68

38 9 24
                                    

Sandığımızın aksine kimsenin boğazından geçmemişti önümüzdeki makarna... 

  Kahvaltıda sözleştiğimiz gibi yemeğimizi paket yaptırıp rastgele bir banka oturmuştuk ama hepimiz düsüncelerimizle kavga eder hâle gelmiştik. 

  "Buz gibi oldu yemekler" Çınar gülümsemeye çalışırken sessizce kurmuştu cümlesini... 

  Oysa gerçek olan gülümsemelerimizle ayrılmıştık evden. O zamanın yaklaştığını bildiğimiz için ele geçirmişti büyük ihtimalle bu sessizlik çerçevesi bizi. 

  Ne karar verirlerse sadece uyum sağlayacaktım... Zaten kaybedecek birşeyim kalmamış olacaktı... Onlarda benden uzaklaşmak isterlerse sözümü tutacaktım... 

  "Beraber terk edeceğiz bu dünyayı" 

  Özür dilerim, Ege, Kayra, Enes... 

  "Kullanabilir misin?" Çınar bu ortama daha fazla katlanamamış olacak ki araba anahtarını bana uzatırken sormuştu. 

  Sadece sessizce almıştım elinden anahtarı... Çınar ise aldığı onayla ayaklanmış arabaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Berke ile arkasında kalırken bizde elimizdeki paketleri çöpe atıp peşinden takip etmeye başlamıştık. 

  Direksiyonu ellerim arasına aldığım anda ise hissizleşmiştim sanki... Düşüncelerim susmuştu... Sadece bu an vardı... Gaza basmamı bekleyen iki beden ve yavaş yavaş camları ıslatmaya başlayan yağmur damlaları... 

  Bu bir yenilgi değildi... Pes etmekte değildi... Gerçek beni göstermekti... Tanıdıkları Katilin Çizgisi'nden çok daha farklı birini tanımak üzere olduklarının farkındaydılar. 

  Gaza bastığım anda, hemen yanımda oturuyor olan Berke'nin titrek nefesini ve Çınar'ın yanındaki cama kayan gözlerini duyup görmüştüm. Sanki içten içe gitmemek için yalvarıyorlardı ama çokta istiyorlardı. Gerçekleri bilmek istiyorlardı... Gerçekleri bilmelilerdi... 

  Yol boyuncada sürmüştü bu sessiz ve soğuk hava...

  Mezarlığa yakın olan yolun kenarına arabayı park ettiğimde ise ikiside inmemişti arabadan. Öylece yağan yağmuru izlemeye devam etmişlerdi... 

  İlk inen ben olmuştum... İlerlediğim iki üç adım sonrasında ise ikiside hemen hemen aynı anda denebilecek saniyelerde açmışlardı kapılarını. 

  Yağmurun yapraklar üzerinde çıkardıkları seslerin eşliğinde ilerlediğimiz orman yolunda önümüzü görmek imkansızken bu alıştığım his rahatça nefes almama izin vermişti sanki... 

  Yolun ilerisindeki bedenlere daha da yaklaştığımı hissettiğimde ise gülümsememi durduramamıştım. 

  Hepsinin ayrı ayrı hissettirdiği heyecanı hâla daha hatırlıyordum... Her birinin birbirinden ayrılan çok farklı hikayeleri vardı ama o son nefes ve korku dolu bakışları tamamen aynıydı... Yaptıkları şeylerden o anda pişman olmuşlar mıydı acaba? Ya da neden öldüklerini biliyorlar mıydı? 

  Ağaçların arasındaki ilk mezar bizi karşıladığında adımlarım da durulmuştu. Koskoca bir hayat, sadece tahta ve üzerine yazılmış olan sayıyla tam karşımızdaydı. 

  Çınar telefonunun fenerini açıp tahtanın üzerinde yazan "1908" yazısını kısık sesle okuduktan sonra fenerini biraz daha kaldırıp diğer tahtalara çevirmişti.

  "2612", "1205", "812" ve dahası... 

  Duymakla, görmek farklıdır Çınar. Ne hissediyorsun?

  Bunca zamandır tahmin ettiklerin tam karşında Berke. Ne hissediyorsun? 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 3 hours ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Katilin Çizgisi | bxbxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin