I

4 1 0
                                    

"Hazır mısınız Prenses Leonara?" Aynadan son kez kendime baktım ve hazır olduğum kanatine vardım.

Kapıyı açtım, gözleri parıldayan İrena "vov! Mükemmelsin kızım!" Dedi. Sırıttım, kapıyı arkamdan kapattım ve beraber uzun koridorda yürümeye başladık.

"Kral Leon nerde?" Diye sordum. Alışamıyorsun hala baba demeye. Böyle öğretildi bana iç ses.

İrena göz devirip "sözde kraliçe Alena ile büyük salonda son hazırlıklara bakıyorlar, yanlarında da küçük prenses Helena var." Aynı şekilde ben de göz devirdim.

"Benim yerimi almaya çalışıyor Kral Leon'un gözüne girerek." İrena güldü "senin elinin değdiği çöp bile olamaz orası ayrı konu." Dedi ve bir an da yükselerek "ama! Bugün bozmuyoruz moralimizi! Bugün sen geleceğimizin kraliçesi seçileceksin," önümde reverans yaptı ama belini bayağı bir şekilde bükerek.

Güldüm "kalk şurdan ya!" Gülerek kalktı "mutlu olman lazım Kraliçe Leonara." Dedi.

Olamıyordum. Annemin yerine geçmek anneme ihanet gibi geliyordu, bir tek bu değil geçtiğim yollardan sonra hevesim kalmamıştı. Ama 16 yaşında ki sen öyle demiyor. O kız gideli çok oluyor iç ses.

İrena ile sohbet ede ede ilerlerken aşağıya inen merdivenlere gelmiştik ki aşağıdan yukarı çıkan baş komutan Aaron'a denk geldik.

Önümde eğilerek beni selamladı, dizimi kırdım ve ben de selamladım. Aslında bunu yapmama gerek yoktu ama ben seviyordum selam vermeyi.

"Sizi kutlarım Prenses Leonara! Şanınız uzun sürsün!" Dedi kafasını eğerek.

"Teşekkür ederim Aaron, nereye böyle?" Dedim. Rahat pozisyona geçerek "kralımız son hazırlıklar için parşömen odasından açılış sözlerini istedi." Kaşlarımı çattım "bu gibi basit şeyler için sizin gibi komutanı mı çalıştırıyor? Baş yardımcısı Abel nerede?" Dedim.

Gözlerini kaçırarak "efendim Abel'in eşi doğum yaptı yıllık izinde." Dedi. Kafa salladım "oyalamayayım seni görüşmek üzere komutan Aaron." Tekrar selam verdi ve ben de aldım.

Aşağı inerken İrena koluma girip sıktı, "çok yakışıklı değil mi! Ah keşke bir şansımız olsa!" Dedi üzülerek. Sırıttım "yaratayım o şansı ister misin?" Gözlerini kocaman açarak "hayır! Şansımız varsa kendi kendine olur zaten!" Dedi.

"Sakin ol, çöpçatan olmaya niyetli değilim zaten." Güldük.

Büyük salonun kapıları benim için açılmıştı. İçeri girdim ve tam karşımda sert mizaçlı Kral Leon, yanında melek yüzlü şeytan üvey annem Alena ve onun da yanında kıskanç üvey küçük kız kardeşim Helena duruyordu.

Babamın yanına giderek "konuklar neredeler?" Dedim. Kral Leon "günaydın yok nasılsınız yok sen nasıl kraliçe olacaksın! Tahtımı sana bırakacak olmam çok yazık!" Hayıflandı ve devam etti "konuklar birazdan gelecekler, sevgili Annen Alena son hazırlıkları kontrol etti." Yanındaki sinsi şeytanı gösterdi. Bundan hoşnut duyan Alena sırıttı.

Çenemi havaya diktim "benim kraliçe olmamı istemiyorsanız Helena buna çok istekli Kralım, baksanıza." Dedim ve gözlerimle Helena'yı gösterdim.

"Unutmuşum pardon, kraliyet soyundan gelmeyenler kraliçe ve ya kral olamıyordu doğru."

Helena ve Alena çatılı kaşları ile bana bakıyordu hoşuna gitmemişti durduk yere onlara laf atmam sanırım. "Sözdende geri kalmıyor, bir kraliçe böyle davranmaz!" Diye sesini yükseltti Kral.

"Neyse ki daha kraliçe olmadım değil mi Kral Leon?" Arkamı döndüm ve konukları selamlamak için kapının yanına gittim.

Krala en son 'baba' dediğimde 17 yaşımdaydım. Şuan 25 yaşında duyguları sönmeye başlamış bir genç kızdım. 16 yaşımda Sevgili annem khalen ölmüştü ve Kral değişmişti. Bütün odağı ben olmuştum ama iyi anlamda değil, her gün beni kraliçe olmam için eğitiyordu, nefes aldırmıyor sürekli beynimi yiyordu. Bundan yorulmaya başladığımda ise artık bir şeylerin farkına varmıştım. Mesela ne kadar inkar etsemde kral benim babam değil kralımdı.

Üvey annemle ben 20 yaşındayken evlenmişti birbirimizi hiç sevmezdik ne kızı beni ne ben onu. Üvey kardeşim beni hep kıskanır ben ne yaparsam aynısını yapmaya çalışır ve bunu gözüme sokmaya çalışırdı.

Düşüncelere dalmış gitmişken konuklar yavaş yavaş geliyordu. Bir kaç kişi ile selamlaştım çoğunun dilinde "gelecek kraliçemizin şanı uzun sürsün!" Ve ya "biz halk olarak çok şanslıyız kraliçemiz sen olacaksın !" Vardı.

Halk beni severdi, her haftada bir kaç kez halkın arasına gider yardıma ihtiyacı olan insanlara kendi payımdan vermeye çalışırdım.

Karşıdan gelen Kral Arthur, Kraliçe Hela ve Eşim olması istenilen Prens Elliot'u görmemle yüzümü ciddiyet kapladı.

Karşıda hizmet için diğer hizmetlilerin yanında bekleyen İrena'ya baktım kısaca, bakıştık 'siktir' der gibi.

Kral Arthur elimi tutup dudağına yaklaştırdı ve hafif bir öpücük kondurdu üstüne "Leonara güzeller güzeli Prensesimiz, şanın uzun ve bereketli olsun dilerim ki." Dedi.

Kraliçe Hela gülümseyerek "Aa Arthur bir şey unutmuyor musun?" Diyince Kral Arthur "doğru pardon aşkım, Elliot ile şanınız uzun olsun." Göz kırptı ve yürüdü içeri doğru. Anlatmak istediği oğlu ile evlenmemdi.

Kraliçe Hela "kusura bakma bunu demesini kastetmemiştim ama erkekler işte bilirsin, şanın uzun sürsün güzel kızım." Dedi ve bana sarılarak içimi sıcacık etti.

Ardından o da içeri yürüdü ve konuklar için özel oturma planına uyarak kocasının yanına geçti.

Elliot elimi tutup öptü ve "şanın uzun, senin gibi güzel ve bereketli geçsin prensesim." Göz kırptı. Elimi çektim ve kimsenin görmeyeceği bir şekilde göz devirdim.

"Ah hadi ama kandırma beni ikimizde biliyoruz içinden bunların geçmediğini Elliot." Diyince Elliot sahte bir şekilde alınmış gibi yaparak "haksızlık yapıyorsun! Daha iyileri geçiyor söylemiyorum sadece prensesim. Hem içimden neler geçtiğini bilsen şaşırırsın Leonara." Çapkınca göz kırpınca iğrenmiş gibi yaparak "lütfen içeri geç daha fazla katlanamayacağım ve şuraya kusacağım rezil olacağım halk önünde." Dedim.

Elliot gülerek keyifle anne babasının yanına geçti.

Konukların hepsi gelmiş yerlerinde oturmuştu. Kral Leon kürsüye çıkıp elinde ki kraliyet şarabını havaya kaldırdı ve bir kaç kez öksürdü.

"Öncelikle hoş geldiniz dostlarım! Bu davetiyemi kabul ettiğiniz için size minnettarım. Biliyorsunuz ki bu yaşlı adam bir gün ölecek ve bu halkın başına geçmesi için biri gerekiyor. Benim güzeller güzeli kızım Leonara, benden sonraki Kraliçeniz bu krallığın hükümdarı olacak. Bu kadehimi geleceğin Kraliçesi Leonara'ya kaldırıyorum!" Dedi ve kadeh kaldırdık.

Her şey sahte, sözler, gözler, duygular.

Gülümsedim hafifçe herkese bakarak. Kürsüye çıktım ben de.

"Teşekkür ederim Kralım. Beni bu krallığın başına geçirerek bana güvendiğiniz için minnettarım. Bu krallığa en önemlisi halkımıza layık olmak için elimden geleni yapacağım size söz veriyorum."

Söz veriyorum Anneciğim, sana yapılanları ödeteceğim.

Bu ilk kurgum😋
Yazım yanlışları falan olabilir çok takmayın bu kitapta mizah bolca olacak ben sürükleyici olmayan çok uzun bölümlü kitapları sevmem ve bu kitabımı da öyle yapmayı düşünüyorum bir çoğunuz bana katılıyordur bence🙂‍↕️

Neyse gorusuruk arkaslar optum😽

LEONARA | son varisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin