YENİ BÖLÜME BAŞLAMADAN ONCE YILDIZ VERMEYİ UNUTMAYİNNN🤍
★
★
★
★
★
______________________________________Ben niye yaşıyordum? Ben niye kurtulmuştum? Ölseydim bende onlarla birlikte, Baba niye beni kurtardın? Niye izin vermedin seninle birlikte gelmeme. Başımı yerden çevirip çaresiz ve hiç bir duygu barindirmayan gözlerim odanın içinde gezindi sonra bakışlarım balkonu buldu çöktüğüm duvarın dibinden kalktım ama dengemi kaybederek yere düşmüştüm ağzımdan çıkan nidaya engel olamadım dudaklarımı birbirine bastırdım duvara tutunarak tekrar ayağa kalkmaya çalıştım gözlerim karariyordu görüşüm bulaniklasiyordu buraya geldiğimden beri ağzıma tek lokma dair birsey sokmamıştım. Karnım ağrıyordu açtım ama birşey yememekte kararlıydım burdan gidene kadar birşey yemicektim. Duyduğum seslerle başımı kapıya çevirdim sesleri net duyamıyordum ama tek duyduğum Pusat'ın sinirden deliye dönmüş bagirislari ve kapıya vuran yumruk sesleri olmuştu, benim için endişeleniyor muydu? Gülerek önüme döndüm yatağın üstünde uzanan kediyi fark ettim odaya gelirken onu da yanımda getirmiştim en azından biraz onun keyfi yerindeydi.
" Beliz. Ses ver en azından. "
" Eğer ki açmazsan kapıyı kırıcam."
" Beliz! "
Art arda söylediği cümleleri görmezden geldim banyoya ilerleyip dolapları karıştırdim burası Pusat'ın odasıydı traş malzemeleri elbetteki olucaktı. Sol en altta kalan çekmeceyi açtım içindeki traş malzemelerini görünce gülümsedim kutuyu karıştırıp içindeki jileti aldım doğruldum başım tekrar dönünce dolaba tutundum gözlerimi kapatıp açtım derin nefes aldım banyodan yavaş adımlarla çıkıp odaya geri döndüm. Kapının karşısında durdum anahtarı çevirip kapıyı açtım ve hızla geriye doğru ilerledim Üçü de karşımda duruyordu korkuyla bana bakıyorlardı. Elimdeki jileti boğazıma dayadığım an Pusat endişeyle bana doğru bir adım atmıştı ki, " Yaklaşma!" Dediğim sırada durmuştu yutkunup " Beliz sakin ol ver elindeki jileti bana, hadi ver yapma." Başımı iki yana salladım yavaş adımlarla bana doğru ilerlediği sırada bir adım daha geriye gittim jileti biraz daha bastırdım boynumdan akan sıvıyı hissetmiştim,korkuyla olduğu yerde durup bağırdığında ona baktım.
" Tamam! Tamam duruyorum yapma!Niye yapıyorsun bunu? " Gülerek dolu gozlerimle ona baktım " Niye mi yapıyorum? Sence belli değil mi? "
" Senden istediğim şeyi bana verirsen özgür kalırsın Beliz. Orası bana ait."
Sinirle çalışma masasının üzerindeki heykeli elime alıp ayaklarının önüne fırlatıp kırılmasını izledim bakışlarımı ona çevirdim korku ve sinirden gerilen elmacık kemiklerini fark ettim, "ORASI SANA AİT DEGİL VE OLMİCAK!" Gözümün kararması ile gözlerimi kapatıp açtım yerimde sendeledigim sırada bana doğru koşar gibi oldu ama ben yerimde dengemi sağlayıp boşta kalan elimi öne uzattım başımı yerden kaldırıp ona baktım,
" Sakın! Sakın yanıma yaklaşmayı düşünme. İstediğimi almayana kadar bana bir santim bile olsa yaklaşamazsin." Sıkıntılı bir nefes bırakarak elini saçlarının arasından geçirdi, sinirden deliye dönüyordu bana yaklaşamıyor bana birşey olucagindan korkuyordu ama istediğimi vermiyordu verseydi bunlar yaşanmazdı. Kendime zarar verecek biri değildim sadece burdan kurtulmak istiyordum. Bir kaç dakikadır ikimizde susuyorduk sessizliği bozan o olmuştu." Ne istiyorsun."
" Evime dönmek, benden ve restorantimdan uzak durmani istiyorum. Ailemin mezarlığına goturmeni istemicem çünkü bizzat oraya kendi ayaklarima gidicem, tek başıma özgür bir şekilde. " Kapının dışında duran Enes ve Burağa kaydı gözlerim onlar da bir bana bir Pusat'a bakıp duruyorlardı. Pusat düşüncelere dalmıştı,masadaki metal kalem kutusunu elime aldım ona attım kutu yüzüne çarpacağı sırada tek eliyle tutmuştu bunu bakmadan yapmıştı... Bakışlarını yerden çekip kısılan gözleriyle beni süzdü bakışları boynumda takılı kalmıştı aniden sırıtmaya başladığı sırada kaşlarımı çattım elimdeki jileti zaten zar zor boynumda tutuyordum bana doğru yürümeye başlayınca geriye doğru adımlar atmaya başladım o sırada tekrar görüşüm bulaniklasiyordu, kahretsin! Karnıma ağrılar girince yüzümü buruşturdum. Sırtım duvara çarpınca olduğum yerde kalakalmistim tam karşımda durunca ona baktım kapana kısılmıştım jileti biraz daha bastirirsam boynumu gerçekten kesebilirdim ve bunu yapicak cesaret bende yoktu, ah bunu biliyordu!
" Eee sarı çiyan öldürmüyor musun kendini?" Sırıtarak söylediği sözlerle sinirlenerek boynumdaki jileti çekip onun omzuna sapladım acıyla dişlerini birbirine bastırarak yutkunmustu canı yansada sesini çıkarmıyordu gözlerime acıyla bakınca içime bir yumru oturmuştu, omzuna baktım fazla kan kaybediyordu Enes ve Burak odaya hızla girip Pusatı tutmuşlardı korkuyla onlara baktım. Burak sinirle, " Yaptığını beğendin mi?! " Dedi, Kaşlarımı çattım pusat bana birşey yapınca böyle sinirlenmiyorlar ben Pusat'a birşey yapınca mi kızıyorlar bana güldüm. " Ne haliniz varsa görün! " Diyip hızlı adımlarla odadan çıktım koşarak merdivenlerden aşağı indim her yerim titriyordu mutfağa girip çekmeceden bıçak aldım dolabı açtım içinden paketteki sandivici alıp dolabı kapattım mutfaktan çıkıp etrafa baktım koltuğun yanındaki komidinin üstünde duran çantamı fark ettim koşarak çantamı aldım çantamın yanında duran araba anahtarını görünce sırıttım onu da alıp evden dışarıya attım kendimi.Arabaya binip eve son kez baktım nefes verip arabayı çalıştırdim topraklı yollari geçip ana yola çıktım. Hava yavaş yavaş karariyordu ve ben nereye doğru gittiğimi bile bilmiyordum tek isteğim buradan kurtulmaktı arabanın farlarını yaktım önümü gorebilmek için bir yandan yola bakarken bir yandan da arabanın içini karıştiriyordum aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama silah sesini duyunca içimi korku sarmıştı, gelmemişti değil mi? O değildi... O olamazdı lütfen.. Arabanın yan camından arkaya baktım giderek yaklaşıyordu, onu gördüm. Silahı cama doğru sıktığında irkilip arabayı kaydirdim sola doğru cam kırılmıştı kalbim durmadan atıyor nefeslerim kesik kesikti, burdan kurtulucaktim bugün bu olucaktı. Arabayı karıştırırken bir silah bulmuştum kullanmasını bilmiyordum ama denemekten de zarar gelmezdi titreyen elime rağmen silahı elime aldım başımı sol tarafimdaki cama çevirdim hemen yanımda sürüyordu arabayı, bakışları öyle öfke doluydu ki bir an içinde kaybolucagimi sandım.
Camı açıp silahı ona dogrulttum tek kaşını kaldırmış şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu korkuyla dolan gözlerimle başımı iki yana salladım ellerim titriyordu ateş ettiğimde başını geriye doğru yaslamisti mermi cama gelmişti cam tuzla buz olunca silahı elimden atmıştım Pusat siritinca önüme döndüm derin nefes aldım gaza kokleyip daha hızlı sürmeye başladım , bana yetisecekken makas atıp önüne geçtim yanımda belirince ne yapicagini anlayarak tekrar makas attım sağa geçtim arabayi sürmeye devam ederken önümüzdeki polisleri görünce rahat bir nefes aldım yavaşlayarak önlerinde durdum.
