1. Bölüm

51 10 32
                                    

Sevgili Okurlar,
Yeni bir kurguyla geldim.
Tatlı okumalar. 💐

🏵️🏵️🏵️

Beni bu denli üzen yazın son demleri mi yoksa pılımızı pırtımızı toplayıp bu şehirden ayrılmış olmak mı? Beni üzen babamın hatıralarıyla dolu evimizi, onunla gezdiğim sokakları, izin günlerinde beni götürdüğü parkı, birlikte oynadığımız küçük bahçemizi bırakıp gitmek. Babamı şehitlikte koyup gitmek. Belli ki fikirlerimin ve isteklerimin annem için bir önemi yok. Ben de bu yüzden öne oturmak yerine arka koltuğa yayıldım. Verebildiğim en etkili tepki ise kıçımı ona dönmüş olmam. Öyle etkili ki uyuduğumu düşünüp kendi kendine konuşuyor. Yıllar sonra neden böyle bir karar verdi anlamıyorum. Bu kadını hiç mi hiç anlamıyorum. O da beni anlamıyor ve ergen olduğumu söyleyip duruyor. Ergenim evet ne olmuş yani. Herkesin bir zamanlar içinde bulunduğu sinir bozucu bir evre. Ama benim alıştığım, babamın hatıraları olan şehri, İstanbul'u bırakmak istememem ergenlik değil. Kim ister ki? Bu kadın beni gerçekten anlamıyor. Ağlamak da istemiyorum bana ters bir durum. Kendi kendime sinir krizine girip çıkıyorum. Zavallı Asya.

Zavallı ben. Kalpsiz kadın. Anneannemde yaşamaya karar vermek nereden çıktı? Bildim bileli konuşmuyor bunlar. Ömrümde bir kere gördüm onu. O da ağlamaktan önümü göremediğim bir zamanda. Geçen yıl sonbaharda. Babamın cenaze töreninde.

Annem babama kaçmış zamanında o yüzden yıllardır konuşmamışlar. Kalpsiz kadın. Dedem ben doğmadan ölmüş. Dayım da anneannemi dolandırıp kaçmış. Baba tarafı zor durumda olduğumuzu fark edip çoktan hayatımızdan tüydüler. Böyle bir sülale işte.

Evet, İstanbul'da geçinemiyoruz, annemin kazandığı yetmiyor. Şehit ailesi olduğumuz için para alıyoruz ama o da sanırım yeterli gelmiyor. Tek varlığımız da babamın arabası. Kira ödememek için şehir değiştiriyor olabiliriz ve bu çok sinir bozucu. Ya iş bulamazsa, anneannem de bizi kovabilir. Bilmiyorum, kovar mı emin değilim. Sonuçta çok tanımıyorum ama yıllarca küs kalan bir kadından bahsediyorum. Her şeyi herkesten bekleyen biriyim zaten. Umrumda değil, ben babamı istiyorum...

İstediğim hiçbir şeyin olmadığı gibi bu da olmayacak ve olması imkansız. Benim zaten gelecekte babamın yanına gitme gibi planlarım var. Ben de şehit olmak istiyorum. Kimsenin haberi yok. Annemle bunu konuşacak kadar samimiyetim yok. O bir diktatör bense kast sisteminin en dibindeki zavallı. Durum onu gösteriyor.

İstemediğim şeyleri yapmaktan nefret ediyorum ama hep de onları yaptırıyor. Haklıyım böyle hissetmekte. Güvenmiyorum kimseyeğğğğğ!

Ortaokul arkadaşlarım ortaokulda kaldı. Lisede zaten kimseye tahammülüm yok. Geçen yıl kendime bile o dediğimden yoktu. Asosyal değilim insan sevmiyorum. Muğla'da da kimseyi seveceğimi sanmıyorum. Anneannem de dahil. Babamı sevmeyeni ne diye seveyim.

Kardeşim yok, yalnızım. Bütün ilgi benimdi, artık babam yok. Bu hayattan hiçbir şey istemiyorum. Beklentilerden uzak ve umursamazım. Bazı konular hariç tabi. Bazı konular dediğimden neyi kastettiğimi anlamışsınızdır. Öyle işte.

Kahverengi gözlerinde biriken yaşlar yanağıyla buluştuğunda hızla onları sildi. Gözlerini sıkıca yumup kollarını kendine sardı. Bu gönülsüz yolculuk kırık kalbine iğneler batırmaya yetmişti. Başak hanım elbette kızının bu karardan hiç hoşlanmadığını, sürekli sorun çıkaracağını biliyordu. Tek amacı ona daha rahat ve güzel bir hayat sunmaktı. Ağzı, burnu her şeyiyle annesine benzeyen Asya belli ki gözlerini babasından almıştı. Ahu gözleri çoğunlukla öfke ve kırgınlıkla doluydu. Başak hanım, sevgili eşi Kaptan'ı Asya'nın gözlerinde buluyordu. Her şeye rağmen verdiği karar Asya'yı daha hırçın yapacaktı. Ancak mantığını dinlemeliydi. O, kızı için yaşayan bir anneydi. Kızının sevgiye, şefkate, sıcaklığa ve rahat bir hayata ihtiyacı vardı. Babasını kaybettikten sonra iyice kendini kapatmıştı hayata. Herkes Asya'nın insanlara değer vermeyen bakışlarından şikayetçiydi. Dokuzuncu sınıf boyunca kimseyle arkadaşlık etmemişti. Ne kadar hırçınlaşsa da bu değişikliğin zamanla Asya'nın da hoşuna gideceğine inanıyordu Başak. Asya'nın sessizliğini uyumasına yorması gibi bu inancı da doğru değildi belki. İç çekip, her şeyin daha güzel olması umuduyla yoluna devam etti.

Yağmurun Yıkadığı GülüşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin