TANITIM BÖLÜMÜ

6 1 0
                                    

YILDIRIM ÇİÇEĞİ

TANITIM BÖLÜMÜ

*

Dışarıdaki sağanaktan çok, camda hızla kayıp giden damlaya takılmıştı gözlerim. Bakışlarım damla yok olup gidene kadar damlada gezinirken içimde bir yerlerde, arasam da hiçbir duygu barındırmadığımı fark etmiştim. Bu uzun zamandır böyleydi. Gözlerimi açtığımda bir şeyler hissetmeyi bekliyordum, tavana bakınıp kendime süre tanıyordum ancak bu yalnızlığıma bir duygu bile eşlik etmiyordu. Belki de bu hayattan çok çabuk elimi çekmiştim, bunun olmasına şaşmamalıydı.

31 Aralık 2024, çok anlamlı bir gün olması gerekirken herhangi bir gün olmaktan ötesine geçememişti. Bunca yıldır hiçbir gün herhangi bir gün olmanın ötesine geçmemişti, bundan sonrası için ise umudumu çoktan kaybetmiştim. Bu da bir yaşamı bitirmenin en kestirme yoluydu.

Umutsuz yaşanmazdı ne de olsa.

Kapının açılmasıyla üstünde duran ufak kuş zili çaldığında bakışlarımı kırpıştırarak kendime gelebildim. Kollarımı açıp hafifçe geriye döndüm, içerisi her zamanki gibi kalabalıktı ve yağmurdan dolayı insanlar kendini buraya atıyordu.

"Ada!"

"Geldim," Önlüğümü düzeltip tamamen geriye döndüm, Eylül kucağındaki kitapları kasaya bıraktı ve birkaç kaş göz işaretiyle bana istediğini anlattı. Hafifçe kafa salladım. "Hallediyorum."

Kasaya geçtim. Otuzlu yaşlarının ortasında bir kadının alışverişiydi bu kitaplar. Hepsini kasadan geçip tek tek poşetleyerek önüne bıraktım, kadın kartını okuttuktan sonra bana bir bakış atıp geriye döndü.

"Size de iyi günler." Kasayı kapatıp kitaplıkların arasına geri döndüm. Eylül düşen birkaç kitabı yerine yerleştiriyordu, Ali ise yeni gelen kitapları diziyordu. "Kolay gelsin."

"Sağ ol," Eylül gülerek önüne döndükten birkaç dakika sonra bana döndü. "Patron seni arıyordu, gittin mi?"

"Hayır," dedim. "Odasında mı?"

Kafa salladı. Derin bir nefesle onu onaylayıp yanlarından ayrıldım ve patronun odasına ilerledim. Kapısını iki kere tıklatıp araladığımda kafası bana döndü ama telefonla konuşuyordu. Eliyle girmemi işaret ettikten sonra, "Tamam, sonra konuşuruz," diyerek telefonu kapadı. "Gel Ada."

"Beni arıyormuşsun."

Hafifçe güldü. Masasının karşısındaki koltuğa oturdum. "Arıyordum evet. Nasıl gidiyor?"

Omuz silktim. "Aynı. Sen?"

"Aynı," dedi. "Müdürün aradı." Nefesimi üfledim. Kafamı ondan çevirdiğimde bundan hemen rahatsız olmuştu. "Çevirme hemen kafanı," dedi. "Şikayet için değil, haber veriyor sadece."

"Ben reşitim, sana haber vermesi gerekmiyor."

"Ama hâlâ lise öğrencisisin, ve ben de senin babanım." Kaşları havalandı. "Buna da bir itirazın yok değil mi?"

"Hayır tabii ki," dedim. "Ama hâlâ lise öğrencisi olmaya ve sana şikayet edilmeye itirazım var."

"Şikayet değil."

"Ne söyledi?"

"Devamsızlığın sınırdaymış."

"Halledeceksin ama."

YILDIRIM ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin