Ölüme Kalan Süre

5 2 0
                                    

Gün iki

"Hep aynı üniformayı giyiyorsun Savcı."

"Beğenmedin mi Katil?"

"Hep bunu giysene çok yakışmış."

"Birde şarap kızılı renginde bir elbise giyebilirsin ama onu özgür olduğumda artık."

"Bu mümkün değil."

"On yıl önce bunlarda mümkün değildi gerçi."

"Belki birazcık mümkün."

"Sen giy yinede."

Bir sorguda değildik. Görüşmedeydik. Avukat sistemi yoktu artık. Bütün görevler savcılara verilmişti.

"Ne yemek veriyorlar?"

"Bir şeyler veriyorlar işte."
Üst kıdeme iseniz yemek bulmak zor değildi. Üst kıdemelere özel marketler bile vardı.

"Sana mantı yapabilirim."

Cevap vermedi.

"Yapmayayım mı?"

"Hayır! Yap çok isterim." O ne olduğunu bilmiyordu. Yoksulluktan yiyememişti çocukken belkide... Acılı bir şekilde gülümsedim. Ona acımıyordum. İnsanlığa acıyordum. Belkide bende büyük bir suç işleyip kendimi idam ettirmeliydim. Bu kadar çirkin olmaktansa ölüm kadar güzel olabilirdim işte. Aynı gülümsemem ile başımı öne eğdim.

"Saçın düzken çok güzel oluyorsun Enfes."

"Savcı!" Ona kızmıyorlardı. Ben ondan sorumluydum.

"Her neyse." Süremizin dolmasına son bir dakika.

"Beni öldürebilirsin her an."

Eliyle yaklaş işareti yaptı. Yaklaştığımda kulağıma fısıldadı.

"Onu öldüreceğim." Gardiyandan bahsediyordu. Zorlukla gülümsedim.

"Bu ara fısıldamalar moda oldu." Oda güldü.

"Elbette."

"Süre bitti!"

Kızıl KurşunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin