İyi okumalar.
***
Bir haftada öğrenebilmiştim ata binmeyi, hala biraz tehlikeli oluyor ve biraz da korkuyordum ama güzelce binebiliyordum. Diğer üç haftada da iyice güçlenmiştim. Ara ara Gökçe'nin laf çarptırmalarıyla uğraşıyordum ama normalde güzel zaman geçiriyordum.
Tam olarak iki aydır buradaydım, her gün çantamdaki not defterine günleri not ediyordum, bu yüzden de takip edebiliyordum. Korkut bey ve alpleri yine bir kargaşayla uğraşıyorlardı. Sabah çok erken saatte çok kişi birden yola çıkmışlardı.
İkinci ayda okul ve hatunların yaptığı işler de öğretilmişti bana. Osmanlıca öğrenmiştim, zor değildi Türkçe kelimeleri arap harfleriyle yazıyorduk. Birkaç kuralı vardı o kadar. Ama anlamadığım şey bana Bizans alfabesi de öğretmişlerdi, ona ne gerek olacağını anlamamıştım.
"Laçin, nereye gidersin böyle?" Atıma binmiş obadan çıkmak üzereyken Korkut beyin hatunu beni durdurmuştu. Aslında diğerlerini takip edecektim. Muhtemelen savaşa falan gidiyorlardı ama ben de katılmak istiyordum.
"Ot toplamaya gidecektim. Geçenlerde Gökçe'nin söylediği bir ot vardı, ondan alacaktım." Dedim. Biraz eşeledi ama dersime iyi çalışmıştım ve bu sayede beni göndermişti. Ama peşimden Ali'yi de yollamıştı.
"Senin gelmene gerek yoktu." Dedim yüzüm düşmüştü. Takip edemeyeceğim kadar hızla yok olmuşlardı. Ali bende bir şeylerin olduğunu sezmiş gibi bakıyordu.
"Sen gerçekte nereye giderdin?" Dediğinde başta bayağı söylemesem de en sonunda söylemiştim. Sonra bana bir sürü kızdıktan sonra nasıl iz sürülür onu öğreteceğini söylemişti.
Atlardan inmiş yavaş yavaş yürürken at izlerine bakarak yürümeye devam etmiştik. "Bak imdi." Demiş ve nal izlerindeki kınık bayrağının işaretini göstermişti. Sonra kendi atının ayağını göstermiş, benimkini de göstermişti.
"Her obanın kendine has izi vardır. Bizimki de Kınık obasının sancağının izi." Diye anlattığında daha iyi anlamıştım. O izlere dikkatle bakarken biraz daha ilerledim ve tam farklı bir iz bulduğum için Ali'ye gösterecektim ki onun olmadığını görünce dikleştim ve kılıcımı hemen elime aldım. Korkuyordum, tamam sakin ol. Bu defa daha cesur olmalıydım, gerçek bir Türk gibi.
"Vay vay, güzel yeni bir yüz ha?" Diyen kişiyle arkamı döndüm ve bana seslenen kişiye baktım. Bu değişik bir tipti, şu tarih dizilerindeki Bizanslılara benziyordu...
Bir dakika, tek başıma bir Bizanslıyla karşılaşmıştım şu an. Ölümüm böyle mi olacaktı? Daha güçlü olmak istiyordum, burada daha fazla yaşamak istiyordum.
"Yaklaşma, öldürürüm seni!" Bana yavaş yavaş yaklaştığını görünce gerilememeye çalışarak kılıcımı ona tuttum. Sırıtarak üzerime gelirken kılıcını bile çekmemişti.
"Kimsin sen?!" Dediğimde biraz daha yaklaşmıştı. Yutkunup etrafı aradım gizlice Ali'nin gelmesi ümidiyle.
"Ben mi, adım Lucius. Tekfur'um. Daha çok duyacaksın bu ismi güzellik." Dediğinde tiksinircesine baktım suratına. Çirkin değildi hatta genç ve çok yakışıklıydı ama bu güzellik diyen ergenlere hep sinir olmuşumdur, yani gelecekte.
Bana adını söyleme nedeni de öleceğime emin olmasıdır belki de. Çünkü kurtulduğumda bana bunu yapanın tekfur olduğunu söyleyecektim.
"Peki sen, sen kimsin güzellik?" Dediğinde kılıcımı daha da ona ittirdim. "Türk olduğun belli ama yakınlardaki Türkleri çok iyi tanırım. Seni ilk defa görüyorum." Dediğinde ne diyeceğimi düşünürken dikkatimi, arkamdaki bir yere bakarak dağıtmıştı.
Kılıcımı düşürürken elim hançerime gittiği an onu da attığında sıkıca arkamdan sarılıp kaçmamı engellediğinde hareketimi çok hızlı bir şekilde kesmişti.
Sonrasında enseme vurduğu bir şeyle bilincimin kapanmasını sağlarken son hatırladığım belimden kılıcımın kınını taktığım kemerimi çıkartıp atımın yanına yere atmasıydı.
***
Gözlerimi açtığımda ilk an nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Beton duvarlar, altın süslemeler, masallardaki gibi pencereler ve dev bir kapı. Burası neresiydi Allah'ım?
Yattığım yataktan kalkınca üzerimdeki her şeyi attığını sanan gerizekalıya rağmen bacağıma sakladığım küçük hançeri çıkardım. Buradan kaçmalıydım.
***
Yorumlarınızı bekliyorum.
![](https://img.wattpad.com/cover/376061815-288-k531683.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyadan Uzak
FantasyDünyadan uzak, başka bir dünyadaydım adeta. İlham şarkısı: Ferhat Göçer - Devriliyorsam