So I Can Leave

500 51 11
                                    

Sarışın çocuğun itirafı, Barış'ın hiç beklemediği bir yerden gelmişti. Kaşlarını kaldırarak çocuğu incelemeye devam etti. Gözünde gözlük yoktu ve açık mavi gözleri kusursuz görünüyordu.

"Kanka, kusura bakma. Yakışıklı çocuksun, bir de camdan sürekli bizim eve doğru bakınca kız arkadaşım falan rahatsız oldu." Barış, mahcubiyetini belli etmek istercesine başını eğmişti.

Semih, ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu. Son zamanlarda hayatının tek eğlencesi, cama çıkıp dışardaki sesleri duymak ve rüzgarı teninde hissetmekti. Yaptığının böyle yorumlanacağını hiç düşünmemişti. Dolu gözlerini saklamak için kendini tuttu; sonuçta hâlâ tanımadığı biri evinin içindeydi.

Kapıdan gelen anahtar sesiyle Semih rahatladı, Barış ise gerilmişti.

"Semih, kusura bakma geciktim, baban bir türlü salmadı." Altay, elindekileri kapının önüne bırakıp içeri girerken Semih'in karşısında duran, saçını oksijen suyuyla açmış gibi görünen keko çocuğa baktı.
"Sen kimsin lan?!"

Semih, Altay'ın yakınlaştığını anlayıp yavaşça ona sarıldı. Yaşlı gözleri Altay'ın tişörtünü ıslatırken iyice sokulmuştu.

~~~~

Aradan geçen 20 dakikada Barış rahatlamış ve koltuğa iyice yayılmıştı.

"Kanka gitmeye pek niyetin yok gibi sanırım." Altay, hâlâ sinirle keko çocuğa bakıyordu. Yıllardır Semih ile çalışıyordu ve artık onu kardeşi gibi görüyordu.

"Çay falan ikram edersiniz diye bekliyorum. Kapıdan 2 metre girdin, koruması sandım, bir korkuttun yalan yok." Barış rahatlayınca cıvımaya başlamıştı, bu da Semih'i sinirlendiriyordu.

"Çay falan yok. Allah'tan çocuk tipini falan görmedi. Keçiören kekosu gibisin lan." Altay, sokakta aynısından bin tane gördüğü çocuğa iyice sinir olmuştu.

"Ne alaka oğlum, tanımıyor musunuz beni? Keçiörengücü'nde oynuyorum." Barış, gururla gülümserken Semih kahkahayı patlattı.

"Alınma ama duyanda üç büyüklerde oynuyorsun sanar." Semih gülmeye devam ederken Barış bozulduğunu belli etmeden ayağa kalktı.

"Neyse, tanıştığımıza memnun oldum bücür. Yanlış anlaşılma için kusura bakma." Barış, geldiği kapıdan çıkıp gitmişti.

Altay, çocuk gittikten sonra tuttuğu kahkahayı serbest bıraktı.

"Oğlum niye dalga geçiyorsun lan? Hem ben tanıyorum onu, geleceği baya parlak diyorlar. Büyük takımlardan teklif falan almış."

"Oha, bu o Alper mi? Televizyonda sürekli kızların hayran olduğu çocuk olarak bahsediyorlar. Sen niye o kadar gömdün ki lan çocuğu o zaman?"

Semih, olaylar yanlış gelişse de aslında mutlu olmuştu. Haftalardır Altay'dan başka biriyle konuşmamıştı bile. Barış denen çocuk neşeliydi ve sesi de çekiciydi. Semih düşündüklerine inanamazken aklındaki düşünceleri savmaya çalıştı.

"Oğlum, bir kıskandım aslında. Yakışıklı çocuk, hayallerimizi yaşıyor. Sen bir de Keçiörengücü'nü duyunca kahkahayı patlattın."

"Sana güldüm lan ben, çocuğu keko diye aşağılayıp durdun." Semih sıkıntıyla ofladı. O an komik gelmişti ama şu an biraz kırıcı olduğunu görebiliyordu.
"Umarım yeniden gelir, sıkılıyordum. İyi geldi aslında."

"Boşver şimdi, gel izleyelim seçtiğin filmi. Baban birazdan çağırır."

~~~~

Barış:
Ferdi, Allah belanı versin.
Seni Çinli abazalara izleteceğim.
Allahtan Hafızımı dinleyip elit davrandım

Arda:
Abi senle "elitlik" aynı karede, emin misin?

Ferdi:
Ne oldu lan?
Doğru düzgün anlatsana.

Barış:
Oğlum, bu çocuk kaçmasın diye arka kapıdan girdim.
Hırsız sandı beni.

Kerem:
Hadi ya, nasıl oldu o öyle?
Ben olsam Noel Baba hediye bırakmaya geldi sanardım.

Arda:
Abi Noel Baba falan sana ters, lütfen.

Barış:
Neyse cıvımayın.
Çocuk körmüş ya.
Bayağı mahcup oldum.

Ferdi:
Oha, çocuk nasıl sistem kurmuş öyle
Parayı kırıyordur yine de,
Çinlilerin piyasası güzel

Barış:
Boş yapma Ferdi.
Çocuk camın önünde oturuyormuş,
öyle rafine bir zevk işte

Arda:
Abi ayıp etmişsin.

Kerem:
Gerizekalı niye korkutuyorsun çocuğu?

Barış:
Kanka, Ferdi'nin gazına geldim.
Hem Gizem de sıkıntı yapıyordu,
sevgilim evime gelmiyordu sapık yüzünden amk

Arda:
Zahmet olmadıysa kendini affettirirsin artık.

Barış:
Özür falan yok
Keçiörengücü'nde oynuyorum diyince götleriyle güldüler bana
2 metre izbandut gibi herifle sıkıştırdılar beni

Kerem:
2 metre miydi cidden?

Ferdi:
Kerem tanıyordur o zaman
Herif ülkedeki tüm uzun boyluları elden geçirdi.

Arda:
Abi şimdi boylu poslu kim istemez?

Ferdi:
Sen istemezsin Arda
di mi? 😔

Arda:
Kalbi temiz olsun yeter abi.

Kerem:
Elden geçirdi ne lan?
Altı üstü pastanede çay içmeye gidiyoruz

Barış:
Boş yapmayı kesin
Ne zaman Ankara'ya geliyorsunuz
Planım var.

Arda:
Ne planı abi?

Barış:
Görürsün koçum.

Love in the Dark (Barsem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin