Merhaba sevgili okurlarım bu kitabı eğlence amaçlı yazıyorum.
Elfin Defne Aslan (Karahanlı)
Hemen ayağa kalktım ve "Abim, gelin biz dışarıda yiyelim bu akşam," dedim. Abim bana baktı ve ayağa kalktı tam bu anda Agah bey "Oturun oğlum, kimse bir yere gitmiyor, Dursun sen git abilerini çağır," dedi sert sesiyle.
Dursun bana baktı ve gülümseyerek masadan kalkıp abilerini çağırmak için gitti.
Gözlerimi yanıma çevirdiğim de zaten beklediğim bir manzara ile karşılaştım, Aytaç abimin yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu. Parmak boğumları ise yumruğunu sıkmaktan beyazlaşmıştı.
Sağ elimi abimin dizinin üzerinde duran elinin üstüne koydum "Sakin ol abiciğim, benim için sakin ol olur mu?" diye sordum. Abim mümkün olduğunca sakin kalmalıydı, kendisini uzun zamandır sinirli görmediğim için aniden bu sinirini kaldırabileceğimi düşünmüyordum.
Abim koyu kahve harelerini bana çeviridi ve "Sadece senin için," diyerek anlımı öptü sonra ise gözlerini kapatarak kısa süreli bir nefes egzersizi yaptı.
Kendisini ancak böyle sakinleştirebiliyordu.
Bir kaç saniye sonra gözlerini açan abim daha sakin görünürken odaya Ateş, Yavuz ve Yiğit girdi sakin ve sessizce.
Agah bey oğullarına kısa bir süreliğine baktı ve "Önce yerlerinize oturun, yemek yiyelim. Sonra ise Aytaç abinizden ve Mert'ten özür dileyin," dedi sert sesiyle.
Masada oturan herkes dumura uğramış bir ifade ile Agah beye bakarken Aytaç abim "Buna gerek yok Agah bey," dedi, ne olursa olsun onların gururunu kırmak istemezdi abim.
O da genç olmuştu, o da hatalar yapmıştı. Bir gencin gururunu kırmak abimin en son yapacağı şey bile değildi.
Agah bey abime döndü ve "Öncelikle bey değil, amca, dayı, abi hatta isterseniz baba de ama bey değil," dediğinde ağzım açık bir şekilde Agah beye bakıyordum.
Agah bey bana dönüp göz kırptıktan sonra tekrar abime baktı ve "İkinci olarak ise sen onlardan büyüksün Mert ise Yavuz ile yaşıt olsa da Ateş'ten ve Yiğit'ten büyük. Size saygısızlık yaptılar bu yüzden sizden özür dileyecekler. Elif ve ben çocuklarımızı böyle büyüttük çünkü," dedi, sesi fazlasıyla sert ve netti.
Benim koskoca Rus mafyasına kafa tutan Aytaç abim bile karşısında ki adamın ağırlığından dolayı susmuş ve başı ile onu onaylanmıştı.
Abimin sustuğunu gören Agah bey oğullarına bakarak konuşmaya başladı. "Evet çocuklar Aytaç abinizden ve Mert'ten özür diliyorsunuz. Neden çünkü hatalı insanlar böyle yapar, Defne ile aranıza girmiyor olmam sorununuzu kendi aranızda çözmenizi istememden ama artık bizim ailemizden olan insanlara saygılı davranmanız için birbirinize alışmanızı beklemeyeceğim."
Agah beyi ilk defa böyle görmüştüm ve ufaktan bir tırsma olmuştu. İşte ne kadar mafyacık da olsak yeri gelince babamızdan korkuyoruz bizde.
Ay benim babamdı değil mi bu yakışıklı. Evet benim babamdı.
Bir anda kendi içimde Agah beye yükselmiştim. Ama yükselinmeyecek bir adam da değildi şimdi kendisi.
Kara gözleri ve kara saçları kavruk teniyle ben Mardin'liyim diye bağırıyordu ve bakıldığın da ben ve Eymen hariç bütün çocukları çoğunlukla ona benziyordu.
Biz ise anneme benziyorduk. Tabii benim saçlarımı saymazsak, gözlerim ve tenim ne kadar anneme benzese de saçlarımın karası aynı Agah beydi.
Aslında Agah beye kesin olarak benzeyen kişiler Deniz, Mirza, Berzan, Ateş ve Dursun'du. Onlarda babaları gibi kara kaş kara gözlülerdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste (Kısa Bir Süre Ara Verildi)
Fiksi Remaja/Kısa bir süre ara verildi.\ Gerçek ailem, aşiret ve mafya kurgusudur. Gerçek ailesi 17 yıl sonra bir anda çıka gelmişti ama senelerdir birlikte yaşadığı ona anne, babalık yapan insanların ölümünün üzerinden henüz 14 gün geçmişti. Klasiklerden farkl...