" Ehliyet kartını görebilir miyim?" Önce arkama baktım onu göremedim sonra polislere döndüm kırılan camlara ve bana dehşetle bakıyorlardi, " Hanfendi iyi misiniz?" Dolan gözlerime engel olamayarak başımı hayır anlamında iki yana salladım ve konuştum. " Lütfen izin verin gideyim soru sormayın cevaplayamam tek isteğim bu. " Çaresizce polislere bakarken, " Hanfendi böylece gitmenize izin veremeyiz bizimle beraber karakola kadar gelin neler olduğunu anlatın" demişti, yutkundum ben kurtulsamda Pusat peşimi bırakmıcakti buna emindim eğer ki polislere neler olduğunu anlatırsam hersey daha da buyurdu bunu ben kendim halletmek istiyordum ve Pusat bunu da duyarsa neler yapicagini ben bile tahmin edemiyorum o katildi acımasizca insanları öldüren cani bir katildi ne kadar ondan korkmuyormus gibi kendimi gostersem de deli gibi korkuyordum o tehlikeliydi. Ama bana yaptıklarını söylememi engellemiyordu istediği kadar tehlikeli olsun. "Hanfendi size diyoruz" derin nefes aldım " Sizinle geliyorum " polisler gulumserken bende arabadan indim arkalarından ilerledim etrafıma baktım ağaçların arasında başında şapka olan birini gördüm ona baktığımı anlayınca geri çekilmişti yutkundum adımlarımı hızlandırıp polislerin açtığı kapıya bakıp arabaya bindim.
( 2 saat sonra )
" Dediğim gibi memur bey kaçırıldım kaçmaya çalıştım ama beceremedim" başını anlayışla salladiginda umutla memura baktım, " tamam anlattığın kişiyi hatırlamıyor olsanda hatırladığın zaman gel bize söyle gerekeni yapalım tamam mı güzel kızım " sıkıntılı bir nefes bırakarak sözlerine devam etti " Kimsen yok mu senin?" Başımı iki yana salladım, "Belki bilirsiniz ailemin hepsi bir yangında öldüler tek ben kurtuldum babam sayesinde... "
" Bilmez olur muyum, neyse kızım seni daha fazla yormayalim ama dikkat et kendine " oturduğum yerden ayağa kalktım tam gidiyordum ki memur seslendiginde ona döndüm bana bir miktar para uzatmıştı, " Al yanına lazım olur" gülümseyerek reddettim " teşekkür ederim kaçarken çantamı almayı unutmadim içinde cüzdanım var " tamam dediğinde uzatmayarak karakoldan çıktım karşımda Eymeni görünce içim sızladı ağlamak için yanan gözlerime engel olmadım koşarak yanına gidip ağlayarak sıkıca sarıldım, oda bana sarılmış saçlarımı okşuyordu. Eymeni çok seviyordum ailemden sonra o ailem olmuştu abim gibiydi.
" Şşş ama prenses ağlama prensesler hiç ağlar mı? " Onunda ağlamamak için zor durduğunu anladım sesi titriyordu sesimi çıkarmadım. Bir süre sonra geri çekildim arabanın kapısını benim için açtı bindim oda binmis arabayı çalıştirip sürmeye baslamisti.
" Birkaç gün bende kal yada ne kadar istersen , kendini iyi hissettiğinde evine dönersin olur mu? " Başımı salladım zaten onun evinde kıyafetlerim vardı ara sıra onda kalıyordum birlikte vakit geçiriyorduk. Daha fazla konuşmak istemiyordum karakolda yediğim yemekler tok tutmuştu ama basım hala ağrıyordu ve bundan sonra ne yapicagima karar vermeliydim bugün o gündü ama ben mezarlarına bile gidememistim.
Söz yarın ilk işim yanına gelmek olucak söz veriyorum size. Başımı geriye doğru yasladim yolu seyretmeye başladım.______________________________________
★
★
★
★
★
Evet bir bölümün sonuna daha geldik en uzun bölüm oldu diyebilirim... İyi okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ ve SU
Ficção Adolescente»Hayatını en derin kuyulardan çekip kurtaran ve kendini hayal dünyasındaymış gibi yaşamaya alıştıran Beliz bir gün duyduğu cümlelerle gerçek hayata geri dönmüştü, herşey tersine döndüğü sırada belinde bir el hissetti ve iki çift siyah gözle karşı ka...