Yara bandı denilen basit şey kapatır mı kalbimdeki yarayı.... Ben neyim, niçin burdayım kimin için burdayım, kim benim için burda? Tam hayatımın adamını buldum derken ellerinin arasında kayıp gitmesi nasıl bir duygu bilemezsiniz . Sanki çölde bir çeşme görürsünüz ama sonra anlarsınız ki gördüğünüz şey sadece beyninizin size oynadığı bir oyundur yada bu dediğimi unutun yaşamadan bilemezsiniz .14 Yaşında küçük bir kızın bekaretini almayı hangi adi kişiliğe sahip biri ister ? Sadece 14 yaşındaydım 14 . O geceyi aklımdan ruhumdan bedenimden bir türlü atamıyorum sanki biri arkamdan gelecek ve bana saldıracakmış gibi oluyorum. Dudaklarımdan kollarımdan boynumdan... o şerefsizin izini asla silmek mümkün değil biliyorum. Bana bu kötülüğü yapanı tanımıyorum , tanımıyoruz çünkü bu olayı ailem ,Seda Onur, Ateş ve Can'dan başka kimse bilmiyor ah pardon bir de tedavi gördüğüm doktorlar haricinde . Benim yaşadığım bu aciz olay bir sır değil 2 kişiden fazla kişi biliyorsa bu olay sır olmaktan çıkar .İnsanın sevdiğini kaybetmesi kadar kötü bir şey var mı şu hayatta bu da bir nevi aşk acısı sayılmaz mı? Küçüklüğümden beri karanlıktan korkarım yatarken üzerime örttüğüm battaniyenin beni her kötülükten koruyacağını sanırdım ki halaa Öyle maalesef ki bu alışkanlığımdan asla vazgeçmedim .
Bir kitapta şöyle yazıyordu "Büyüdüm. Büyümek bir haltmış gibi , yaraları sararmış gibi, acılar benden korkup kaçarmış gibi büyüdüm ." Ne güzel de söylemiş. İnsan büyüdükçe anıları ,korkuları ,hayatı , acıları kat be kat artar ve hatta değişir . 8 yaşındayken sınıftan birine aşık olmuştum , çocuktum işte adına aşk denirse aşktı benim ki, ama platonik. Adı Umut idi .Bir gün Umutun yanına gidip " Umut şey benim umudum olur musun " demiştim çocuk aklı işte kurduğum cümle bile yanlış o ise benim cümleme karşıt kahkaha attı ve "Umudun falan olamam çekil şuradan " dedi. Şimdi hatırladıkça gülüyorum biz o yaşta böyle süslü kelimeleri nereden biliyorduk. Kendimi bulutlara benzetirim hep, benim teorime göre bulutlar ay ve güneşin parlaklığına kızınca onlara küser ve gücünü göstermek için yağdırır yağmurunu bir nevi ağlar bende öyleyimdir birine sinirlenince ağlarım ama sinirlendiğim her neyse altta kalmamak için her şeyi yaparım. Şimşek ise benim prensimdi çünkü şimşekten çoğu insan korkar bende dahil, şimşek aydan güneşten bile daha üstün şimşek düştüğü yeri yakar yani hayatımın şimşeğini bekliyorum, Cana bazen şimşeğim bile derdim ama o bu kelimeden hiç hoşlanmaz ve şunu derdi "Güneş herşeyin üstünüdür , aydınlık olmadan sevdiklerini bulamazsın ve en önemlisi kendini kaybedersin sen benim Güneşimsin " ne güzel söylerdi keşke bir yerlerden çıksa güneşim dese beni sarıp sarmalasa artık yoruldum güçlü görünmekten gülmekten mutlu olamamaktan kısacası her şeyden yoruldum belki yaşamaktan bile. Aslına bakarsanız herkesin deyimiyle benim de eskiden düşündüğüm gibi " Aşk ve zaman herşeyin ilacıdır " ." Aşk için vazgeçtiğin herşey peşinden gelir " işte siiirli sözcükler . Salıncaktan düşen bir çocuğun parka küsmediği gibi benim de aşka küsmemem gerek ama birine yeniden aşık olursam Can'a ihanet etmiş gibi olurum diye korkuyorum. Bende Biliyorum Canında benim yeniden aşık olmamı istemesini hayatıma devam etmemi istemesini fakat olmuyor her şey o kadar kolay olmuyor. Sigara gibi sigarayı birden bırakırsanız daha fazla zarar verir size bende Can ' ı kalbimin bir köşesine bırakıp yavaş yavaş ondan vazgeçicem işte o zaman aşık olabilirim. Aliyi yeni yeni tanıyorum ancak iyi biri olduğunu biliyorum hayatımın bana öğrettiği bilgiler sayesinde insan sarrafı oldum. Yüzü her ne kadar sert olsa bile güldüğü zaman bütün sert ,korkunç ,karanlık tarafı gidiyor ve yerine masum ,tatlı ,iyimser ve aydınlık tarafı ortaya çıkıyor.Eminim ki Ali hayatında ağır