"senden bana yâr olmaz
senden bana yâr olmaz
olsa cefakar olmaz
olsa cefakar olmaz
kışa çevirme yazımı
çalıp dinletme sazımı
küsmüşüm ben al nazımı
yaralıyam yaralı."duyduğum şarkı, sözleri, melodisi ve bana hissettirdiği bir çok şey onu hatırlatıyordu bana. henüz bir sene olmuştu o buraya taşınalı. ilk önce çok şaşırmıştım ege'li bir kadının bizim köyümüzde ne işi var? diye düşünmüştüm. köy desem de oldukça büyük bir yerde yaşıyordum ilçeden farkı yoktu ancak devlet buraya ilçe demeyi uygun görmemişti.
hemen karşımızda ki halamın evine kiracı olarak yerleşmişti. dikkat etmemiştim nasıl biri olduğuna, arkadaş ortamında bunun dalgası çok geçilmişti hatta. elin ege'lisi doğunun körpe bir yerine ne için gelirdi ki?
ilk taşındığı zamanlar annem ve halam onu yalnız bırakmamışlardı. annemin ve halamın türkçe'si nerdeyse hiç olmadığı için mecburen bende yanlarında gidiyor ve dediklerinin çevirisini yapıyordum. bazen annem elime bir tabak yemek tutuşturuyor ve ona götürmemi istiyordu.
ilk başta her şey normaldi, sahiden çok normaldi. aramızda dört yaş olan bu kadına abla diye sesleneceğim kadar normaldi her şey. ancak gel zaman git zaman sürekli onu görmek ister olmuştum. yemyeşil gözleri vardı, bir yeşil nasıl bu kadar canlı olabilirdi ki?
korkmuştum.
onu sürekli görmek istemekten, yanında beş dakika fazla durup sesini daha fazla duymak istemekten, dudaklarının anlattığım şeylerle ahenkle kıvrılışından, ince narin parmaklarının kumral saçlarında dolaşmasından, onu görünce tekleyen kalbimden korkmuştum ben.
yabancı değildi bu durum bana. çünkü ben daha altı yedi yaşlarımda iken ablam rojin bir kadınla birlikte olmuştu. daha doğrusu aşık olmuştu. babamın onu kaçırıp eve hapsettiği zaman benim ablamı ilk görüşümdü.
yıllarca evden uzaklaştırılan ablamı bir kafese tıkmıştı babam. gözümün önünde o kadar kötü sahnelere şahit olmuştum ki o zamanlar yaşadığım korkuyu hâlâ unutamıyorum. babamın ablama olan sinirini annemden ve benden çıkarışını, sırf ileride ablam gibi olmayayım diye o zamanlarda benimle aynı yaşta olan agit'in babası ile konuşmuş ve yaşım gelince bizi evlendireceğini söylemişti.
çocuktum ben daha, evliliğin ne demek olduğunu bile idrak edememiş babama ağzımı açamamıştım.
ancak arkadaşlarım ve benden büyük ablaların anlattıkları şeylerden çok korkmuştum, bana annem gibi olacağımı söylemişlerdi. annem babamla on dört yaşında evlenmişti ve berbat bir hayat yaşamıştı. o gün aklıma koymuş ve gizlice ablama bir telefon ulaştırmıştım, işte ben o gün ablamın o kadınla konuşurken gözlerinde gördüğüm aşkı hiçbir zaman unutmamıştım.
babam hapse girmişti, geriye ben annem ve abilerim kalmıştık. ablam nerdeyse hergün annemi arayıp konuşurdu ama ben hiçbir zaman onunla konuşmak istememiştim. bir daha ayak basmamıştı çünkü bu şehre.
ablama olan kırgınlığım çok büyüktü, kendi yaşadığı şeyleri altı yaşında ki kız kardeşi helin'in yaşayacağını hesaba katmamış mıydı hiç?
babam olmasa bile yıllarca abilerimin ve amcalarımın esareti altında büyümüştüm. ben bir cehenneme doğmuş, bir cehennemde büyümüş ve cehennem gibi bir aşka tutulmuştum.
dersimiz felsefe'ydi.
üzerinde uzun pileli bir etek tam olarak ince beline oturmuştu, onun üstünde su yeşili renginde bir kazak vardı. eteğinin altına topuklu kahverengi bot giymişti. kumral uzun saçlarını da güzel bir topuz yapmış ancak bakışlarını bir an olsun bana çevirmemişti.
bunu fırsat bilerek bakışlarımı hiç çekmemiştim ondan, ta ki sınıfa giren nöbetçi öğrencinin; "hocam helin'i müdür çağırıyor, ablası gelmiş." diyene kadar.
yaşadığım şaşkınlık hareket etmemi bile engellerken sinirle kaşlarım çatılmıştı. ders boyunca bakışları ilk defa bana değerken "ablan mı vardı helin?" demişti.
o an ki sinirle "keşke olmasaydı." demiş ve sınıftan onaylar kelimeler duymuştum, hatta ahmet adlı bir çocuk "iyi dedin, o ibneyi yakmak gerek." demişti.
sinirli bakışlarım çocuğa dönerken elimde ki su şişesini ona fırlattım. "lan sana yemin olsun bir daha ablama bir laf söylersen asıl ben seni yakarım. zorunuza giden ne ha? ne gidiyor zorunuza?! sevdiği kadınla birlikte işte. istemediği bir adamla evlenip altı çocuk yapmadı diye mi kınıyorsunuz ablamı! asıl cehennemde yanacaklar sizsiniz!"
eşyalarımı hızlıca çantama atıp kimseye bakmadan çıktım sınıftan. ablama kimse bir şey söyleyemezdi ancak bu onu görmek istediğim anlamına gelmiyordu. kimseye çaktırmadan koşarak okuldan çıkıp ablamın gittiğimi tahmin edemeyeceği yollardan saparak halamın evine gittim ve en üstte ki terasa çıktım.
sinirim sadece burada geçerdi. artık haykıracak nefesim kalmamıştı.
...
HAYKIRACAK NEFESIM KALMASA BILE ELLERIM UZANIR OLDUGUN YEREE GOZLERIM GORMESE BEN BULURUM YINE KALBIM DURMUSSA INAN CARPAR SENINLEEEE33
rojine kizginiz!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Yan | gxg
ChickLithelin köylerine yeni taşınan öğretmen züleyha'ya aşık olmuştu. [gxg] yan benimle fici ile bağlantılıdır