3.BÖLÜM

92 10 2
                                    

(Arkadaşlar 1. Ve 2. Bölümlerde hep 3. kişi ağzından anlatım. Buradaki amacım Beste'nin geçmişini size göstermekti. İleride kafanızda soru işareti kalmasın diye bundan sonra 1. Kişi yani "Ben" ağızından anlatacağım.)

Burak. Burak. Burak. Az önce Burak bana bir şey demişti. Rüyada gibiydim. Çocuğun suratına mal mal bakıyordum. Bir şey demelisin Beste. Bir şey demelisin. Kimi kandırıyorum. Diyemeyeceğim galiba. Gülümse bari aptal şey. Dudaklarımı yukarı doğru hafif kıvırdım. Sonunda bunu bari yaptın. Afferim sana. Çikolata ile ödüllendirmelisin kendini. Daha fazla bir şey yapmadan yanından kaçtım. Eğer biraz daha durursam rezil olacaktım. Utandım mı az önce? Yoo ne utanacam. Saçmalama bal gibide utandın işte. Ah ulan ah! Bi rezil olmadığım kalmıştı şu çocuğa sonunda rezilde oldum artık rahat ölebilirim.
Yalnızca 2 saniye göz göze geldik. Boş boş baktı suratıma. Belki o bakış onun için anlamsızdı ama ben o 2 saniyelik bakışa binlerce anlam sığdırabilirim. Çok sevdim be. Küçükken başladım ben bu acıyı çekmeye. Koca bi aptalım. Hayallerimi onunla süsledim. Asla gerçekleşmeyecek hayallerimi yalnızca onunla. Fotoğraflarına belki saatlerce baktım. Başka kızlarla resimlerine. Her resminde ayrı bi gülümsüyordu. Bana bir kere bile gülümsediğini hatırlamıyorum. Bu kadar yakınımdayken ufak tebessümü bile olmadı. Her göz göze geldiğimizde sanki bir şey demek istiyor ama diyemiyor gibiydi. Ya da ben öyle düşünmek istiyorum. Hayatımı anlatan tek bi kelime vardı. Platonik! Yalnızca bu kelime hayattımı hapsetti. Onu düşünmekten kendimi düşünmeye fırsatım dahi olmadı. Onun hakkımda tek bildiği şey ise adımdı. Çok küçüktüm bu acıyı çekmek için çok küçüktüm.

Benimle konuşan miğdem için yemekhaneye inmiştim. Yemek saatine daha 1 saat vardı fakat açtım. Ben ne zaman istersem o zaman yerdim. Aşçımız Gülizar teyzenin yanına gittim. Mis gibide yemek kokuyordu mutfak. Yemeklere göz gezdirdikten sonra,
"Gülizar sultan bana salçalı ekmek sürsene."

"Kara kızım daha 1 saat var yemeğe. Ne olurda azıcık sabretsen. Her seferinde salçalı ekmek ile karın doymazki be kızım. Sen şimdi git. Yemek saatinde miğdenden sıcak bi şeyler geçsin emi."

"Sultanım salçalı ekmeğin nesi varmış? Hem salçalı ekmeği zenginler bilmez. O yüzden sen zenginler bilmediği türden şöyle salçalı ekmek sür üstünede az bir şey peynir koy. Ben sonra onları miğdeme indireyim."

"Tamam tamam. Ama müdüre hanım görmesin. Çabuk ye."

"Görürse görsün. Kim takar o cadıyı? Hem ben azıcık dışarı çıkar dolanırım bugün pazar."

"Kaçmıyacaksın yine demi? Bak sakın kaçayım deme emi"

"Kız korkma kaçmayacağım. Dışarı çıkmak yasak değil ki. İçin rahat olsun emi" dedim ve bi türlü fırçaladığım halde kar beyazı gibi olmayan dişlerim ile sırıttım. Mutfaktaki sandalyelerden birini çektim. Üzerine oturacağım sıra. Bir el sandalyemi çekti.

"Nabıyorsun sen ya?" Dedim. Demez olsaydım. Bu çocuk beni mi takip ediyor? Yine çıktı karşıma. Oğlum tamam seviyorum bu çocuğuda az önce olanlardan sonra bi tuhaf hissediyordum.

"Karabiber. Sandalye'ye oturmakda mı yasak?" Dedi ve bakışlarını Gülizar teyzeye doğru çevirdi. "Gülizar anne sen banada yapsana salçalı ekmek."
Diye lafına devam etti.
Gülizar teyze elindeki salçayı bırakarak.
"Burak, sakın uyma bu deli kıza valla müdüre hanım ile papaz olursun sende. Bekle yemekde yersin." Dedi.

"Ama Güloş yaa çokmu deliyim. Niye bana psikopat edasıyla bakıyorsun? Çok ayıp ettin kırıldım bak." Diye dalga geçtim.

"Bırak Gülizar anne son 1 ayımda bari ekşın yaşayalım demi? Hem bu zilliyi uzun süredir izliyordum eğlenceli birine benziyor. Lakabıda cuk oturmuş valla." Dedi Burak.
O sırada Güloş'un önüme koyduğu salçalı ekmekten bir ısırık aldım. Bu beni uzaktan izlemişti öylemi? Şuan ölebilirim. Ağzım doluyken, "sensin be zilli." Diye karşılık verdim. Burak tiksiniyormuş gibi bakarak,
"Ağzın doluyken bari konuşma. Çok çirkin oluyorsun. Yavaş ye boğulacaksın." dedi. Beton kafalı lafını bitirdiği sırada bende zaten önümdeki salçalı ekmeği gömmüştüm bile. Konuşmama fırsat vermeden "hayvan." dedi.
"Beton kafalı, benim ile alıp veremediğin ne ? Söylede bende bileyim değil mi? Hem salçalı ekmeği yavaş yavaş yedim mi tadını alamıyorum ben. Sen gibi bir saat ağzımda dolaştırmıyorum. Hem tanışıyormuyuz? Sen niye beni izliyorsun? Ayıp lan ayıp."

KARABİBER ⏳Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin