Selaaamm...
Bugün uzun olduğunu düşündüğüm bir bölümle geldim.
Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar :)
2009/İkizdere
Bugün İkizdere sakinlerinde olduğu gibi Akçay ailesinde de tatlı bir telaş vardı. Bugün 2009/2010 eğitim öğretim yılının ilk günüydü. Akçay ailesinin küçük prensesi Güz'ün eğitim öğretim hayatı bugün itibariyle başlıyordu.
Sabah erkenden kalkılmış, güzel bir kahvaltı edilmişti. Ardından Güz büyük bir heyecanla annesinin yardımıyla hazırlanmaya başlamıştı. Önce kilotlu çorabını sonra mavi okul önlüğünü giymiş, dantel detaylı yakasını takmıştı. Annesi saçlarını örmüş ve beyaz bir kurdeleyle bağlamıştı. Daha sonra Güz bayılarak aldığı pembe renkli, Winx baskılı sırt çantası ve onun takımı olan beslenme çantasını da alarak kapının önünde babasını beklemeye başlamıştı.
Babası da hazır olunca annesiyle vedalaşıp babasının elinden tutarak evden çıkmışlardı. Evin verandasını aşarlarken karşı evden çıkan Yüksel Bey, Yelda ve Barış Alper'i gördüler.
Barış Alper bu yıl üçüncü sınıfa geçerken Yelda da tıpkı Güz gibi bu yıl okula başlayacaktı. Yelda da Güz gibi çok heyecanlıydı. Aynı Güz gibi mavi önlüğünü giymiş, yakasını takmıştı. Tek farkı Güz'ün dümdüz olan, örgülü saçları yerine kıvırcık saçlarının at kuyruğu yapılmış olmasıydı.
Güz kıpır kıpır hareketleriyle yerinde duramayarak babasının elini hızlı hızlı çekiştirmeye başladı. Ortada buluşan Akçay ve Yılmaz ailesi günaydınlaştılar. İstikamet aynı olduğu için de beklemeden ilerlemeye başladılar.
Güz ve Yelda heyecanla, seke seke önden yürümeye başlamışlardı. Heyecanlarını birbirleriyle paylaşıyor, gülüşüyorlardı. Barış Alper de onlarla beraber ilerlerken bir yandan da konuşmalarını dinliyordu.
"Yeni arkadaşlar da edineceğiz, çok heyecanlıyım!" dedi Güz coşkuyla
"Evet," dedi Yelda da aynı coşkuyla. "Bir sürü arkadaşımız olacak. Çok eğleneceğiz!"
"Siz herhalde okulu durmadan arkadaş edinip oyun oynayacağınız bir yer sanıyorsunuz." dedi Barış Alper konuşmalarına dahil olarak huysuz huysuz. "Ayrıca yok öyle herkesle, özellikle erkeklerle arkadaş olmak."
Güz kaşlarını çatarak döndü Barış Alper'e. "Niyeymiş? İstediğimizle arkadaş oluruz biz."
"Hayır efendim, olamazsınız." dedi Barış Alper'de. "Erkekler size kalem verir, silgi verir asla almayacaksınız. Saçınızı çeken, yanınıza oturmaya çalışan olursa hemen gelip bana söyleyeceksiniz."
"Niye saçımızı çeksinler? Herkes senin gibi dingoz mu?" dedi Güz gıcık gıcık. "Ayrıca yanıma da oturabilirler. Kalem silgi de verebilirler. Birine hediye vermek güzel bir şeydir."
Aklına gelen düşünceler Barış Alper'i oldukça sinir ediyordu. Çünkü çok iyi biliyordu o silgi kalem vermelerin, saç çekmelerin ne anlama geldiğini. Kendisi daha hiç yapmamıştı böyle şeyler ama yapan arkadaşları vardı. Aşık oldukları kızlara yapıyorlardı.
Arada Güz'ün saçını çekiyor olabilirdi ama o Güz'ü gıcık etmek için yapıyordu ve canını yakmıyordu. (Şüpheli)
Kimse Güz'e aşık olamazdı!
"Çok istiyorsan ben alırım sana hediye, Tipsi. Başkasının verdiğini sakın alma!"
Omuz silkti Güz. Bir yandan da ters ters baktı ona taktığı lakap yüzünden. Almayacak olsa bile sırf inadına alırdı bu saatten sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz Esintisi [Barış Alper Yılmaz]
FanfictionGerçekten de gözden uzak olan gönülden ırak mıdır? Zaman gerçekten de her şeyi unutturur mu? Aşklar hep yarım, kalpler hep kırık mı kalır? Güzün sonu hep kış mıdır, hiç bahara çıkmaz mı? Yarım kalan hikayeler hep tamamlanmak ister. Kader hiçbir şeyi...