2. Bölüm - Efe Midir Nedir

38 11 49
                                    

Sevgili Okurlar,

Tatlı okumalar. 💐

🏵️🏵️🏵️

Elindeki kitabın kapağını okşayıp kitaplıktaki yerine koydu. En büyük tutkularından biriydi kitap okumak. Her kitabına sevgiyle dokunuyor, çevirdiği her sayfada daha özgür hissediyordu. Yaşayamayacağı binlerce hayatı tecrübe ediyor hatta yaşamış oluyordu.

Ancak bu akşam bir türlü odaklanamıyordu. Aklını, gündüz bakkalda gördüğü uzak bakışlı kız kurcalıyordu. Arda'nın söylediklerini duymuş olup olamayacağını kestirmeye çalışıyordu. Eğer duyduysa nasıl bu kadar boş bakabilirdi? Duyduysa kırılmış olmalıydı. Ama İskender, onun gözlerinde kırgınlık görememişti.

Belki öfke... Bilemiyordu. Yokmuşlar gibi tek kelime etmeden, yüzlerine bakmadan alacaklarını alıp gitmişti.

Aslında bakkala ilk girdiğinde bakışları daha yumuşak ve meraklıydı. Sinan'a cevap vermemişti. Onlar da müzik dinlediği için duymadığına kanaat getirmişlerdi. Müzik dinlese bile durup yüzlerine baktığında Sinan'ın dudak hareketlerinden bir şeyler çıkarabilirdi.

Basbayağı umursamamıştı kız. Ne onları, ne söylediklerini. Kimse böyle bir durumda kayıtsız kalamazdı. Kalmamalıydı. "Acaba ismi ne?" diye geçirdi İskender içinden.

"Kapüşonundan saçları görünmüyordu. Acaba saçları da gözleri gibi miydi?" Niye bunları merak ettiğini sorgulamaktan kaçınarak sandalyesine oturdu.

"Babası şehit olmuş. Onur verici olsa da çok üzücü bir durum." aynı sahne zihninde aralıksız sergileniyordu. 1,65 boylarındaki hoş görünümlü kız markete giriyor, kısa bir süreliğine gözleri buluşuyor, sonra hiçbir şey söylemeden ve onlara bakmadan çekip gidiyordu.

" Ben niye bu kadar taktım ki? Sana ne kızdan oğlum. İşine bak."

Başını iki yana salladı, zihnindeki resimler silinsin istedi. Kitap okuyamıyordu madem ders çalışmalıydı. Bu yıl sınav senesiydi. Çalışmaya çoktan başlamıştı ancak bu çalışması okul açılana kadar istikrarlı bir şekilde devam etmeliydi.

Diğerleri rahattı tabii. Onuncu sınıfa yeni geçmişlerdi. Aralarında en büyükleri oydu. Bu yüzden hepsine abilik etmeye çalışıyor, onlar için elinden gelenin fazlasını yapıyordu. Sinan zaten en yakın dostuydu. En kötü günleri beraber atlatmışlardı.

Aklına gelenle dudaklarını birbirine bastırdı. Ardından başını tıklatılmakta olan kapıya çevirdi. "Geel"

Badem, kapıyı açıp başını içeriye uzattı. "Napıyon mahallenin Efesi?"

İskender, kardeşinin yaramaz bakışlarına ve alaycı gülüşüne gülümsemeyle karşılık verdi. "Ders çalışmayı düşünüyordum."

"O işi geç çünkü annem yemeğe çağırıyor." Badem'in söylediğiyle kolundaki saate baktı. "O kadar oldu mu ya?" diye şaşkınlıkla sordu.

"Ohooo iyice bunadın sen." Badem'in sırıtışı yüzüne yayıldı.

"Dalmışım demek. Kitaba yani. Kitap okuyordum."

"Senin bu kitap okuma merakın da bizi bayıltacak. Hayatın tadını çıkarsana. Git gez, geç gel. Ben de ayrımcılık yapıyorlar diye annemlerle kavga edeyim. Kavga edecek kimsenin olmaması çok sıkıcı. Pis anlayışlı sülale. Gerçi Sinan yetiyor bazen. Yarın ona ne kadar gıcık bir insan olduğunu hatırlatmalıyım. " Badem'in ardı ardına sıralanan cümleleri İskender'i bunaltmaya yetmişti.

" Kızım ne gevezesin. Allah bi çene vermiş gerisini... Neyse. " Kalp kırarım endişesi taşıyan İskender cümlesini neyse ile noktaladı.

Badem ise tripli bakışlar atıp söylenerek mutfağa gitti.

Yağmurun Yıkadığı GülüşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin