Felix'in ağzından
Hyunjin'in benim için izin aldığı günden beri bir gün geçmişti ve şimdi okula gitmeliydim.
Dizim daha iyiydi. Hala daha tam iyileşmemiş olsa bile artık üstüne basabildiğime şükrediyordum.
Bu geçen bir günde anlam veremediğim bir şekilde Hyunjin'in çok özlemiştim. O günden sonra görüşmemiştik. Onu göreceğim için heyecanlıydım. Hiç bir öğretmenimi bu kadar özlediğimi hatırlamıyordum. Belki de onun bana yaptığı şeyler yüzünden böyle hissediyorumdur.
Yatağımdan zorda olsa kalktım ve okul için hazırlanmaya başladım. Hiç bu kadar hızlı hazırlandığımı hatırlamıyordum. Tabii işin içinde Hyunjin'im olunca.
Kahvaltımı da son hızda yapıp evden çıktım ve okula doğru yol aldım.
🎹🐥🎹
İlk dersteydik ve zaman hiç geçmiyordu. Aslında derse odaklansam bu kadar yavaş geçmezdi ama tarihe hiç ilgim yoktu. Üstelik böylesine sıkıcı anlatan bir hocanız varsa.
Okul bıraktığım gibiydi. Hiç birşey değişmemişti. Aynı şekilde herkes konuşuyordu. Dersle kimsenin alakası yoktu.
Ders bitiş zilinin çalmasıyla birlikte yerimden fırladım ve bugün Hyunjin'le dersimiz olup olmadığına baktım. Maalesef ki yoktu.
O an aklıma gelen şeyle müzik odasına doğru koşmam bir oldu. Hyunjin'i görmem için illa dersimizin olması gerekmiyordu. Onu şimdi de bulabilirdim.
Müzik odasına doğru koşarken biri kolumu sertçe kavradı. Kim olduğuna bakmak için yanıma döndüğümde ise onun dün bana çelme takan şahıstan farklı biri olmadığını gördüm.
Wooyoung beni kendine döndürmüş alaylı bir tavırla yüzüme bakıyordu.
"Ne bu acelen, hm?"
Ona güzel bir cevap vermek isterdim ama dediğim gibi. En ufak bir hareketimle bile bütün herşeyi yayabilir di.
Ona cevap vermeyince bileğimi daha sıkı tuttu. Tam ağzını açıp konuşacakken bileğimi hızla bırakıp tedirgin bir şekilde geri geri oradan uzaklaştı. Ne olduğunu görmek için yanıma döndüğümde ise biri beni çekiştirerek arkadaki temizlik odasına sürüklemeye başladı.
Beni ve kendisini odanın içine kapatıp kapıyı kilitledi. Oda karanlık olduğu için kim olduğunu göremiyordum. Işığı açınca gözlerim parladı.
Hyunjin, nefes nefeseydi ve hala elimi tutuyordu. Nefesleri düzene girince diğer elimi eliyle yakalayıp onun gözlerine bakmamı sağladı.
"Sana dokundu mu?" Hayır anlamında başımı salladım. Bir an duraksadı. Gözleri duygusallaştı. Aniden beni kendine çekti. Sımsıkı sarıldı.
"Çok özlemişim seni." İşte sabahtan beri hayalini kurduğum o an gerçekleşiyordu. Hemde ben daha ağzımı bile açmamıştım.
"Bende seni çok özledim Hyunjin, aslında Wooyoung'la orada karşılaşmamızın sebebi okulda seni aramamdı."
Bunu söylememle birlikte başımın üstünde bir baskı hissettim. Bir dakika, Hyunjin beni öpmüş müydü?
Ona döndüğümde yüzümde şaşkın bir ifade olduğundan rahatsız olduğumu düşünmüş olmalı ki hemen atıldı.
"Çok özür dilerim Felix, rahatsız olacağını düşünmemişti-"
Sözünü benim ayak parmak uçlarımda yukarı kalkıp yanağına bir öpücük kondurmam kesmişti. Donup kalmıştı.
"Rahatsız falan olmadım Hyunjin." Onaylar mırıltılar çıkardı.
Bir süre sessizce birbirimize baktıktan sonra Hyunjin sessizliği bozdu.
"Buradan çıkalım mı? Temizlikçiler bizi yakalarsa iyi olmaz."
"Tamam."
Hyunjin temizlik odasının kapısını açtı ve dışarı çıktı. Onun arkasından bende çıktım.
Okulun bahçesinde yürümeye başlamışken Hyunjin'in öğrencilerin daha az olduğu bir yere doğru yürüdüğünü farkettim.
Arka bahçede hiçbir öğrenci kalmazken Hyunjin ilk önce serçe parmağımı, sonra parmaklarımı, daha sonra ise yavaşça elimi kavramıştı. Normalde birileriyle sık temas halinde olmayı sevmezdim ama bundan hiç rahatsız olmamıştım. Aksine çok hoşuma gitmişti. Bende onun elini tuttum.
Biraz daha bu şekilde yürüdükten sonra bir bank bulup oturduk. Hala daha ellerimizi bırakmamıştık.
"Bugün derse gelecek misin?" Hyunjin'in ani sorusuyla biraz duraksasam da sonradan toparlayıp cevap verdim.
"Evet bugün geleceğim. Zaten iki gündür dizim yüzünden ders yapamıyoruz."
Hyunjin cevabımı onayladıktan hemen sonra zil sesi kulaklarımızı tırmaladı. İkimizde bu durumdan memnun olmayarak oturduğumuz banktan ayağa kalktık.
Hyunjin öğrenciler çoğalana kadar elimi hiç bırakmamıştı. Ona her baktığımda da bana bakarken yakalıyordum. Ona böyle diyorum ama bugün benim içinde pek bir fark yoktu. Ne zaman başka bir yere baksa bende ona dalıyordum.
Hyunjin aniden elimi bırakınca ne olduğunu anlamak için etrafa baktım. Öğrenciler çoğalmıştı. Artık buradan sonrasını ellerimiz ayrı geçirmeliydik.
"Görüşürüz Hyunjin." Sınıfa gitmem gerekiyordu ve buradan sonra yollarımızda ayrılıyordu.
"Görüşürüz tatlım." Tatlım mı? Bu kelimeyi bana her zaman söylüyordu. Neden bu sefer kalbimi hızlandırmıştı?
🎹🐥🎹
Eee artık bişiler olsun dimi yaa yavaştan yavaştan
Bu bölüm geç geldi çünkü kamptaydim hatta bunu bile şuan kampta saat 00:47 de yazıyorum qisbajjs ciddi bu arada
Fic bu aralar boka sardı ama duzelcek siz bana güvenin🤭😁
Hehe byyyy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pianist - Hyunlix
Fanfiction‼️Devam ediyor‼️ Hyunjin'e piyano dersine gelen Felix ve ona ilgi duymaya başlayan Hyunjin... SemeHyun UkeLix FemLix Yan shipleri henüz belirlemedim zaten daha çok hyunlix'in üstünde durucam. Smut kesinlikle olacaktır🤭