Bölüm On Üç: Onu neden öldürmedim

151 10 6
                                    

Hehehheheh nasssınız ulen

Sorduğun için teşk bende stabilim işte

Neys Bos yapmadan bölüme geçelim OY VE YORUM PLSSS

∞∞∞∞∞

Mirza ile yaptığımız anlaşmanın üzerinden tam bir buçuk saat sonra özgürlüğüme kavuşmuştum. Üstelik peşime bir zebaniyi de dikememişti, ifşa olmamak için.

Etrafımdan geçip giden insanlara göz ucuyla bakarken yaptığım alışverişin keyfi dudaklarıma yansımıştı. Hatta kulağımın dibinden işittiğim huysuz sesi minik bir kahkaha atmama sebep olmuştu.

"Fişleyeceğin adamlar harcamalarını karşılayanlar olmalı, o aldıkların öldürdü zaten."

Ona bir cevap vermeden iki kolumda taşıdığım alışveriş çantalarıma baktım, onun için de bir şey almak istiyordum. Her ne kadar sinir olayım diye söylese de kimsenin parasıyla geçinmediğimi biliyor olmalıydı. Kendim kazanıp çatur çatır harcıyordum.

Bilinen markaların önünden geçerken sessizce mırıldandım. "Çok sevdiğin bir şey var mı?"

Cevap hiç düşünmeden geldi. "Karım." Şaşırtmıyordu.

"Hiç sevmediğin, tiksindiğin bir şey var mı peki?" diye sordum, düz adımlarımla etrafa göz gezdirdiğim sıra.

"Hmm ne olarak?"

"Yemek," dedim acıktığımı hissederken. "Davranış, görünüş ne bileyim ya. Koku falan."

Kulağımda nefes seslerini duyarken güldüğünü işittim. Amacımı anlamıştı bile. "Gülmesene be. Sen dememiş miydin cevaplayacağım diye. Önden başladım işte sormaya."

Birden "Şimdi dur" demesiyle oldukça doğal bir hareketle yavaşlayıp durdum. "N'oldu?" diye sordum tedirginlikle.

"Soluna bak yavaşça."

Bir iç giyim mağazası vardı. Daha dikkatlegözlerimi kıstığımda içeride gezinen çalışanlari ve müşterileri süzdüm gizlice. "Onları hiç sevmem. Tiksinirim. Özellikle fantezi eşyalarını, hele onlardan nefret ederim. Kırmızı rengi de hiç sevmem. Görünce kusuyorum falan o kadar kötü. Ha bide bil diye söylüyorum, sevişmek falan hiç hoş şeyler değil yani."

Yüzümdeki gerilen kaslar tehlikenin yokluğundaki rahatlamaya gevşerken "Ne anlatıyorsun sen?" diyerek yürümeye devam ettiğimde sakin kalmaya çalışıyordum. Lakin bu adamla konuşurken imkansızdı sanki.

"Sevmediğim şeyleri yaparak sana yaklaşmama engel olmayacak mıydın? Sevmediğim şeyleri söylüyorum."

"Gerizekalı" Avucumu bir şlaps sesiyle alnıma yapıştırdığımda hönküre hönküre gülüyordu. Bu adamın zevki beni öfkelendirmekti. Yanımda da yoktu ki bir tane çaksam. "Al işte zıplattın sinirimi, kına yak."

"Bak onu sevmem işte."

"Kes, bak kapatıcam kulaklığı."

"Kına diyorum, Papatya. Sevmem."

Kına mı? Aklıma sızan sinsi tilkiler birbirine girerken dudaklarım iki yana kıvrılmıştı. İşte budur.

AVM'den çıktığımda hemen bir taxi tutup evimin adresini verdim. Yol yaklaşık bir buçuk saat süreceğinden telefonla ilgilenmeye başladım. Benim telefonumu gps dolayısıyla imha ettiklerinden elime verdikleriyle yetiniyordum.

Babama eve geldiğime dair bir mesaj attığımda bu kez gönderilmişti. Mirza kulağımda sessizliğini korurken ben anlamsız bir uykuya dalmıştım. Uyandığımda evin etrafında dolanan korumalardan biri gelmiş babamın çalışma odasında olduğunu söyleyerek çantalarımı almıştı.

 NEFESİME ÜFLE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin