'Tanrı seni kovmadıkça, cehennemden çıkış yoktur, Siwan.'†
Bölüm Şarkısı: CHRIS GREY ~ONE MORE NIGHT
1. Bölüm: TEDAVİ
Yağmurlu bir öğle sonunda saçlarıma çarpıp yüzüme düşen yağmur damlalarına, az mesafe yürüyeceğim için aldırış etmeden kulaklıklarımı taktım, ayakkabılarımın içine su dolacaksa bile umrumda değildi, kasvetli havalar kişiliğimin bir parçasıydı, bu yüzden ondan saklanacak değildim.
Kütüphanenin kapısından içeriye girdiğim an klimanın ılık havası suratıma çarptı, soğuğu sevsem de bu kısımdan zevk alıyordum.
Kahvemi masaya koyup materyallerimi masanın üzerine yığdığımda çalışmaya koyuldum, odağımı tamamen önümdekilere verdiğim sırada gözleri beni sıyırıp geçerken yoluna devam eden o silüeti farketmedim bile.
†
"Size haddinden fazla para döktüm zaten, şimdi karşıma geçmiş bu iş için biraz daha bütçe ayırmam gerektiğini mi söylüyorsun bana?"
Orta yaşlarda olmasına rağmen mükemmel yüz hatları sayesinde oldukça çekici görünen ve aynı mükemmellikteki fiziğini sıkıca saran, alnına dökülen bir kaç saç tutamı gibi simsiyah bir takım elbise giyen adam, ne kadar öfkelense de kontrollü bir ses tonuyla konuşuyordu, itiraz istemeyen o ses tonuyla ve yüzündeki otoriter ifadesi ile istediklerini yaptırmak için bağırıp çağırma zahmetine girmesine gerek kalmıyordu.
Karşısındaki koltukta oturan adam sıkıntıyla nefes alıyordu, "Efendim, Türkiye'deki yatırımlarınız oldukça ses getiriyor, şu anki projeniz için biraz daha-" adamın sözünü yarıda kesmesine neden olan şey, adamın boş gözlerle karşısında iki kelimeyi bir araya getiremeyen, neredeyse obez denilecek adama onu aşağılar gibi bir ifadeyle bakıyor olmasıydı, "bütçe mütçe yok, bu işi adam akıllı yapamayacağın başından belliydi zaten, ucube herif."
Ayağa kalkıp oradan ayrılacağı sırada adımlarını durdurmasına neden olan şey az önce hafızasında canlanan silik anıydı, adamın yüzüne bakmadan, "Çekmeceyi aç," dedi ve bir kaç adımla adamın karşısında durduğunda iki elini masaya koyup parmaklarıyla ritim tutturarak, ne olduğunu anlamayan o adama bakıyordu, "çekmeceyi aç dedim, sağır mısın? Tanrım buradaki herkes gerizekalı mı?" Odada bulunan diğer bir kaç kişiye göz gezdirdiğinde sakince karşısındaki koltukta oturan adama döndü, "bu kütüphaneye kayıtlı olan tüm öğrencilerin listelerini istiyorum, masaya bırak ve odayı terket," ellerini masadan çekip doğrulduğunda odadakilere göz ucuyla bakıp, "siz de çıkın, işe yaramıyorsunuz zaten," müdür aceleyle listeleri çıkarıp masaya koyduğunda sıkıntıyla diğerlerine baktı, baş işaretiyle kendisiyle dışarı çıkmalarını işaret etti.
"Beyinsizler," diye arkalarından söylenirken bakışlarını listelere indirdi, gözlerini o listelerden ayırmayarak, parmakları masanın kenarında usulca bir yol çizerken ağır adımlarla masanın diğer ucuna geçti, oturmak için bile vakit kaybetmetmezken listeleri incelemeye koyuldu.
Aradığı bir isim değildi, bir yüzdü, o resme ulaşırsa ismine ve ona ait olan her şeye ulaşabilirdi.
Tüm odağını verdiği o listede parmağıyla baştan aşağı tek tek tüm öğrencilerin resimlerini yokladı, aynı listeyi bir kaç kez kontrol ettiği bile oluyordu, "son on yılın listelerini mi verdi bu adam bana?" diye söylendi, tarihlere bakmayacak kadar aptal değildi, ona ulaşmak için fazla sabırsız ve kontrolsüz davranıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFTER DONGWOOK: Wookwan (+18)
FanfictionAlanında oldukça başarılı bir psikiyatrist olan Dongwook'un, bilinenin aksine 'Psikiyatristler hastalarını iyileştirebileceği gibi, onları hasta da edebilir.' mantığıyla Siwan'a olan tehlikeli boyuttaki saplantısını okuyacağız.