That Night

379 15 0
                                    

O gece olmuştu her şey...

Elimdeki bardağı masaya koyup dudağımın kenarını sildim. Gözüm tekrar yan masaya kaydığında o da bana bakıyordu. Gözleriyle denk düşememiştik. Sadece vücudumda dolanıyordu bakışları. Arkadaşlarına ara sıra takılıp genelde içerek bana bakıyordu. Yutkunup dakikalardır bakmadığı gözlerime baktı. Bakışları yarı baygındı. Çok içmemişti, sarhoş olmadığına eminim.

Gözlerinin içine bakmaya devam edip oturduğum koltuktan kalktım. Dudaklarımı yalayıp masadaki arkadaşlarıma beni merak etmemelerini söyledim. Topuklularımla düşmemeye çalışıp gece kulübünün daha karanlık ve ıssız olan arka tarafına geçtim. L şeklinde olan koridorda ışık yanıp sönüyordu. İlerleyip sola döndüm. Karşımdaki altın varaklı ayna bu gece kulübüne ait gibi değildi.

Aynaya bakmaya devam ederken ayak seslerini duymamla gülümsedim. Elleri cebinde sol kolunu duvara yaslayıp tüm gece hiç bakmamışcasına baştan aşağı süzdü beni. Nefesini hissedebileceğim kadar yakındı. Yakındı ama dokunmuyordu.

"Beni buraya çağırdığını düşündüm?" Tok sesi yutkunmama sebep oldu.

"Belkide, içten içe." Sesimdeki alaycı tınıyı gizlemeye çalışmak gibi bir çabam yoktu. "Bazen plansız gelişler daha heyecanlı olabiliyor." Gözlerini kapatıp güldü.

"Seni izlerken başka bir şey düşünemedim." dedi alçak ve derinden gelen bir sesle. Dokunmasına gerek yoktu. Nefesi, sözleri ve bakışı yetiyordu kalbimin hızlanmasına.

Bir süre sessiz kaldıktan sonra yavaşça elini belime koydu. Dokunuşu hafifti ama niyetini belli edecek kadar yeterliydi.

"Gerçekten ne istiyorsun?" Diye fısıldadı tekrardan. Vücudumu yönlendirip tamamen kendine döndürdü. Aramızda geçen bu sessiz çekişme sınırları yeniden belirliyordu.

Bir an duraksadım. Her şey o kadar yoğun ve hızlıydı ki kontrolü kaybetmemek için zihnimdeki her detayı hesaplamam gerekiyordu.

"Şu an bu oyunu kazanmakla ilgilenmiyorum." Gözlerimin içine kararsızlıkla bakıyordu.

"O zaman cesaretini göster, ne olacak değil mi?" Dedi alaycı bir gülümsemeyle.

"Bunu seninle keşfetmek istiyorum." Dedim ellerimi kol kaslarında gezdirirken. İçimdeki heyecanla başa çıkamıyordum.

Nefesi bir anlığına durdu sanki, vücudu hareketsizleşti. Gözlerinde beliren karanlık parıltıyı gördüm. Sözlerim ona dokunmuştu, bu belli. Elleri belimde gezindi, yavaş ve dikkatli. İkimizde neyin peşinde olduğumuzu biliyorduk ama henüz hiçbir şey tam olarak açığa çıkmamıştı.

"Bunu gerçekten istiyor musun?" Sesi şimdi daha yumuşak, neredeyse fısıldar gibi.

Cevap vermek yerine gözlerimi dudaklarına indirip başımı yana eğdim. Dudaklarımız arasındaki mesafe kapanmak üzereydi ama ne o ne de ben bu sınırı geçmeye çekiniyorduk. Nefesi dudaklarım üzerinde, gözleri benimkilere kilitlenmiş durumdaydı. Ellerim kol kaslarında hafifçe gezinip sıktı.

"Sınırları zorlamayı seviyorsun." diye mırıldandı.

"Belkide sınırları aşmak gerek." dedim kararlılığımı onada göstererek.

Ve o an aramızdaki gerilim kopma noktasına geldi. Dudakları dudaklarımın üzerine kapandığında belimi iyice sıktı. Sert değildi, aksine yumuşacıktı. Sanki daha önce defalarca bu anı yaşamışız gibi tanıdık bir dokunuştu. Yavaş ama derin. Her saniye birbirimize daha fazla çekiliyorduk. Aniden beni hafifçe kendinden uzaklaştırdı.

"Bu oyunu nasıl bitireceğiz?" diye fısıldadım nefes nefese.

"Görürüz." dedi gözlerindeki tehlikeli bir parıltıyla.

Ve o karanlıkta elini tuttum. Gece belirsiz bir maceranın başlangıcı olmuştu.

That Night |B.A.Y|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin