Saray da büyük bir kaos hakimdi. Kral Louis'in doğum günü yaklaştığı için saray çalışanları hızla hazırlık yapıyorlardı. Bu bahaneyle savaşlar bir süreliğine ertelenmiş, askerlere dinlenecek zaman kalmıştı. Edward bu boş zamanı en iyi şekilde değerlendirme kararı alarak, kraldan da aldığı izinle birlikte en favori mekanına gidebilecekti.
"Nereye gidiyorsun?" Lucas henüz atına binmekte olan adamı durdurdu.
"Seni ilgilendirmez."
"Kral ile konuşmanı duydum. Bahsettiğin o yer neresi?"
"İşime burnunu sokma Doktor Hamilton." Sabah sabah yine sinirleri geriliyordu.
"Yine mi gidiyorsun?" Çifter ayak sesleri duyuldu. Lucas ilk defa duyduğu sese doğru döndü. Birisi uzun boylu, sarışın ve kahverengi gözlüyken, diğeri daha orta boylu, kumral ve kahverengi gözlü, iki cılız adamdı.
"Daha ne kadar antrenman yapacaksın?" Orta boylu olan atıldı lafa. Edward onlara küçümseyici bir bakış atarak bindi atına. Lucas onlardan yayılan elektrikten hiç hoşnut değildi.
"Siz kimsiniz?" Edward'ın atının yularını tuttu, kaçıp gidemesin diye. Adamlar Karatay'a dokunabilmesine şaşırırken, daha da ilginç olanı Edward'ın sakin görünmesiydi.
"D-Dokunabiliyor musun?" Uzun boylu olan şaşkınlıkla birkaç adım attı. Karatay hızla kişneyerek, düşmancıl tavırlar takındı. Adam korkarak diğer kardeşinin arkasına saklandı hemen. "Ama bu nasıl olur? Beni yaklaştırmıyor bile!" Hayretler içindeydi.
"Seni aptal at! Sahibinin abilerine karşı böyle davranmaya utanmıyor musun?!" Orta boylu olan ata çıkışınca Edward'ın kılıcının keskin ucunu hissetti boynunda. Biraz battığı için kanamıştı. Lucas hızla müdahale etti Edward'a.
"Çok ileri gittin Komutan Kane! Gloria'nın doktoru olarak insanları incitmemeni rica edeceğim!" Kaşlarını çatarak, kılıcı indirtti yere. Yine ve yine elinin kesilmesini sağladı yanlışlıkla. İşte Edward şimdi kızgın görünüyordu ancak abileri bunun nedenini Lucas'ın elinin kesilmesi değilde, Lucas'ın ona diklenmesinden ötürü olduğunu düşünüyordu.
"Bin kere kılıcıma dokunma dedim sana Doktor Hamilton! Aklından zorun mu var senin?!" Ensesinden kavradığı gibi atın üstüne yanlamasına yatırdı. "Deh!" Abisinin şaşkın bakışları altında hızla kayboldu gözden.
"A-Az önce ne oldu?" Orta boylu olan sordu.
"Küçük kardeşimiz atına birisini mi bindirdi?" Şaşkındı.
"Hem de tanımadığımız birisini!"
"Bunu hemen krala iletmeliyiz!" Gitmek için acele edince, orta boylu olan durdurdu onu.
"Saçmalama. Doktor diye seslendi. Kral onu tanımadığımızı duyarsa, sonumuz gelir."
"E peki ne yapacağız?" Öfkesinden kudurduğu her halinden belliydi.
"Tabii ki o ikiliyi gizliden seyredeceğiz." Şeytani bir gülüş kondurdu yüzüne.
"İyi de izleyip ne yapacağız? Adam doktormuş." Anlam veremedi.
"Öncelikle bu samimiyetin sebebi nedir, onu öğreneceğiz. Sonrası çorap söküğü gibi gelecektir zaten."
"Nasıl yani?" Kafası karışıktı.
"Boş ver, hadi gidelim." Kafasında planlar kura kura uzaklaştı diğeriyle birlikte oradan.
************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
COMMENDER
Teen FictionEn kanlı savaşlardan birinin yaşandığı Gloria da , Gloria halkını zafere ulaştıracak 'Kanlı Kılıç' lakaplı komutan Edward'ın önderliğinde hareket eden ordu , düşman orduyla göğüs göğüse savaşırken, savaş meydanında ki yaralıları tedavi etmekle görev...