selam burada olan varsa ses versinnn🤍
iyi okumalar.
Bu hikayede geçen her türlü kurum, kuruluş tamamen hayal ürünü olmaktadır ve gerçekle hiçbir ilgisi yoktur.
oy ve yorumlarınızı unutmayın olur mu?İMKANSIZIN PEŞİNDE - 18. BÖLÜM
sahte gülümsemeler.
Acı.
Bir dış etkenin vücudun herhangi bir yerinde meydana getirdiği ezilme, yırtılma, sıkıştırılma vb. sebeplerle meydana gelen rahatsızlık hissi..
Ya da mecaz anlamıyla olayların yar attiği üzüntü; yara.
Bir sandalyenin üzerinde oturuyorum. Uzun saçlarım ışıl ışıl hazırlanmış. Üzerimde beyaz bir elbise var. Diz kapaklarımın hemen üzerinde bitiyor, kolları ise askılı ve köprücük kemiğimin tam üzerinde duruyor. Yüzümde sade, çok patlamayacak bir makyaj; ayaklarımda yine beyaz topuklular var. Donuk ifadem, suratıma bile yansımış. Etrafa sinir bozucu bakışlar atıyorum ve kalabalıktan nefret ettiğimi bir kez daha hatırlıyorum. Hemen yan tarafımda ise babam duruyor. Üzerinde çok şık bir takım elbise var. Saçları taranmış, şekil verilmiş. Onun yanında ise siyah, çenesinde biten kısa saçlarını düzleştirmiş; halka küpelerini takmış, üzerinde ise yine beyaz bir askılı tişört ve etek olan Sinem duruyor. Yüzünde güller açıyor, sebebini sorgulamaya herhalde gerek yok. Sinem’in hemen yanında ise Gece var. Onun üzerinde de beyaz bir elbise var fakat onun elbisesi benimkinden daha kısa ve askılı değil; balon kollara sahip. O yeni aldığı kolyesi boynunda, sarı saçları beline kadar uzanmış ve dudaklarındaki pembe ruj on metre öteden bile belli.
Işıklar hazır, kameralar hazır. Herkes yerinde, sadece tek bir eksik var; yüzlerimizdeki sahte gülümseme.
“Başlıyoruz!” diye bağırdı ışıkların arkasındaki kameramanlardan biri. Babam başıyla onayladı ve dişleri arasından konuştu. “Gülümseyin.”
Çenem titrerken başımı sağa doğru çevirdim ve Sinem’in olduğu yerde bir anlığına annemi gördüm. Bu birkaç saniye sürdü. Gerçekle yüzleşmem ise Sinem’in kafasını sallaması ile olmuştu.
Annem gitti, yerine Sinem geldi..
Yüzüme sahte bir kocaman gülümseme yerleştirdim. Flash patladı, yine gözlerimi kırpıştırdım ve arkadan bir ses yükseldi. “Nova Hanım, gözünüzü kırpmayın.”
Başımı sallamakla yetindim ve dediğini yapmaya çalıştım. Birkaç flash daha patladı, fotoğraflar çekildi. Bittiği söylendiğinde ise hemen sandalyeden kalktım. Sinem ve babam fotoğrafçılara doğru yaklaşırken, ben Gece ile bakıştım. “Nasıl hissediyorsun?” diye sordu bana bakıp. “Rezil gibi, sen?”
“Aynı.”
Gece’nin ilk başlarda annemin ölümünü bu kadar sallamaması, üzülse bile babama gelen her lafta babamı savunmasını ve annemi geçiştirip attığını hatırlıyordum. Şimdi ise işler tam anlamıyla değişmişti. Belki de bu tamamen Sinem yüzündendi. Eğer Sinem olmasaydı da Gece böyle düşünecek miydi? Hiç sanmıyorum..
Etrafta olan tonlarca ışık, terlememe neden olmuştu ve bu elbisenin içinde boğuluyor gibi hissediyordum. Direkt olarak kimseye bakmadım ve hemen odama çıktım, üzerimdekilerden kurtuldum. Duşa girdim, sanki kirden kurtulmak ister gibiydim ama olmadı; o kir yine bütün hücrelerimi hapsetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZIN PEŞİNDE
Fiksi UmumTürkiye'nin en zengin ailelerinden olan Özsoy ailesinin torunu Nova Özsoy, annesinin ölümü sonrası apar topar Türkiye'ye geri döner, acısı dinene kadar üniversite için gittiği Paris'e geri dönmez. Aradan geçen üç ayın ardından geri dönmeye karar ver...