"Kerem sakin ol azcık oğlum!" Emre abinin söylediği şeyle iç çektim, topu kaleye atayım derken yanlışlıkla Altay'ın alnının tam ortasına isabet ettirmiştim ve şu anda yüzünde benim eserim olan top izi vardı.
Bu maç herkes farklı oynadığımı fark etmişti, herkes nedenini bilsede bilmiyormuş gibi davranıyordu, bana kalırsa o'nun bilmesi yeterdi. Eğer başkası olsa şuan benim konumumda çok fena kavga ederdi ama ben vardım ve bana daha ne kadar zarar verebilirdi ki?
Maçın bitmesine bir kaç dakika vardı ve bir sayıyla biz öndeydik, o sayıyı da Miha'nın cilvelerine borçluyduk. Geri kalan bir sayıda benimdi, bildiğin kütle atar gibi çakmıştım topa ve Altay toptan sanırsam korkmuştu. Bende olsam bende korkardım açıkcası ama nasıl olacağını bilmiyorum çünkü hiç kaleye geçmemiştim ama kaleciye geçirmiştim. (Topu.)
İstemeye istemeye yanına gittim, büyüklük bende kalsın artık ne yapalım. Aramıza bir iki adım koymuştum ne olur ne olmaz diye, aman şimdi salgın hastalık falan vardır bunda.
"Özür dilerim."Bana sırıtarak bakmıştı, zombi gibi adam mübarek. Hayır yani kafasını uçurduk bildiğin ama bir damla göz yaşı bile akmadı gözünden.
"Önemli değil ama kafamı uçurmasaydın iyiydi."
Konuşmaya devam etmeyip oyuna döndüm, o'na bu kadar ilgi bile fazlaydı. Arkamdan gelen iç çekişi duymuştum, oksijeni bitirdi şerefsiz.
Maç tekrardan tüm heyecanıyla devam ediyordu, bizim takımda bir kaç tanımadığım kişiler vardı ama Emre abim elemanın İyisinden anlardı. Adının Ege olduğunu hatırladığım çocukla şimdi tanışmamıza rağmen samimiyetimiz iyiydi. Çocuk samimiydi, ayrıca Maltay gibi hokkabaza benzemiyordu.
Son düdükle maçı biz kazanmıştık, Volkan abimle Emre abim el sıkışıyordu, Emre abimin yüzünde hava atan bir gülümseme varken Volkan abi asla kendisine yakışmayan nazik bir gülümsemeyle o'nu tebrik ediyordu. Sırtıma el atılmasıyla ve sevincine bakılırsa bu kişi bizim takımdan biriydi ve az kenarda tebrik bahanesiyle Mert'le cilveleşen Miha olmayacağına göre bu kişi Ege'ydi çünkü Barış'ın eli bu kadar hafif değildi, Barış'ın eli ve hafiflik yan yana bile gelemezdi.
"Çok iyi oynadın Kerem." Gülümseyerek arkasından baktım ve teşekkür ettim.
×××××
Maç çıkışı uğruna yorulduğumuz iddia'nın ne içerdiğini bile bilmeden eve gidiyorduk. Arada bir havaya üfleyerek duman çıkarıyordum, sonunda bu cehennem sıcağı dönemi bitmiş yerine kış gelmişti. Arada yürürken her zaman yaptığımız gibi boş muhabbetler ediyorduk, Emre abinin bizimle gelmediğinden kaynaklı grubun düzenini sağlayacak biri yoktu. Sahi Emre abi neredeydi?
Adımlarımızı attıkça kulağa daha yatkın gelen seslerle mahallede yine bir kavga çıktığı belliydi ve ses tonları tanıdık geliyordu.
"Lan Volkan abi Emre abiyi dövüyor olmasın?" Aklına ilk gelen şeyi söyleyen Barış'a hepimiz uzun bir süre 'gerçekten mi?' bakışı attık, attığımız bakışlara kaşlarını çattı ve durmayı bırakıp yürümeye devam etti. "Ne var lan tahmin yürütüyoruz burada."
Normal insanlar kavgaya karışmamak için yolu uzatırdı ama biz hem o yolu gitmeye üşeniyorduk hem de kavgaya meraklı olan kişiliğimiz bizi gece uyutmazdı. Gördüğümüz insanlarla ağzımız açık kaldı, şu tablo paha biçilemezdi.
Hırpalanmış Ege ve Altay, onları durdurmaya çalışanları takmayıp birbirlerine girmeye çalışıyorlardı.
"Tutmayın lan beni!" Altay'ın isyan etmesiyle gülümsedim, böyle rezil hallere düşmesi içimde o kadar güzel bir his oluşturuyordu ki!
"Sen Bizim yengeye yamuk mu yapıyon lan?" Arda'nın Ege'ye seslenmesiyle bu rezilliğe bende katılmış bulundum. Yenge dedikleri kişi ben değildim, değil mi?
Altay'ın gay olduğunu var sayarsak o kişi ben oluyordum. Hayat neden bu kadar acımasızdı? Ne olurdu sanki en ufak bir rezillikte de ben olmasaydım?
Ayırmak için yanlarına gittim çünkü gece gece bu kadar rezillik yeterdi.
....
Tam güzel yazıyorum derken gene boka bağladım ☹️
Oylamayı unutmayınn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
At gibi giden it gibi döner ¦¦Alker
FanficKerem'i sırf çirkin diye red eden Altay şimdi pişmandı. Çift(ler) -Alker -Arfer -Baism -Miha-Mert -Volkan-Emre -Alioski-Emre mor -Yunus-Halil -Ozan-mesut