ilk adım

112 9 0
                                    

Jeonghan ağlamamaya gayret edip annesine başka bir yerde işe girdiğini ve onu ancak arada sırada görmeye gelebileceğini haber etmişti.
Sarışın, annesini izlerken açılan kapıyla gözlerini oraya çevirdi ve gördüğü kişiyle korkudan yutkundu. Haekyeon gülümseyerek ona bakıp eliyle gel işareti yaparak süresinin sonuna geldiğini gözleriyle vurguladı. Jeonghan zorlukla oturduğu koltuktan kalkıp uyuyan annesine veda ederek odayı terk edip adamın peşinden yola koyuldu. Jeonghan gerçek işkencesine adımını da işte o odayı terk ederken yaptığında anladı


......

Choi Sangwoo elinde sigarasıyla önündeki manzarayı seyrederken çalan kapıyla bakışlarını oraya çevirdi. Gördüğü manzara karşısında alayla sırıtırken eliyle gel işareti yaptı ve Jeonghan önde Haekyeon ise arkada olmak üzere hastane odasına giriş yaptılar. Çok değil Jeonghan’ın annesinin kaldığı odanın sadece iki kapı ötesindeydiler. Yalıtımı olmasaydı Jeonghan çığlık attığı gibi ses annesine kadar giderdi. Haekyeon önündeki korkan çocuğu sırtından itip patronunun önüne kadar getirdi ve yine şerefsizliğini yapıp zavallı çocuğu omuzlarından tuttuğu gibi yaşlı adamın ayaklarının dibine kadar fırlattı. Jeonghan yere düştüğünde acı içinde inlerken üzerine düşen gölgeyle korkuyla yutkundu. Choi Sangwoo, iki yıl sonra Güney Kore’nin adalet bakanı olacak adamın gölgesi korkunç bir fırtına gibiydi. Acı ve sert.

Jeonghan bakışlarını Sangwoo’nun ayaklarından ayıramazken çenesine hissettiği hafif kuvvetle başı kendiliğinden yukarı kalktı. Karşısındaki manzara o kadar korkunçtu ki bunun için hemen ağlayabilirdi. Sangwoo elindeki sigarayı ağzına götürüp dumanı içine çekerken Jeonghan’ın gözü ucu yanan sigaradaydı. Sangwoo canisi o sigarayı yüzünde bile söndürebilirdi. Jeonghan korku ile yutkunurken Sangwoo dumanı zavallı oğlanın suratına üfleyerek konuştu.

-Anneni gördün dimi güzelim? Her şeyi elinin altındaydı değil mi?

Diyerek sigarayı ikinci kez çekip tekrar Jeonghan’ın suratına üfledi. Jeonghan genizini yakan duman kokusuyla öksürmek zorunda kalırken Sangwoo tarafından sabitlenen çenesiyle kendini konuşmaya zorladı.

-E-evet Efendim.

Sangwoo, elinde neredeyse can çekişen oğlana alayla bakarken çalan kapıyla yerinden doğruldu. Jeonghan sırtı dönük olduğu için geleni göremezken güzü Sangwoo’nın haala yanmakta olan sigarasına kaydı. Başını hafifçe yukarı kaldırıp Sangwoo ile göz teması kurarken Sangwoo alayla yerdeki çocuğun vücudunu süzdü ve kafasını tekrar kaldırıp kapıdakiyle konuştu.

-Hoşgeldiniz doktor, sizi beklerken sıkıldık gerçekten, nerelerdeydiniz?

Bu bir samimiyet cümlesi değil alaydı. Karşındaki kişi her kimse iki büklüm olmuştu çoktan. Çok geçmeden doktorda kendini toparlayıp konuştu.

-A-acilde hasta vardı ondan dolayı geciktim efendim k-kusura bakmayın.

Diyerek kapıyı kapatıp odaya adımlarken Sangwoo uzatmadan konuştu.

-Genel kontrolleri neyse yap, en ufak bir hastalık istemiyorum!

diyerek geri çekilip adamlarından birine işaret verdi ve Jeonghan ne olduğunu anlamadan kendini geniş hastane yatağında buldu. İki tane iri yarı adamın üzerindeki paçavraları çıkarmaya çalışmasıyla direnmeye başladı. Burada olmazdı. Sangwoo denen pisliği annesi iki oda ötede iken tatmin edemezdi. Jeonghan direnmeye gayret ettikçe çabası hava olup uçuyordu ve en sonunda çırılçıplak bir şekilde elleri ve ayakları yatağa bağlı bir şekilde etkisiz hale getirildi.

 Jeonghan direnmeye gayret ettikçe çabası hava olup uçuyordu ve en sonunda çırılçıplak bir şekilde elleri ve ayakları yatağa bağlı bir şekilde etkisiz hale getirildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MetresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin