† SİLÜET

9 1 32
                                    

"I wanna know every secret you've been hiding"

Bölüm Şarkısı: WILLIAM SINGE ~ LOVE YOU LIKE ME

































3. Bölüm: SİLÜET

































Bilinmeyen numara; Benimle saat 19.00'da mahalledeki kafede buluş.

Bilinmeyen numara; Kim olduğumu söylememe gerek yok herhalde.

Derslerim bittiğinde o manyak ile bir kez daha karşılaşmamayı dileyerek kütüphanenin yolunu tuttum, bugün de ona ve insanın içini ürperten şaka adı altında ağzından çıkanlara maruz kalırsam buradaki kaydımı sildirmeye kararlıydım, korkup kaçan olmak istemiyordum ama her gün bununla uğraşamazdım.

Kütüphaneden içeriye girdiğimde klimanın sıcak havası yüzüme çarptı, kartımı gösterdikten sonra masalardan birine yerleşip kahvemden bir yudum alarak eşyalarımı masanın üzerine yığdım ve çalışmanın öncesinde yine bir şeyler yazmak istedim.

Defterimin üzerine düşen gölgesi ile oturduğum yerde arkamı dönüp baktığımda istifini bozmadan yazdıklarıma bakıyordu, ses bile çıkarmadan ne zamandır bunu yaptığını bilememek ürkütücüydü, diğerlerini rahatsız etmemek için insan üstü bir çaba sarfederek ayağa kalktım, yüzümdeki bıkkınlık alçalttığım ses tonuma yansıyarak, "Hasta mısın sen?" defterimi kapatıp, "burada böyle durup sürekli yazdıklarıma gözünü dikmekle neyi amaçlıyorsun?"

Bir şeyler ima eder gibi bakan gözlerini yüzüme çıkardığında, "Yazın çok güzel," dedi yalnızca, "not tutmak için yazdıklarına nazaran içindekileri dökerken daha güzel yazıyorsun anlaşılan," günlüğümü Korece yazıyor olmak herkesten köşe bucak sakladığım hislerimi bir yabancıdan saklamaya yetmemişti, şansımı sikeyim ki o bir Koreli'ydi.

"Sen çok olmaya başladın, seni idareye şikayet etmem için sabrımı çok zorluyorsun," kenara kıvrıldı dudakları, başı öne düşerken, "idare," diye mırıldandı, başını kaldırıp yeniden bana baktığında, "idare tam karşında duruyor bebeğim," kaşlarımı çatıp bakışlarımı ondan indirdiğimde bana 'bebeğim,' demesini göz ardı ederek karşıya baktım, neyden bahsediyordu? Tekrar ona döndüm, gözleri beni takip ederken, "kendimden bahsediyorum," bakışlarımı ondan çekip derin bir nefes alarak ellerimi masaya yasladım, başım bıkkınlıkla öne düşerken, "ne saçmalıyorsun, neden sürekli karşıma çıkıyorsun?" derken kendi kendime konuşuyordum sanki, elini masaya yaslı elimin tam yanına yaslayıp eğildiğinde bana değmiyordu parmakları, fısıldar gibi bir ses tonuyla, "üzüyorsun beni, hem daha çok karşılaşacağız," dediğinde sinirle birlikte gülme isteğimi bastırdım, yüzümü ona dönmeden, "seni şikayet edip yaka paça dışarı attırdığımda, bu özgüveninden eser kalacak mı, çok merak ediyorum doğrusu."

Hafifçe kıkırdadı, kendimi ondan geri çekerken bakışları beni takip etti, "buradaki idare benim diyorum, burası bana ait." 'Burası ve içindeki her şey bana ait, tam olarak her şeyden bahsediyorum.' Onun söyledikleri ve zihnimdeki sesleri birbiriyle çakışırken kaşlarım havalandı, burasının onun olabileceği aklıma gelmezdi, ama yine de böyle saçma sapan şeyler söyleyip huzurumu kaçırmasını haklı çıkarmıyordu bu, "burası senin yani," etrafı, yüzümde sahte bir memnuniyetle izledim, bakışlarımı yeniden yabancının yüzüne çıkardığımda ifadem eski donuk halini alırken, "öyleyse al kütüphaneni-" cümlemi bitirmeden devamını anlamasını umarak bir kez başımı eğdim, "tüh, bir müşterini kaçırdın işte, diğerlerine de böyle musallat olmadan önce iki kez düşün," hiçbir şey söylemiyor, o sinir bozucu gülümsemesini yüzünden hiç indirmiyordu, daha fazla onunla muhatap olmadan eşyalarımı yine ve yeniden çantama atarken bir adımla yanımda durup eğilerek elini yeniden masaya yasladı, "burayı zaten yıktıracaktım," bana neydi bundan? "çok özel biri için yeni bir şey inşaa ettirmeyi planlıyorum," hala umrumda olmayan şeyler zırvalıyordu, "her neyse, içimden bir ses çok geçmeden beni yeniden göreceksin diyor," yüzümü ona çevirirken beni takip etti bakışları, fazla yakınımdaydı, "tımarhanede ziyaretine gelirim, merak etme," çantamı sırtıma attığımda o boğucu havasından uzaklaşırken onu gördüğüm andan beri tuttuğum nefesi boşluğa saldım, bu sefer arkamı dönüp bakmayacaktım, bu onu son görüşüm olacaktı, kaydımı sildirmek için bile gelmeyecektim buraya.

AFTER DONGWOOK: Wookwan (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin