Şirketten gelişime kıyasla daha sakin olan adımlarla çıktım, az yürümemiştim bu koridorlarda. Dalgın bir şekilde asansöre binip zemin kata bastım. Koluma dokunan el ile irkilip kafamı kaldırdım. Karşımda gördüğüm Baran ile gülümsedim. Baran, Poyraz'ın 18 yaşındaki kardeşi oluyor. Sevimli, sempatik bir çocuk. Beni sever, bende onu severim.
"Yen- aman İrem abla nasılsın?"
Kollarımı bedenine sarıp güldüm.
"Arayıp halimi hatırımı sorsaydın veya en azından mesaj atsaydın nasıl olduğumu bilirdiniz beyefendi. Neyse bu seferlik seni azad ediyorum, bir daha olmasın köle. İyi işte kuzum ne olsun, sen nasılsın?"
Baran surat asıp yüzünü buruşturdu.
"Hala mı kuzu ya? Hala mı?"
Kulağını tutup hafifçe çektim.
"Hala kuzu tabi kereta, çünkü sen bir kuzusun."
"Yani İrem abla ne bileyim? Aslanım falan desen olmaz mı? Koçum bile olur ama kuzum olmuyor. Havamı bozuyorsun abla."
Güldüm ve saçlarını karıştırdım.
"Bak sen şu kuzucuğa, büyümüşte havası bozuluyormuş."
"Abla onu bunu boşverde, sen niye buradasın? Yani gördüğüme sevindim ama abimde burada."
"Abinin kişisel asistanı olarak işe başlayacağım, yani artık beni daha sık görebilirsin."
"Siktir nasıl ya?"
Ağzına ufak bir şamar attım ve kaşlarımı çattım.
"Çok ayıp denir mi hiç öyle? Senin gibi bir beyefendiye hiç yakışmıyor."
"Abla başkası söylese neysede, bunu sen mi diyorsun?''
Bak sen şu kuzucuğa, muhtemelen küfürbazlığımın oradan dem vuruyor. Saçımı savurdum ve
"Ben ablayım istediğimi derim, hem ben küfür diyetine girdim." Dedim.
"Rekorun 31 saatti, şuan kaçıncı saattesin?"
Gururla başımı kaldırdım.
"72 saate doğru ilerliyorum."
Beğenmiş bir ifade ile kafa salladı ve tebrik için elini uzattı. El sıkıştıktan sonra gururlu bir edayla alkışladı.
"İşte bu gerçek bir başarı öyküsü."
Yan bir gülüş attım ve
"Ne sandın yarram?" Dedim.
Baran yüzüme doğru püskürtmeli gülerken elimi alnıma vurdum.
"Ulan Baran hep senin yüzünden, 72 saatlik rekor kıracaktım ne güzel."
Dramla kafamı salladım. Asansör durduğunda mutsuz bir ifade ile indim ve Baran'a döndüm.
"Öyle yani kereta şimdi gidiyorum, kendine dikkat et. Yine yazmaz veya sormazsan o kulaklarını koparırım." Dedim ve sarılarak kafasına bir öpücük kondurdum.
Güldü ve kafa salladı. Vedalaşmanın ardından yapacağım en iyi şeyin bir alışveriş merkezine gitmek olduğuna karar verdim. Çünkü, bussines woman olmak için artı parçalara ihtiyacım var. Belki yoktur ama olsun, çünkü aman cebimde beş kuruş param kalsın. Gezerken bir sürü kıyafet aldım, makyaj malzemesi aldım, altın parça topuklu aldım. Yeni bebeklerim ile marketten yiyecek ve içecek bir şeyler aldıktan sonra eve geçtim. Şimdi önemli kısıma geliyoruz. HÜZÜNLÜ BİR FİLM AÇIP DRAMA BOĞULMAK. Vişne suyumda olduğuna göre kesinlikle sağlam bir gece atlatacağımı söyleyebilirim. Klasik bir aşk filmindense gerçek bir ağlama filmi açtım '7. Koğuştaki mucize'. Filmin başlamasının üzerinden 15 dakika falan geçtikten sonra iyice ağlama haline bürünmüştüm. Çok üzücü film, Allah o Poyraz'ı bildiği gibi etsin. Hep onun yüzünden oluyor bunlar, iğrenç insan. Ağlamam artık sesli bir hal alırken telefonumun çaldığını duydum. Ben sessize almamış mıydım ya? Kayıtlı olmayan bir numara olduğunu gördüğüm için kapattım. Numara geri aradığı için derin bir nefes alıp, telefonu açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitişlerin Başlangıcı
Romance"Ben vazgeçtim evlenmek istemiyorum, çok uzamadan bu nişan işi falan bitirelim." Kadın bir süre adamın yüzüne baktı ve kafasını aşağı eğdi. Ayakkabılarını inceledi, güzellerdi ama sanırım ona olmamıştı. Kafasını kaldırdı ve adamın gözlerine bakarak...