0.7

32 4 4
                                    

Bugün nedense hiç okula gidesim yoktu ama gitmek zorundaydım. Yataktan kalktım ve okul için hazırlanmaya başladım.

Kahvaltı için mutfağa gittiğim sırada abim daha uyanmamıştı. Sessizce kahvaltı yapmaya başladığımda ise karşı dairenin kapısının açılma sesini duydum. Yani Hyunjin'in kapısı. Bu saatte daha benim okulum bile açılmadan nereye gidiyordu?

Hızla ama sessizce yerimden kalktım ve kapının deliğinden baktım. Hyunjin bir yere yetişiyor gibi aceleyle ayakkabılarını giyiyordu. Üstüne giydiği beyaz tişört ve açık mavi dar kot pantolon üstüne yapışmıştı, onu mükemmel göstermişti. Nereye gittiğini merak etmiştim açıkçası.

Ayakkabılarını giyer giymez merdivenlerden hızlıca inmeye başladı. Anladığım kadarıyla asansörü beklemeye bile vakti yoktu. Merdivenleri inerken gözden kaybolmuştu.

Saate baktığımda biraz daha oyalanırsam okula geç kalacağımı farkettim. Kapımın önünden ayrılıp kahvaltı yaptığım masayı topladım. Ardından odama gidip üniformalarımı giydim ve okula gittim.

🎹🐥🎹

Okuldaydım ve her zamanki gibi çok sıkılmıştım. Şuan okulda beni tek hayatta tutan şeyler bu dersten sonraki müzik dersini ve öğleden sonra Hyunjin'e gideceğimi düşünmemdi.

Sonunda çil çalınca derin bir iç çektim. Ne bitmez dersmiş ya.

Okuldaki müzik odası ayrı olduğu için sınıftan çıkıp oraya gidiyorduk. Gerekli olan eşyaları alınca müzik odasına ilerlemeye başladım.

Odanın önüne ilk ben gelmiştim. Zaten genelde hep böyle olurdu. Meraklı olduğum için bu dersi hiç kaçırmak istemezdim.

Kapıdan baktığımda içeride müzik öğretmenimi göremedim. Onun yerine bir başkası duruyordu. Arkası dönük olduğu için yüzde seçemiyordum.

Kapıyı çaldığımda bana dönen yüz hiç beklediğim bir yüz değildi. Çünkü ben bu yüzü tanıyordum. Karşımda Hyunjin duruyordu.

Şaşkınlıkla ona bakarken o da aynı şekilde bana bakıyordu. Neden burada olduğunu anlayamamıştım.

"Felix, senin burada ne işin var?" Bunu sorması gereken kimdi acaba? "Asıl senin burada ne işin var, ben burada okuyorum."

"Bende bugün bu okulda işe başladım, senin bu okulda okuduğunu bilmiyordum." Derken bana yaklaşmaya başlamıştı. Kollarını açmıştı.

Tam kollarının arasına girecekken sınıfa doğru gelen ayak sesleri fazlalaştı. Bizim sınıftaki diğer öğrencilerde sınıfa girmeye başladı.

İstediğimi alamadığım için yüzüm düşmüştü. Bunu farkedip kıkırdamıştı Hyunjin.

Herkes gibi yerime geçince Hyunjin konuşmaya başladı.

"Merhaba, ben Hwang Hyunjin. Sizin müzik öğretmeniniz olacağım. Diğer zamanlarda olduğu gibi sürekli değişmeyecek. Uzun bir süre sizinleyiz."

Hyunjin konuştuktan sonra sınıftaki herkes birbirleriyle fısıldaşmaya başlamıştı. Bense sadece bekliyordum çünkü dürüst olmak gerekirse sınıfta pek sevilmiyordum. Arkadaşım yoktu. Hyunjin'in anında elindeki davul bagetiyle tahtaya vurunca herkes sustu ve ben yerimden sıçradım. Hyunjin'in bana bağırdığı dersten sonra bir ders daha yapmıştık ve hiç böyle sert değildi. Zaten Hyunjin şuana kadar yaptığımız derslerde bile hep çok anlayışlı bir öğretmen olmuştu bana. Anlamadığımda veya yapamadığımda hiç kızmazdı.

Pianist - HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin