye gülüyordu bu at ağızlı?

"Demek bozuk bir kabine girip işiyorsun, hemde pisuvarlar dururken"

Yavaş yavaş yüzümün kızardığını hissediyordum. Yalanım ortaya çıkmıştı ve bu beni rahatsız etti. Olduğum yerde kıpırdanıp sesimi yükselttim.

"İstediğim yere işerim sana ne! Pipim bozuk kabine işemek istedi belki. Hem bu seni ne ilgilendirir,sen gidip birileriyle kavga falan etsene."

Kapıya hızlı bir tekme atınca olduğum yerde sıçradım.

"Benimle konuşurken ses tonuna dikkat et! Bağırıp durma. Şimdi çık o kabinden ve bana sıramı getir. Öyle araya girip ben yaparım dedikten sonra atarlı atarlı sınıfı terk etmekle olmuyor bu işler."

Korkudan olduğum yere sinerken artık daha sessiz konuşuyordum. "Ben atarlı konuşmadım ki... Sadece sizi ayırmaya çalışıyordum." Lanet olsun, gözlerim yine benden izinsiz dolmaya başlamıştı bile.

"Dışarı çık dedim lan sana! Sana mı kaldı bizi ayırmak?"

Eğer şimdi çıkmazsam sonuçlarının benim için çok kötü olacağını biliyordum. Daha önceden deneyimlemiştim. Bu yüzden yavaşça kilidi açıp yine aynı yavaşlıkla kabinden çıktım. Ağladığım zamanlar ekstra bir çirkin oluyordum bu yüzden başımı eğdim, görmesini istemedim. Tam yanında durduğumda baştan aşağı beni süzdüğünü hissettim. Yüzünde alay dolu bir ifade oluştu.

"Cidden her halinle çirkin olabilmeyi nasıl başarıyorsun anlamıyorum. Tam anlamıyla bir sümüklü böceksin."

Hiçbir şey demedim zaten o da bir şey dememi beklemeden hızla tuvaletten çıktı. Ağır adımlarla onu takip ederken en azından vurmadı diyerek kendimi avutmaya çalışıyordum.

Bana bağırmasından korktuğum için nereye gittiğimizi soramadım ama zemin kata gittiğimizi görünce bahsettiği sıraları alacağımızı anladım.

Okulun en alt katında yani zemin katında fazlalık eşyaların bulunduğu odalar,beden derslerinde sıklıkla kullandığımız soyunma odaları, yağmurlu günlerde kullanılan geniş bir spor salonu ve şuanda gittiğimiz malzeme odası vardı. Buraya inmeyi pek tercih etmezdim çünkü bende hep kötü anıları çağırıştırıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ACİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin