2.Bölüm

168 27 27
                                    

Oy vermeyi unutmayın<3
İyi okumalar

***

Alkım'ın ayakları, yaz sıcağında ısınmış çimenlerin üzerinde çıplak geziniyordu. Annesi bankta oturmuştu ve komşu Necibeyle söhbet ediyordu.

Ancak Alkım, o an dünyadan kopmuştu. Elinde tuttuğu uçurtmayı rüzgârın yardımıyla havalandırmaya çalışıyordu. Rüzgâr hafifti, ama onun sabrı daha da hafifti.

Bir kez daha denedi, ama uçurtma birkaç saniye sonra yeniden yere çakıldı. "Of!" diye homurdandı, ellerini beline koyarak.

O sırada, biraz öteden bir ses geldi. "yanlış yapıyorsun."

Alkım başını çevirdi ve kendisinden büyük bir çocukla göz göze geldi. Kısa dağınık kahverengi saçları ve dizleri çizilmiş pantolonuyla,belli ki zamanını açık havada geçirmeyi seven biriydi. Çocuğun yüzünde hafif alaylı bir gülümseme vardı, ama ukalalık eder gibi görünmüyordu.

"Sen nerden biliyorsun ki?" dedi Alkım, kaşlarını çatıp çocuğa bakarak.

Çocuk gülümsemeye devam etti. "Ben uçurtmaların kralıyım kızımm.Burda ki bütün ucurtmalar bana itaat eder.İster misin, sana göstereyim?"

Alkım bir an tereddüt etti. Onun yaşındaki çocuklara pek güvenmezdi, çünkü genelde onu ya küçük görürlerdi ya da yalnız bırakırlardı. Ama bu çocuk farklı görünüyordu; ne dalga geçiyor, ne de sabırsızlanıyordu.

"Tamam, göster bakalım," dedi Alkım, oyuncak uçurtmasını ona uzatarak.

Çocuk, uçurtmayı dikkatlice eline aldı. "Uçurtmayı havalandırmak için rüzgârı iyi yakalaman lazım. Önce biraz bekle, rüzgârın estiği anı hisset. Sonra da ipi yavaşça bırakarak koşacaksın, ama çok hızlı değil. Hadi dene."

Alkım, çocuğun yanında durup onun söylediklerini yapmaya çalıştı. Rüzgâr biraz güçlendiğinde, uçurtmayı havalandırdı ve hafif adımlarla koştu. Bu sefer uçurtma gerçekten de havada süzülmeye başladı. Alkım'ın yüzüne büyük bir gülümseme yayıldı.

"Başardım!" diye bağırdı sevinçle, çocuğa dönerek.

Çocuk, omuzlarını silkerek hafif bir gülümsemeyle başını salladı. "Sana demiştim.Ben istedim diye oldu."

Alkım kaşlarını çatarak çocuğa baktı.
"Hayır! Ben uçurdum onu" dedi.

"Yoo, basbaya ben istedim uçmasını" dedi çocuk. Alkım daha fazla dayanamayıp çocuğun üstüne geldiğindeyse iki addım geriledi.

"Ben uçurdum" dedi Alkım. Halbuki şuan uçurtması havada süzülüyor uzaklara gidiyordu. Onu uçuransa ne kahverengi saçlı çocuk ne de Alkım dı.

"Öncelikle orda dur beyaz gül. Basbaya ben istedim bu yüzden uçtu tamam mı? Ve farkındaysan şuan uçuracak bir uçurtma kalmadı" dedi

Alkım uçurtmayı düşünecek durumda değildi. Tek derdi uçurtmayı kendisinin ucurduğuydu.

Alkım çocuğun üzerine sakince yürümeyi dayandırıp üzerine doğru koşmaya başladı. Alkımın üzerine doğru koştuğunu gören çocuksa Arkasına bakmadan parkta koşmaya başlamış çocuklara çarparak ilerlemişti.

Biraz sonra ikiside yorularak ağacın altına oturduklarında artık akıllarında ne uçurtma vardı ne de kimin uçurduğu. İkiside koşarken bir güzel eğlenmiş ve yorulmuştular.

"Sen hep böyle uçurtma mı uçuruyorsun?" diye sordu Alkım, merakla.

Çocuk başını iki yana salladı. "Aslında pek fazla zamanım olmuyor. Babam askeri işlerle çok meşgul. Onun yanında da disiplinli olmam gerekiyor."

GÜLÜ KESEN BIÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin