Again

205 13 2
                                    


  Dikiş attığım hastaya geçmiş olsun diyip masama geçmiştim. Plastik eldivenlerimi çıkarıp, masamda bulunan dezenfektandan ellerime sıkıp yice ovaladım. Mesaim bitmişti. Hasta dışarı çıkıp kapıyı kapattıktan bir kaç saniye sonra kapı sert bir şekilde açılmıştı.

"Aybüke, naber kız!" İş arkadaşım Burcu'nun enerjisiyle istemsizce gülümsedim. Devlet hastanesi yoğunluğuna rağmen her zaman enerjisini koruyordu. Açıkçası bende böyle olmak isterdim, ama tam tersiydim. Hastalara güler yüzle yaklaşırdım ama bir yerden sonra yorgunlukla o enerjimi kaybediyordum. Ya da bencil birisi gelip o enerjimi sömürürdü.

"Klasik, yorgun. Sen?" Burcu kapı pervazına yaslanmıştı, söyleyeceğini söyleyip gidecek gibiydi. "Bende bir o kadar. Dün anlaştığımız gibi geçenki kulübe gidiyoruz?" Ekip, geçen gittiğimiz gece kulübüne bayılmıştı ve tekrar plan yapmıştık. Pek gidesim yoktu, yarın mesai bitimi haberleşiriz demiştim ama biliyordumki Burcu geldiyse ısrarına dayanamayacaktım. Diğerleri pek ısrar etmezdi ama konu Burcu ise, yeterki sussun diyipkabul ederdiniz. Diğerleride bunu bildiği için muhtemelen onu göndermiştiler.

"Açıkçası yorgun hissediyorum, eve gidip hazırlanmamda gerekicek. Yani bilemedim." Burcu gözlerini devirip ellerini beline koydu.

"Hayatım bizde scrubs ile gitmeyeceğiz ya. Eve uğrar herkes değiştirir üstünü, kulüpte buluşuruz." Yanaklarımı şişirip biraz düşündüm. Olumlu anlamda kafamı sallamam ile Burcu öpücük atıp çıkmıştı.

Nöbeti devredeceğim hemşireyi beklerken düşüncelere dalmıştım. O geceden sonra yaklaşık bir ay geçmişti. Barış Alper ile tanışalı, aklımdan çıkmayalı... Hiçbir şekilde iletişimimiz olmamıştı. O gece numaramı aldığını hatırlıyordum. Bu, belki tekrar arar diye bir aydır umutlandırmıştı beni. Ama hiçbir haber gelmemişti.

O gece
Üstümden hafifçe kalkıp yüz üstü çevirmişti. Tekrar sert bir şekilde içime girdiğinde yüzümü buruşturmuştum. Hareketlerine devam ederken saçımı geriye doğru çekmesiyle yüzüme yansıyan parlak ışık gözlerimi kısmama sebep oldu.

"Numaranı yaz." Sesini duyuyordum, algılıyordum ama yazmaya mecalim yok gibiydi. Hareketini durdurup bekledi. Ellerimi kaldırıp telefonu tutmam için destekledi. Titreyen ellerimle numaramı telefonuna girdim. Elimden çekip Aybüke diye kaydetti ve telefonu fırlatıp devam etti.

Aklıma gelen anıyla yüzümü avuçlarım içine aldım. Onunla tanıştığım kulübe tekrar gitmek ne kadar doğruydu bilmiyorum. Aklımdan çıkarmaya çalışırken her şeyin başladığı yere tekrar gitmek? Kapı tıklandı ve devredeceğim arkadaşım geldi. Kısa selamlaşma sonrası hastaneden çıkıp hazırlanmak için eve gittim.

Geleli bir saate yakın olmuştu. Geniş, yuvarlak masada, altı kişilik, gürültülü sohbetimiz dönüyordu.

  "Yahu adama şikayetiniz neydi diyorum, doktor bey psikolojim bozuldu kendimi iyi hissetmiyorum diyor. Amca sence bu acillik iş mi?" Hastanemizin acil doktoru Emircan'ın geceki nöbet kaosunu gülerek dinliyorduk. "Geçirdiğim en kötü nöbetlerden biriydi. Bir kadında gelmiş ben sıra bekleyemem acilim diyor. Neyin var diyorum, başım ağrıyor diyor. O sırada kapıda kusan kusana, birbirine bağıranlar, iğneden korkan çocukların çığlıkları, yetiş yetişebilirsen!" Sitem edip arkasına yaslanmasıyla gülmeye devam ettim.

  "Aybüke sen hiç gülme! Getirdin başıma psikolojik deliyi onunla uğraştım!" Dudaklarımı büzüp, Oğuz'a üzgünce baktım. Orta yaşlı bir kadın lavaboya ilerlediğim sırada bana garip garip şeyler anlatmıştı. İnanılmaz derecede tuvalet sıkıştırmışken Oğuz'u kolidorda görmemle ona yönlendirmiştim.

That Night |B.A.Y|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin