⋅˚₊ ୨chapter twenty one୧ ‧₊˚

134 35 88
                                    


Jisung çıkış saati geldiğinde hızlıca sandalyesinden kalktı. Odasını normalde kilitlemeden bıraktığı için de sadece çantasını ve telefonunu eline alarak merdivenlere ilerledi hafifçe sekerek.

Tam o sırada merdivenlerden yukarı çıkan Felix ile çarpıştılar. "Ay! Özür dilerim!" dedi Jisung hemen telaşla onu omuzlarından refleksle tutarak.

Felix genişçe gülümsedi önemli olmadığını belli etmek için. "Bakıyorum da keyfin yerinde."

Jisung kıkırdadı. "Sevgilime gidiyorum da. Ondan."

Felix ona tekrar kocaman gülümsedi. "Böyle gül işte hep. Bir daha üzgün görmeyeyim seni, hadi git sevgiline aman kaçar falan."

Jisung bu sefer de dediğine kahkaha attı komik olmasa bile. Gerçekten yüklenen ani mutluluk nedeniyle sarhoş gibi hissediyordu.

Onunla selamlaştıktan sonra bu sefer daha sakin adımlarla ajans kapısının önüne çıktı Chan'ı beklemek için.

Tam da adımını attığı an görüş açısına giren tanıdık araç ile hızlıca ilerledi o tarafa doğru.

"Chan!" dedi kendini tutamadan hafifçe cırlayarak elini sürücü koltuğındaki sevgilisine sallayaral. Chan onun hızlıca arabanın kapısını açıp boynuna atlayan haline gülümsedi ve ellerini beline doladı daha fazla beklemeden.

"Merhaba bebeğim. Nasıl geçti günün?"

Jisung ona sarılmayı bırakmadan mızmızlandı. "Anlattım ya Chan daha kaç kere dinleyeceksin." dedi memnuniyetsiz tutmaya çalıştığı sesiyle.

Ufak bir sohbet sonrası Chan Jisung'un ona attığı konuma göre arabayı sürdü.

"Jeonginler gitmiş mi?"

Jisung tazelediği göz makyajını yarım bırakıp cevap vermek için ona dönme ihtiyacı hissetti.

"Yok daha gitmemişler. İlk biz gideceğiz, bari sahneye yakın bir yere oturalım da güzelce izleyelim."

Chan onu onayladı hemen Jisung makyajına geri döndüğü sırada.

"Kasis var." dedi biraz ilerledikleri sırada o makyajını bozmasın diye uyarırken. Jisung onun bu ince davranışına her seferinde olduğu gibi heyecanlanırken gülümsemesini bastırmaya çakışarak far fırçasını hafifçe uzaklaştırdı yüzünden.

Onun işi bittiğinde tam da mekanın önünde durdular. Chan hızlı hızlı kemerini açıp Jisung inmeden onun kapısının önüne geldi.

Onun heyecanını tatlı bulan Jisung onu bozmamak için oturduğu yerde kapısının açılmasını bekledi.

Chan büyük bir ciddiyetle kemerini açmış, ve çekici yüz hatlarını ön plana çıkararak elini uzatmıştı ona nazikçe.

"Lütfen," dedi victorya dönemi asilzadesi gibi hafif eğilerek.

Jisung onun avuç içine elini bırakırken bir adım atarak arabadan indi mutluca.

El ele mekandan içeri girdiklerinde Jisung farkında olmadan adımlarını hızlandırıp gözüne kestirdiği masaya sürükledi Chan'ı.

"Aşkım hızlı yürüsene ya! Bak şunlar da aynı yere yürüyor kapacaklar masayı!"

Chan ona ayak uydurup daha da hızlandırdı adımlarını masaya ilk onlar ulaşsın diye.

En sonunda hedefini başaran Jisung rahatça oturdu yarısı koltuk şeklinde dizayn edilmiş masaya.

Chan da onun yanındaki yerini aldığı sırada Jisung alışkanlıktan hemen başını onun omzuna koydu sohbetlerine devam ederken.

I love me after you ★ chansungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin