Bölüm On Dört: Kırgınlığın Tebessümü

89 9 8
                                    

Yeni bölüm geldi ballar

Oylar ve yorumlar da gelir de mi

∞∞∞∞∞

"Yavuz abi sakinleştiricinin dozunu mu kaçırdı acaba?" diyen Asaf'ı duyar gibiydim. Ardından ürkmüş bir sesle "Abi... Sen burada mıydın?" diye fısıltısını işittim.

"Abi ondan demedim ben. Yenge uyanmayınca endişelendim ağzımdan kaçtı valla. İnsanlık hali. Olur yani... Olmaz! Olmaz ya. Siz hata yapar mısınız hiç! Haha..." diye telaşla konuşan Asaf'a halim olsa sağlam bir tane geçirecektim. Yatıyoruz şurada, gitsenize be! "Hi abi ben sana insan değilsin demedim. Haşa tövbe..!"

Yavuzdan tek bir ses çıkmazken Asaf'ın son çare "Abi kurban olayım döveceksen döv, şöyle bakma ne olur?" derken duyduğumda gülesim gelmişti. Artık Yavuz nasıl bakıyorsa, çocuk şurada donuna sıçacaktı.

"Abi, yengenin yüzündeki yastığı çekelim mi? Nefesleri ağırlaştı sanki." derken sesi daha yakın gelen kişi Fikriydi ve muhtemelen Yavuz'a hitap etmişti.

Karşı bir tepki gelmezken "Ulan sen ağırlaşan nefesi nereden duyacaksın Fikri?" diye sordu Asaf.

Fikri heyecanlı heyecanlı "Duymadım ki, gördüm. Göğsüne bak abi." dediğinde az daha tatlı uykumu bölüp kalkacaktım. Lakin buna değmeyeceğine kanaat getirerek içimden sövmekle yetindim. Biz seni küçüksün diye masum sanmıştık be Fikri... Eş zamanla üç farklı ses duyulmuştu. Yavuzun sesi, Yavuzun şaplağı ve Akif'in tepkisi.

Gerekmedikçe ağzını açmayan Yavuz, gerek görmüş olmalı ki "LAN!" diye yükselmişti sesinin kalın tınısıyla. Ardından güzel bir ense şaplağı yankılanmıştı odada.

Hemen sonra Akifin bağırışı. "Çüş Fikri."

"Abi öyle değil, nefes alıyor mu diy-" Fikri kendini açıklama çabasına girerken lafını kesen ses ile susmak zorunda kaldı.

"Karımın yattığı odanın kapı ağzında ne işiniz var lan sizin?"

Hiçbirinden çıt çıkmazken ayak tıkırtılarının ardından bir kapının kapandığını işittim. Oh sessizlik, huzurr.

Odaya bir süre sakinlik hakim olduğunda bilincim tekrar kapanıyordu, düşüncelerim silikleşmeye başlamıştı. Sağ tarafıma dönerken yüzümdeki yastığa sarılıp bir tabak dolusu, bol zeytinyağlı, tencere dibi yaprak sarması cazibesindeki uykuma devam ettim.
.

.

.

Göğsümde bir yük vardı.

Nefes alamıyordum.

Gerçek manada bir yük.

Tüm bedenimi saran bir sıkışmaydı.

Gözlerimi aralayıp ellerimle kaşıdığımda nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Kafamı kaldırıp önüme baktığımda tişörtümün fazlasıyla şiş olduğunu gördüm.

Tövbeler tövbesi.

Şaşkınlıkla yumurta gibi açılan gözlerimle yakamı kaldırıp açtığımda karşılaştığım şey...

Saç.

Uzun olamayacak ama kısa da denilemeyecek kahverengi saçlar.

Kalbim gerilimle çarpmaya başladığında biraz daha aşağı bakmayı denedim lakin olmadı. Kafamı sinirle geriye atıp düşünmeye başladım.

Aralık bacaklarımın üzerinde kırkar kilo olduğuna emindim. Zorlukla kıpraşmaya çalışan göğsümün arasına sıcak sıcak üflenen düzenli bir soluk vardı. Sütyenimin kumaşını gerdanımda hissediyordum. Yine tişörtümün içinden üst bedenimi kavrayan kolların sahibi tüm heybetiyle üstümdeydi. Burnuma acı acı çikolata kokarken birden derince nefeslenme ihtiyacıyla ciğerlerimi şişirdiğimde kasıklarımda hissettiğim baskı kendini belli etmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 2 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

 NEFESİME ÜFLE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin