2~ Dört kişilik yer

616 28 5
                                    





Birinci kişi ağzından

"Anasını satayım."

Ordu derken ciddiydim. En az 60 kişi vardı. Onları yenmem imkansız değildi ama yapamazdım. Önlerinde adam yanıma gelip kafama silah dayadı. Başka birisi gelip kafama vurduğunda sendeledim. Burnuma dayatılan bez ile nefesimi tuttum. Kendimi yere bıraktım. Bezi çektiklerinde fark ettirmeden derin nefes aldım.

Birisi gelip beni kucağına aldığında mide bulantımı durdurmaya çalıştım. Evden çıktıktan sonra bir araba sesi duydum. Bir şeyin içine fırlatıldığımda dişlerimi sıktım. Belimi fena çarpmıştım.

Bir kaç kişi arabaya bindiğinde araba haraketlendi.

++
Araba durduğunda birisi bana tokat attı. Gözlerimi açtığımda karşımda Seyit vardı.

"Günaydın uyuyan güzel."

Sinirle soludum. Seyit geri çekildiğinde birisi gelip beni kolumdan tuttu. Arabadan çıkardığında kollarımı kurtardım. Evde gördüğüm ordudan en fazla 30 kişi gelmişti. Dört kişi gelip beni kollarımdan tutup sürüklemeye başladılar. Göz devirip başımı ve çenemi yukarıya dikip kendim yürümeye başladım.

++
Bugün kaçıncı gün olduğunu bilmiyordum. Ama yokluğumun fark edildiğinden emindim. Buraya geldiğimden beri çeşitli işkencelere maruz kalmıştım.

Öğrenmek istedikleri şey bir operasyonun bilgileriydi. Bu operasyon hakkında gerçekten bir bilgim yoktu. Sadece çok büyük bir operasyon olacağını biliyordum.
Ama Seyit operasyon bilgilerini söylemek istemediğimi düşünüp bana işkence yapıyordu. Kızgın bıçaklar, çakılar, tuz, kolonya, kerpeten, kaynar sular ve dahası. Bunlar ile beni konuşturmaya çalışıyordu.

Ancak en büyük ironi ise hiç bir şey bilmememdi.

Vücudumda ki yaralar sürekli acıyor ve sızlıyordu. Ölmemem için ise burada esir tutulduğunu düşündüğüm bir kadın gelip beni tedavi ediyordu. Tedavi ederken hiç bir şey demiyordu. İşi bittikten sonra iki kişi gelip onu götürüyorlardı.

Olduğum küçük odanın kapısı açıldığında içeriye her zaman ki gibi Mahir girdi.

Mahir Seyit'in sağ koluydu. Seyit'in tüm ayak işlerini Mahir hallederdi. Terör örgütünün yaptığı patlamaların çoğunu Seyit planlıyordu. Bir nevi terör örgütünün başıydı. Mahir ise Seyit'in planladığı tüm terör saldırılarını gerçekleştiriyordu. Bir kaç kez elimize geçmiş ama kaçmıştı. En az Seyit kadar tehlikeliydi. Yaptığı şeyler hafife alınmazdı.

Mahir yanıma yaklaştığında elinde küçük bir çakı vardı. Bugün çok işkence yapılmayacaktı sanırım. Mahir elinde ki çakıyı tek hamlede açıp bacağıma sapladı. Bunu yapacağını düşünmemiştim. Acı bir haykırış bıraktım küçük odaya. Bacağımın acısı daha geçmemişken yüzüme sert bir yumruk attı. Ağzımda ki birikmiş kanı yere tükürdüm.

Mahir tekrar yumruk atacakken içeriye koşarak Seyit girdi.

"Geldiler!"

Mahir elini yere indirdi.

"Nasıl! Güvenli demiştin!"

Seyit yüzünü sıvazladı.

"Sırası değil Mahir! Gitmemiz gerek!"

Mahir yerinden bile kıpırdamadı.

"Yalan söyleme Seyit! Ses falan yok ne demek geldiler!"

"Seninle mi uğraşacağım lan ben!"

Zelzele, Acıların Kadını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin