28 yaşında, evli, mutlu, çocuklu kavramını tam anlamı ile taşıyan Umay.
Kendisine gelen bir arama sonrası bebekken karıştığını öğrenir.
---
"Bana hiç tatmadığım o hissi tatmama izin verdiğiniz için teşekkür ederim. Hayatıma bir yol daha kattığınız...
Umay ağlayarak kulaklığından iletişim kurmaya çalıştı.
"Komutanım hakkınızı helal edin!"
"Fikret abi! Ne olur ses verin!"
"Komutanım bacağımdan vuruldum!"
Büyük bir patlama sesi. Heryer sessizliğe bürünmüş, sadece Ozan'ın acı dolu inlemeleri duyuluyordu.
Umay kolunda ve bacağında ki keskin acıdan dolayı ağlarken gözlerini açmaya çalıştı. Umay anlamıştı. Şehit olacaktı. Şehit olacağını hissediyordu.
Gözlerini açmak için uğraşmadı. Kendini kötü karanlığa bırakırken herkesin iyi olmasını umdu.
+++ Hastane odasında hissizce yatarken gözünden yaşlar düşüyordu Umay'ın. Nasıl ağlamazdı ki? Kardeşleri ölmüştü. Hepsi şehit olmuştu. Sadece kendisi kalmıştı.
Eşi Cengiz ise sürekli banyoya girip gizlice ağlıyordu. Umay'ın kardeşleri onun da kardeşiydi.
Kızları ise teyzesi ve dayılarını istediğini söyleyerek ağlıyordu. Küçük kızın hala olanlardan haberi yoktu. Amcası onların bulutların arasında gittiğini söylemişti. Ama küçük kız onların gitmesini istemiyordu. Bulutlara bakarken gözleri acıyordu.
Herkes perişan olmuştu. Kiminin eşi, kiminin babası, kiminin oğlu, kiminin kardeşi şehit olmuştu. Herkes perişandı.
+++ 1 ay sonra Umay'ın ağzından
Telefonumun çalma melodisi kulaklarıma dolunca elime alıp kimin aradığına baktım. Yabancı numara olduğunu görünce boğazımı temizleyip açtım.
"Merhabalar, Umay Keskin ile mi görüşüyorum?"
"Buyrun benim"
Bir elimle telefonu tutarken, diğeriyle sessizce yataktan çıkmaya çalışıyordum.
"Umay Hanım biz Bozkurt Hastanesi'nden arıyoruz, yakın bir zamanda bazı olaylar sonucunda bir aile kızlarıyla DNA'larının uyuşmadığını fark edip hastanemize geldiler. 1996 yılında doğan tüm kadınlarla DNA testi yapıldı ve sadece siz kaldınız. Bu yüzden Haftaya pazartesi 15.15'de İstanbul'da bulunan Bozkurt Hastanesi'ne gelmenizi rica ediyorum. Size daha önceden ulaşmaya çalışmış ama ulaşamamıştık. O yüzden tek siz kaldınız. "
"Anlıyorum, haftaya orada olurum ben. İyi işler, kolay gelsin"
"Teşekkürler"
Telefondan gelen kapanma sesi ile yatak odasına geri geçip Cengiz ve Alin'in kollarına sığındım.
+++
Ne kadar yıkılmak istesemde yapamıyordum. Kızım için ayakta durmam lazımdı. Elimdeki kahvaltı tabağını Alin'in önüne bırakırken bende masaya oturdum.
Alin'in yemek yemediğini fark edince ona baktım. Hüzünlü yüzle bana bakıyordu.
"Güzelim, neden yemiyorsun yemeğini."
Dudaklarını büzünce ağlama krizi geleceğini anlayıp iç çektim.
"Teyzem ve dayılarımı istiyorum!"
1 aydır böyleydi. Sürekli onları istediğini söyleyip ağlıyordu. Sınıfında da ağlama krizine girmiş onları bağırdığını söylemişti öğretmeni. Bugün Pedagog randevumuz vardı.
"Lütfen Alin, nolur ağlama annecim nolur bak beni de çok üzüyorsun."
Umursamadan ağlamaya başlamıştı. Bende dayanamamış onunla beraber ağlamaya başladığımda ikimizde ağlıyorduk. İçeriden üzerinde pijamaları ile koşarak Cengiz gelince şaşırdı. Bizi böyle görmeyi beklemiyordu muhtemelen. Alin'i kucağına almış benim yanıma gelmişti. İkimize birden sarılınca ağlamam şiddetlendi.
+++
Alin'i kreşe bırakıp ormana gitmiştim. Arabamdan silahımı çantama atıp arabadan indim. Ezbere bildiğim ormanın içinde dolaşırken yüzüm yere eğikti. Çok özlemiştim onları. Beynimde sürekli yüzleri vardı. Yaşadığımız anları düşünürken tekrar yaşıyormuş gibi hissediyordum.
İlerlerken istemsizce gülümsüyordum.
Cengiz ile ben asker olduktan bir kaç yıl sonra tanışmıştık. O zamanlar çok büyük bir çetenin liderini yakaladığım için tehlikedeydim. O gün de silahlı saldırıya uğramıştım. Ailevi sıkıntıları yüzünden ormana gelen Cengiz ise beni ormanda ki evine götürmüştü. O gün bir şekilde numaramı almıştı.
Bu ormanın anlamı benim için çok farklıydı. Cengiz'e olan ilklerimin çoğu burada yaşanmıştı.
Cengiz ile birbirimizi ilk görüşümüz. İlk konuşmamız. İlk sarılmamız. İlk öpüşmemiz. İlk birlikteliğimiz. İlk kavgamız.
Açıkçası çoğu ilklerimizi burada yaşamıştık.
Balayı olarak da burada ki ağaç evimize gelmiştik. Hamile olduğumu Cengiz'e burada söylemiştim.
Ağaç evinin kapısına geldiğimde çantamdan anahtarı çıkarıp kapıyı açtım.
Evin içinde beni bir ordunun beklediğini görünce kısık bir küfür savurdum.
----------------------------------------------------------- Bölümler için net tarih vermeyi düşünmüyorum.
Her yazarda olduğu gibi ben kitap yazarken de tıkanıklık gibi durumlar olabilir. Anlayış göstereceğinizi umuyorum.
İyi okumalar.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.