şeyler yaşamış ama onda bütün kötü şeyleri kaldıracak gücü görüyorum en azından benden güçlüdür. Ali ' nin bizim okula gelmesi, kuzenim Burak ile yaşaması onada bana da iyi gelecek gibi gözüküyor arkadaşlığımızın uzun süre olacağından hiç şüphem yok. Bazen öyle bir bakıyor ki " Bana sarıl, İyileştir beni " der gibi kahverengi gözleri hep birşeyler ifade ediyor ama bazen ise bir bilmece gibi en ufak sır vermiyor. Ali ' nin sırlarla dolu bir hayatımı vardı acaba ,yoksa yalanlarla mı yada koca bir hiçle mi? Onun hakkında bildiklerim çok az fazla az o da benim hakkımda pek bilgiye sahip değil bunları ögrenmemiz için Zaman gerekli. Acaba marul yer mi çayında ,kahvesinde şeker kullanır mı bilmiyorum , ben ikisinide sevmem. Ah hadi ama sadece yeni bir arkadaş bu kadar ayrıntılı düşünmeme gerek yok. Hayat acımasız, zalim gaddar, hain, yalancı, üç kağıtçı, aşka ve iyi olan her şeye karşıdır. Bazen bu hayattan elimi ayağımı çekesim geliyor. Kendimi fazlalık görüyorum ama bir yandan diyorum ki kendi kendime " Kızım neleri var be . Mükemmel ailen , mükemmel arkadaşların var onları bırakıp nereye gidersin ? " Sonra da kendimi "Geçer elbet " diyerek avutuyorum. Aslında gerçek şu, ben hiçbir zamam iyileşemiycem, kendimi hiçbir zamam toparlayamıycam bunlar hep olucak. Gülümsemekten, cesur olmaktan ve her şey yolundaymış gibi rol yapmaktan yoruldum. " Sevgili kalbim " Neden hala apartman boşluğunun gün ışığı görmeyen penceresinde kuş sesleri beklersin? .Saat 12 ' den sonra bütün içkiler şaraptır. Can 'ı ses tonuna kadar özlüyorum bana Sarışın demesini, hayatım, güneşim demesini. İşte insanlar böyledir önce alıştırır kendisine, sonra ise arkasına bile bakmadan gider. Can 'a çok kızgınım çok tabiki de ölüm onun elinde değil ama o kahrolası arabayı daha dikkatli kullanabilirdi. Özlüyorsunuz, gülüşü aklınıza geliyor salakça sırıtıyorsunuz diğmi? Biliyorum bendede oluyor ama benim ki acılı bir gülümseme fark bu. Can " Ben senin günahın olmak istiyorum " der gibi bakıyordu. Acaba yine Can gibi biri çıkarmı karşıma onun gibi bakar mı bana onun gibi kalp ritmimi değiştirebilir mi? ( Görücez bakalım ) Marifet ne ? diye soruyorsun kendine. Kim daha marifetli ki ? Eksikliklerini görürken ,fazlalıklardan habersiz kalıyorsun. Sonra bir gün diyorsun ki; " Öyle olması gerekiyormuş " büyüyorsun o vakit. İnsan her şeye alışır ama zamanla en kötü acıya bile tecavüze uğramış olmam beni eskisi kadar acıtmıyor Can ' ın yokluğu eskisi kadar koymuyor yani insan zamanla iyileşiyor. O son 3 yıl büyümeyecektim. İnsan istemesede büyüyor. Kendinizi kumanda olarak varsayın hayatta sizi dilediği gibi değiştiriyor duygularınızı, bedeninizi, karakterinizi kısaca herşeyi... Daha hatırlanacak anılar, açılacak rakılar, sövülecek insanlar var. Hayat her şeye rağmen, herkese inat devam ediyor. Olması geren de bu. Bir keresinde kendimi bok gibi hissediyordum ve hüngür hüngür ağlıyordum Seda beni öyle görünce " Noldu Güneşim " dedi benden cevap gelmeyince " ağla açılırsın " dedi bu söylediği o kadar komikti ki ona doğru döndüm ve şöyle dedim " Ağlayınca geçmiyor anlıyormusun geçmiyor " Evet ağlayınca hiçbir haltın geçtiği falan yok sadece o anlık rahatlıyoruz hepsi bu kadar. Hiçbir yara geçmiyor, iyileşmiyor sadece susmayı öğreniyor. O zaman şöyle bir şiir yazayım adını hatırlamadığım şaairden.
Mesele
Sevmek değil azizim.
Kime sorsam herkes seviyor zaten.
Mühim olan güzel sevmek!
Kırmadan, dökmeden, yormadan, acıtmadan.Vee bugün de duygularımı sayfalara akıttım. Gözlerim uykuya teslim olmak üzereydi ve kahretsin ki yarın okul var. İlk ders şarapcı Altan hocanın ah hadi ama bu biraz fazla değilmiydi ? Gözlerimi uykuya teslim etmeye karar vererek gözlerimi yumdum yarın buluşulması gereken bir randevum var...
Halil Sezai Git dinlemenizi tavsiye ederim.