Selam canımsularr
∞∞∞∞∞∞∞
Gözlerimi büyük uğraşlarla araladığımda karşımda iki avanak ile bakışıyordum. Bir yatakta oturur pozisyondaydım. Lan. Gecenin bu vakti.
Son olanlar zihnime hücum ettiğinde durdum. Onlar gerçek miydi ya? Vay şeref yoksunları, ne diye kaçırmışlar beni? İfadesiz tip bakışlarıma artı bezgin bir sesle "Ne istiyorsunuz?" dedim.
İkiside esmerdi. Biri yaşıtım görünürken diğeri on sekizinde var yoktu. Büyük olan "Asaf ben. O da Fikri." Diye kendilerini tanıttı. Banane ki bundan.
"İsmini değil ne istediğinizi sordum" dediğimde suratıma bön bön bakılınca "Cevap vermiyorsunuz, peki." diye ayaklandım. Ama nasıl gidecektim ben? İki araba sadece beni kaçıranlar vardı. Fazlasının da olduğunu tahmin etmek zor değildi.
"Bilmiyorum" dediğinde yataktan aşağı sarkıttığım ayaklarımın üzerinde durarak Asafa baktım devam etsin diye. "Abim gelsin konuşacak sizinle."
Abisi kim bu bebenin?
"Kimmiş abin?"
"Sabah gelecek, sizin burada beklemenizi söyledi." Diye konuştu. O kim ki benim kapısında beklememi söylüyor? Hiç.
Üzerimdeki kıyafetleri silkeleyip odadan çıkmak üzereyken Asafın aniden önüme atlamasıyla durdum. "Eğer evden çıkarsan abim beni dümdüz siker. Sabahı bekle ne olur? Kurbanın olayım yapma yenge." Dediklerinin arasından son kelimesinde takılı kalmıştım.
Yenge ne lan?
"Yenge?" diye sordum çatık kaşlarımla.
Fikri Asafa pot kırdığını belli eden bakışlar atarken dertli görünüyordu. "Ağız alışkanlığı" diye kıvırması gözümden kaçmamıştı. "Abim kendi isteğiyle kalsın dedi. Söyle ne istersen yapayım bir gecelik misafirimiz ol, sabah konuşup halledersiniz siz. Vallahi abim ağzıma kürek kürek doldurur."
Abi abi abi. Ne abiymiş anasını satayım yav!Gözlerimi düşünürcesine kıstığımda aklımda binbir çeşit tilki vardı. Ne oldukları az çok belliydi. Mafyatik herifler... Bilgi toplayabilirdim, hem babamın beni bulması sabaha sürmezdi. "Ne abin varmış seninde, biz de bir görelim ha?" diyerek onları onaylamış oldum.
Asaf bana koca bir şokla bakarken saniyelik gülümsedim. Kapıdan çıktığımda beni çokta karmaşık olmayan bir ev sistemi bulmuştu. Merdivenleri ağır ağır adımlarken çaktırmadan etrafı inceliyordum, bu sırada peşimden gelenlere hanımefendiliğimden asla ödün vermeden "Bir Türk kahvesi rica etsem? Şekersiz." Diye buyurdum.
O iki aptal dışında ev içinde kimse yoktu. Sohbetleri pek sarmadığından canım sıkılmış televizyon açmıştım, saçma yaz dizilerinden biri çıktı önüme. Ne yapacaktım, oturup izledim.
Ama bu da sıkmıştı. Ne biçim hizmet bu ya?
"Telefonumu versenize" dedim Asafa bakarak.
Yüzü olmaz dercesine bir ifadeye büründüğünde cevap vermesini beklemedim bile. "Bana yapboz bulun"Fikri "Ha?" diye bir tepki verdiğinde çocuğun Türk olup olmadığını merak etmiştim. Mal mı ne?
"Yapboz diyorum." O anlamaz bir şey olduğu için Asafa döndüm. "Şöyle binli olanlardan, sabaha anca oyalar beni."Asaf anında telefonuna ulaşıp birine söylediğinde on beş dakika geçmeden başka bir adam elinde kutuyla geldi. Hızla ayaklanıp elinden aldığımda kapağını açtım. Acaba ne çıkacaktı sonunda?
"Abim senin için özel yaptırmış bunu" diyen Asafla kafamı yapbozdan kaldırıp ona baktım, telefonla mı konuşuyordu o? "Abim senin yapboz sevdiğini bildiği için önceden yaptırmış yani"
Bak yine. Bu kez pek kibar olmayacak şekilde bariz isyanımı koydum ortaya. "Abi abi ne abiymiş ha! Sikeceğim en sonunda o olacak."
Asaf ettiğim küfrü hayatında ilk defa duymuş gibi gözlerini açtığında telefondan aldığı komutla hoparlörü açtı.
"Senin gibi birine hiç yakışmadı bu kelime, hem de çocukların yanında." Kalın tok bir ses odayı doldurduğunda sözleri beni kınıyor olsa da sesi gülümser gibiydi. Alaylı mı yada? Bu adamın ne biçimsiz bir ses tonu var. Hiç bi halt anlamadım.
"Sanane lan, zındık." Sinirim tepeme doğru akarken yerimden fırlayıp telefonu Asaftan aldım. "Ayrıca bana bak sen, her kimsen söylüyorum: Karakterin lağım çukuru gibi bile olsa bilmen gereken şey bir kadını asla bekletmemen gerektiğidir. Hele ki o kadın Ilgın Öktem ise o gelmeden hazır olda olman şarttır. Götünü kollamanı tavsiye ederim."
Adam keyifle güldüğünde çatık kaşlarımla iki salağa baktım. Utanmasa titreyecekler. "Söylediğin iyi oldu. Burada endişeden çatlayacaktım ama neyseki tehlikede değilmişim. Bu arada o yapbozu bitirdiğinde sana bir sürprizim olacak, Sarı Papatya"
O papatyaları götüne ekeceğimi söyleyecektim ki telefon zınk diye kapandı. Terbiyesiz, edepsiz, ahlaksız. Suratıma kapatmıştı resmen.
Telefonu öfkeyle fırlattığımda Fikri tek fikri oymuşcasına bir kartal gibi havada yakaladı.
Sinirle yapboza kurulduğumda neden bu kadar küçük olduklarını düşündüm. Parmak ucum kadarlardı. "Kaç parça lan bu?"Asaf arkamdan "Sekiz bin diye biliyorum yenge" diye mırıldandı.
Oha. Çüş. Ebenin azı dişi amk.
Ben öyle keyfine yapıyordum. Hem bu adam nereden biliyordu benim yapboz sevdiğimi.
∞∞∞∞∞∞∞
Bir sonraki bölüm için oy ve yorum bekliyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESİME ÜFLE +18
Krótkie Opowiadania"Ama sorun yok, tüm yapbozlar bir gün tamamlanmak için varlar." ♡♡♡ "Öldü mü lan?" "Fikrine sıçayım Fikri." "Abim kızar mı abi?" "Yok, tutar alnından öper amına koyim." "Abi kesin öldü mü?" diye sordu tedirginlikle. Asaf baygın gözleriyle yanındak...