Rüzgar birkaç gündür mütemadiyen esiyordu.Kış geleceğini yer yer karla karışık bildiriyordu.
Cüneyd Efendi usül üzere teheccüdden sonra Mushaf'ı Şerif'ten bir cüz okuyordu.Biraz sonra Ezanı Muhammedî okunmaya başladı.Yeşil annesinden yadigâr işlemeli seccadesine baktı,tıpkı annesinin gözleri gibi kuşkonmaz yeşiliydi.Usulca seccadesinin kırışan yerlerini düzeltip namaza durdu.Bu vakitte diğer hanelerde de durum farklı değildi.
Sadi Hüdayi Efendi ailesi ile cemaat olarak namazını eda etti.Aslında her daim dergahta kılarlardı cemaat ile,lakin dün yatsıdan itibaren yıllık bakım yapılıyordu.Birkaç gün akşamları evde kılacaklardı namazlarını.
Naim Efendinin bordo renkli huzur dolu müstakil evinde de hanımı ile namazlarını kılmışlardı.Zeynebin uykusu derin olduğu için onu haftada üç kez kaldırırlardı teheccüde.Annesi yine yukarı çıktı,en iyi uyandırma yöntemi olarak krem renkli panjurları açıp odaya kuş cıvıltısını ve serin havayı koymaktı.Kızı 13.rüyasını görürken kuş sesleri ile uyandı.Zeyneb usulca gözlerini ovuşturup yatağına oturdu.Pembe çiçekli pijaması ve harika tüylü yastığından ayrılmak ona çok zor geliyordu,hemen abdestini aldı o da namazını eda etti. Namazdan sonra herkes kahvaltı faslına geçecekti.
Sadi Hüdayi Efendinin hanesinden yine harika kokular geliyordu.Hasna hanım ve Feyza kahvaltı masasını hazırlarken Sadi Efendi de telefonda Arif efendiyle üzüm bağına kimlerin geleceğinin listesini konuşuyorlardı.Konuşması bitince mutfağın kapısından içeriye süzüldü.
Hasan hanım yine maharetlerini konuşturup sofrayı donatmıştı.Kaşarlı poğaça,sucuklu yumurta,mıhlama,gül reçeli,ev yoğurdu..
Çeşit uzayıp gidiyordu.
Sadi tebessümle masaya bakarken bir anda aklına biricik yeğeni geldi.Bir haftadır hiç evine davet etmek aklına gelmemişti.(15 yaşından beri-talebelik yaptığı yerde bir odayı,dedesinden müsaade alarak kendisine tahsis etmişti Cüneyd.Amcası ne kadar ısrar etse de onlar ayrı bir aile idi.Hem kardeş gibi büyüselerde Feyza'nın kendisine namahrem olduğunu bildiği için aynı evde kalmayı münasip bulmamıştı.)
Yoğun programından dolayı yeğeni aklına gelmediği için kendine kızdı.Hemen hanımına söyledi;
-Hanım!Cüneyd'imi de çağırsak olur mu?Vallahi aklımdan çıktı bu çocuk.
Hasna Hanım memnuniyetle;
-Ayy!Sadi Efendi bende unuttum.Dün çağıracaktım akşam yemeğine unuttum.Feyzanın hafızlık merasimini düşünüp duruyordum.(Feyza sonunda!bir haftaya hafız olacaktı)Tabii gelsin!Ah yavrum pek sever patates kızartmasını,hemen doğrayım ben,sen ara Sadi'm gelsin.
Bu sırada çayları dolduran Feyza heyecandan bardaklardan birisini fazla doldurup elini biraz yaktı.
Hemen eline buz tuttu.Sadi Efendi;
-Aman kızım dikkat et.Anladık eli bolsun da dudak payı bırak hele,çayı da boşa yerlere dökme,bir bardak daha koy masaya.
Feyza tebessümle masayı sildi.Zira Cüneyd'le aynı masada çay içmek bile ona çok iyi gelirdi.
Bu sırada Sadi Efendi de Cüneyd'i telefonda aramaya gitti.
Cüneyd Efendi,yaveri bahadırın dergahın mutfağından gelen kahvaltısını yapmaya başlayacaktı.Tam peynire çatalını batırmıştı ki telefon çaldı,arayan amcasıydı.
-Buyur amca
-Oğlum haydi hazırlan bize kahvaltıya geliyorsun.
-Amca Bahadır getirdi sağ olsun kahvaltıyı.Sonra geleyim inşallah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esef Güvercini | Cünzey
Ficción GeneralKimin ben?Neyim? Hem güneş,hem gölgeyim. Dalımda binbir çiçek, Ama gel gör ki çöldeyim.