⋅˚₊ ୨chapter nineteen୧ ‧₊˚

150 39 52
                                    


Chan, şu an koynunda yatan sevgilisi yanındayken çok mutluydu. Ne bir haftadır işsiz olduğu ne de bu haftayı uykusuz geçirdiği umrundaydı.

Jisung işten sonra bu sıralar çokça olduğu gibi eve gidememişti. Yolun yarısından dönüp daha sonra yiyeceği azarları umursamamış, ve asıl evine gelmişti.

Günün yorgunluğundan dolayı Chan'ın kucağında uyuyakaldığında sevgilisi onu uyandırmaya kıyamamış ve koltukta uzanır pozisyona geçirmişti ikisini de.

Şimdi burnuna onun saçının tatlı kokusu dolarken kapanmak üzere olan gözlerine kızdı. Günlerce uykusu gelmemişti ama şimdi onunla daha çok özlem gidermek istediği vakit bir anda niyeyse uykusu gelmişti.

O da daha fazla dayanamayıp Jisung'un kendini onun kollarına bırakması gibi uykunun kollarına bıraktı bedenini.

İlk uyanan Jisung olmuştu. Telefonu gürültüyle çalıyor, bu yüzden onun panik olmasına neden oluyordu.

Acele ile Chan'ın üzerinden kalkıp komodinin üzerinde titreyen telefonuna uzandı. Abisi arıyordu.

"Efendim?" dedi uyku mahmurluğuyla.

Minho tek eli direksiyonda, tek eli kulağındaki telefonda önündeki araca küfür etti içinden Jisung'a cevap vermeden önce.

"Ne yapıyorsun? Geçtin mi eve?"

"Ay yok abi ya Ch-." diyecekti Jisung esneyerek gözünü avuşturduğu sırada bir anlık saflıkla. Sonra ne dediğinin farkına varıp panikle toparlamaya çalıştı hemen. "Ay yani hayır daha geçmedim eve. Ne oldu ki?"

"Anneme hediye aldın mı diye soracaktım. Biraz hediyeni kopyalamam gerekebilir de. Vaktim yoktu bugün hiç."

Jisung aklına dank eden şeyle gözlerini kocaman açmış, çoktan uyanıp olanları anlamaya çalışan Chan'a dikmişti.

"Aldım aldım!"

Minho onun almadığını çoktan anlamıştı zaten. Burnundan gülüp başını iki yana salladı. "Tamam, geç hadi sen eve. Geliyorum ben de pastayı alıp." bu açık açık her neredeysen orada bir dakika bile durmanı istemiyorum ama değiştim ve geliştim bu yüzden seni azarlamayacağım demekti.

Jisung cevap veremeyip aceleyle kapattı telefonu. "Ne oldu?" dedi Chan uyku mahmuru gözlerini kırpıştırarak.

"Aşkım annemin doğum günü! Benim gitmem lazım hemen!" Chan'ın evindeki şortlarından birini üstüne geçirmişti daha rahat etmek için ama bu çirkin şeyle bir de bu soğukta hayatta dışarı çıkamazdı. O nedenle hızlıca bacaklarından çekip indirdi kısa şortu.

"Pantolonum nerde ayy!"

Chan onun acelesine gülerek koltuğun üstüne attığı kıyafetlerini geri ona verdi. "Güzelim sakin ol. Giderken bir çiçek alırsın annene güzelce."

"Öyle yaparım değil mi? Of çok gerildim. Nasıl aklımdan çıktı inanamıyorum kendime..."

O üstünü giydiği sırada Chan sakince ayağa kalktı. Onu kafasından tutup göğsüne doğru çektiğinde Jisung ellerini hemen beline doladı.

"Şu sıralar çok streslisin. Normal sanki unutman. Gitme üzerine olabilir böyle şeyler. Hem hala geç kalmış sayılmazsın."

Jisung derin bir nefes aldı, Chan'ın göğsüne yaslanmışken onun sıcaklığını hissetti. "Haklısın. Aslında sadece babamdan köşe bucak kaçarken bu akşam boyu yüz yüze geleceğimiz gerçeği strese soktu bir anda sadece."

Chan, onu sakinleştirmek için başını hafifçe okşadı. "Zamanla düzelir. Sen de onunla olan ilişkini kendi hızında toparlayacaksın. Kendine biraz zaman tanı, ve bu akşamı sadece bir şeyleri düzeltmeye çalışarak geçir güzelim."

I love me after you ★ chansungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin