Zorlu ve büyük savaşın zaferle şereflendirilmesinin ardından sarayda düzenlenen partide soylularla beraber halk da vardı. Kral Louis halka seslenerek, hep birlikte göğe kadeh kaldırırken, Edward büyük bir sessizlik içinde izliyordu kenardan.
"Teşekkürü en sadık ve güvenilir komutanımıza Edward Kane'e etmek gerekir. Zaferimizi kutlamak için kadeh kaldırırken, bir kez de gelmiş geçmiş en cesur komutan olan Komutan Kane'in şerefine kaldırın. Komutan Kane'e!" Kral kadehini kaldırınca herkes de eşlik etti ona.
Edward buz mavisi bakışlarını elinde ki kadehe dikti. Kadehin içinde ki şarabın yansımasından görebiliyordu gizlice kendisini seyreden yeşil gözleri. Eğlence devam ederken, kraldan izin isteyerek, uzaklaştı oradan. Peşinden gelen bir çift ayak sesini duyabiliyordu.
Sessizce adımlarını odasına yönlendirdiğinde ayak sesleri durdu. Keyifle mindere oturdu bağdaş kurarak. Kınıyla birlikte kılıcını önünde ki masasına bıraktı. Odasının çatısından birkaç tıkırtı sesi geldi. Gözlerini kapatıp, adımlarını hissederken, keyifle gülümsedi. Buz mavisi gözlerini geri açtığında, çatıda ki kırık kiremitlerden birine bastığı için aşağı düşen doktorun altına, yumuşak bir minder fırlatmasıyla, doktor yumuşak bir zemine düşüş yaptı.
"Ah!" Yine de acıyan kolunu tuttu. "Sen nasıl-" Acı içindeydi.
"Neden beni takip ediyorsun?" Sorusu oldukça netti.
"Sebebini biliyorsun." Düzelip bağdaş kurdu o da.
"Odama izinsiz girmenin cezasından haberiniz yok sanırım Doktor Hamilton?" İmayla kılıcını işaret etti. Lucas büyük bir hayretle masada ki kılıca baktı.
"Kılıcınız?" Şaşkındı. "Her ne olursa olsun onu asla çıkartmadığınızı söylemişlerdi." Yüzünden okunuyordu şaşkınlığı.
"Dokunmak ister misiniz Doktor Hamilton?" Bakışları ciddiydi. Lucas yutkundu.
"Dokunabilir miyim gerçekten?" Gözleri parladı. Edward cevap vermeyince büyük bir çekince ile uzattı elini. Kılıcı dokunmaya sadece birkaç santim varken Edward ışıktan hızlı bir biçimde kılıcını aldı ve bileğine güçlü bir hamle yaptı. Lucas acıyla çığlık atıp bileğini tuttuğunda, sadece morardığını gördü. Kopmamıştı. "K-Komutan Kane!" Gözleri büyüdü. Edward gülerek masanın üstüne geri bıraktı kınıyla birlikte kılıcını. "Beni korkuttunuz." Yüreği ağzına geldi.
"Bir askerin kılıcına ondan başkası dokunamaz. Bunu sakın unutmayın Doktor Hamilton." Lucas yutkundu.
"Dokunmam için teklif eden sizdiniz ama!"
"Dokunmak isteyip istemediğinizi sordum, dokunabilirsiniz demedim Doktor Hamilton." Lucas'ı moraran bileğinden kavrayıp, çekti kendisine doğru. "Beni dikkatle dinleyin Doktor Hamilton." Serbest bıraktı. "Yaşamak istiyorsanız tabi." Lucas sinirlendi.
"Kelimelerle aranız iyi görüyorum ki Komutan Kane."
"Seninle de öyle." Afalladı Lucas. Edward göz hapsine aldı onu. "Düzenli olarak egzersiz yapıyorsunuz sanırım Doktor Hamilton?" Lucas kontrol etti hemen cüssesini.
"Sizin gibi bir vücuda sahip olmak için ne yapmalı Komutan Kane?" Sorusu daha çok cinsel içerikliydi ve Edward bunu hemen anladı. Bıyık altı gülerek, dikti mavilerini yeşillere.
"Gözünüzü yükseğe diktiniz yani Doktor Hamilton?"
"Sizinle ilgilendiğimi çoktan söylemiştim ve siz de kanıtlamamı istemiştiniz yanılmıyorsam Komutan Kane." Meydan okudu adeta ona. Bu Edward'ın nedense hoşuna gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
COMMENDER
Teen FictionEn kanlı savaşlardan birinin yaşandığı Gloria da , Gloria halkını zafere ulaştıracak 'Kanlı Kılıç' lakaplı komutan Edward'ın önderliğinde hareket eden ordu , düşman orduyla göğüs göğüse savaşırken, savaş meydanında ki yaralıları tedavi etmekle görev...