3. bölüm

2 0 0
                                    

"Yakın zamanda bir toplantı yapılacak henüz başlamadık projeye. Amerika'dan gelecekler, geldiklerinde güzelce ilgilenilmesini istiyorum. Otel falan her şeyi hallettiğinden emin ol."

'Hııı' diye anladığımı belirten bir ses çıkardım. Eğilip masanın üzerindeki not kağıtlarından birini ve Poyraz'ın önündeki kalemi aldım. Not aldıktan sonra kalemi bırakmadan önce inceledim. Bakışlarımı Poyraz'a çevirdiğimde onunda elimdeki kaleme baktığını gördüm.

~

Elimdeki kutu ile heyecanla şirkete girdim. Seker adımlar ile asansöre bindiğimde yüzümde kocaman bir gülümseme vardı. Beğenir mi acaba? Nezaketen bunu düşündüm, beğenmek zorunda. Kendi düşünceme güldüğümde asansör durdu. Sekreter kız beni gördüğünde gülümsedi ve

"Hoşgeldiniz İrem hanım." Dedi.

Kocaman gülüşüm ile karşılık verdim.

"Hoşbuldum, kolay gelsin. Poyraz müsait mi?"

"İçeride şuan bir beyefendi var, bir süredir burada sanırsam yakında çıkar. İsterseniz arayıp geldiğinizi haber vereyim."

"Yok yok çalışıyorsa ellemeyeyim, sadece soğuk bir şeyler istersen çok memnun olurum." Dedim.

Oya soğuk bir şeyler söylerken yanına oturdum.

"Eee Oya nasılsın? Okul nasıl gidiyor bakalım?"

Oya daha 20'sinde genç bir kızdı. Staj yapıyordu burada. Tatlı iyi bir kız, severim.

"Şuanlık biraz daha staj iş yoğunluklu, yakında finaller var bakalım. Poyraz beye söyledim sağolsun çalışma saatleri falan yardımcı olacak."

Koca yürekli adamım ya...

"İyi iyi güzel notlar al."

Biz öyle muhabbet ederken Poyraz'ın kapısı açıldı ve içeriden bir adamla çıktı. Ciddi bir şekilde konuşurken bakışları benim olduğum kısıma geldiğinde beni gördü. Yüz ifadesindeki ciddiyet yerini korurken bakışları parıldadı sanki, bir yumuşama oldu. Anlatılmaz hissedilir bir şey. Gülümsedim ve dudaklarımı hareket ettirerek 'süpriz' dedim. Dudağının bir kenarı hafifçe yukarı kalktı. Ardından bakışlarını geri adama çevirip vedalaştı. Bu sırada yerimde oturup onu izledim. Adam gittikten sonra elini uzatarak bana doğru yaklaştı. İsteğini anlayıp gülümseyerek elini tuttum ve sandalyeden aşağı indim.

"Neden geleceğini söylemedin? Neden geldiğinin haberini almadım?"

Bakışları Oya'ya döndüğünde çenesinden tutup kafasını bana çevirdim.

"İşin varmış ben söyledim haber verme diye, muhabbet ettik bizde işte. Hadi gel biz geçelim." Tuttuğu elimi sıkılaştırarak onu çektim.

Odaya girdiğimizde elimi bırakmayıp sandalyesine doğru ilerledi. Elimi bırakıp belimden kaldırıp masaya oturttu. Ardından hemen karşıma sandalyeye oturdu.

"Ziyaretinizi neye borçluyuz hanımefendi?" Dedi sırıtarak.

"Şikayetiniz varsa gidebilirim."

Bitişlerin BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin