2. FIRSAT

3 1 0
                                    

Selam.

Umarım beğenirsiniz, oy ve yorumlarda buluşalım.

Bu arada sosyal medya hesaplarım profilimde yazıyor, Yıldırım Çiçeği'nin Spotify'daki listesi için de takipte kalın.

Teşekkürler.

Sonraki bölümde görüşmek üzere.

*

Frozen Garden – Emily Jane White

-

YILDIRIM ÇİÇEĞİ

2. BÖLÜM

FIRSAT: İnsanı ölüme yakınlaştıran ya da uzaklaştıran şey.

*

Kafamı kaldırdığımda içeriye babamın girdiğini gördüm. Dünkü kıyafetleri artık hiç de düzgün görünmüyordu. Lacivert gömleği dışarı sarkmıştı, lacivert yeleğin düğmeleri açıktı ve saçları da dağılmıştı. Kapıyı kapadı ve masasının arkasına geçip koltuğa oturdu. "Artık gitmelisin."

"Sen de."

Gözlerini kaşıdı. "Daha kamera kayıtlarını izleyemedim."

"Polisler almadı mı?"

"Aldılar ama yedekleri bende var."

Kaşlarımı oynattım. Babam, bilgisayarını kendine çevirip ekrana bakarken gözlerini kırpıştırıyordu. İkimiz de yaklaşık 40 saattir uyumuyorduk, artık gücümüz kalmamıştı ancak birbirimizi ikna edemediğimizden gidemiyorduk. "Gözlerini açık tutamıyorsun," diye mırıldandım. "Belki de izleme işini sabaha bırakmalısın."

Hafifçe kafa salladı ve bana baktı. "Gidelim mi?"

"Gidelim."

Kitapçıdan çıktık. Şoförü kapının önünde bekliyordu. Hiç itiraz etmeden arabaya bindim. Dünden beri o kadar yorulmuştum ki adım atmak bir yana dursun, gözlerimi kırpacak gücüm bile yoktu. Çok sessiz bir yolculuk sonrası evimin önünde durduk. "İyi geceler." Arabadan indim ve eve adımladım. "Bugün size mama yok, üzgünüm."

Anahtarımı çıkarıp içeriye girdim, kapıyı arkamdan kapatıp ayakkabılarımı çabucak çıkarırken oturma odasının ışığı kendi kendine yandı. Kaşlarım çatıldı. Doğrulup hareket etmeden bir ses duymayı bekledim ancak hiçbir şey duyamıyordum. Üzerimdeki montu çıkarıp temkinli adımlarla oturma odasına ilerledim.

İçeride üç adam oturuyordu. Hızlıca kapı kenarına yaslanıp ellerimi hafifçe onlara doğru uzattığımda bakışları bana döndü. "Siz de kimsiniz?"

Üçü de bana baktı ve beni baştan aşağı süzmeye başladı. Kaşlarım biraz daha çatıldı, bakışlarımı hepsinde gezdirdim ve bir şeyler sezmeye çalıştım. "Selam."

Konuşan esmer adama baktım. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı ve öylece bana bakıyordu. "Ne istiyorsunuz?"

"Sadece konuşmak istiyoruz."

"Evimden çıkın."

"Haklısın ama önce bizi dinlemen gerekiyor."

"Evimden..." Tekli koltuğa oturmuş, gözlerini bana dikmiş olan kumral adama baktım. Yeşil gözlerini fark ettiğimde dudaklarım aralandı. Onlar kitapçıya saldıran adamlardı.

YILDIRIM ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin