2.Bölüm

22K 1.2K 72
                                    

2.BÖLÜM

Hakan'dan

Bir kez daha öksürerek yerimde kıpırdandığımda locaya giriş yapanlar gözüme çarptı. En önde duran Güney, onun arkasından gelen Tuna, yanlarında ki Başak, en arkada ise Batuhan vardı.

Onlar otururken merakla sordum.

"Ege ve Su nerede?"

"Su rahatsızmış biraz. Gelemediler o yüzden."

Rahatsız kelimesini duyduğum gibi cebimden telefonumu çıkardım ve kilidini açarak hızlıca rehbere girdim.

"Arama şimdi. Önemli bir şeyi yok. Ben yarım saat önce konuştum. Uyumuştur belki."

Dedikleri faydasızdı. Belki şimdi aramayacaktım ama aklım orada kalmıştı. Başak'ın benim için çok değerli olduğu su götürmez bir gerçekti fakat Su benim için bambaşka bir yerdeydi. Onu kardeşim yerine koymuş ve bir ağabey gibi sevip sahiplenmiştim. Başak'ın duyguları ise bana karşı başka yönlere doğru kaydığında onu kendimden uzak tutmak zorunda kalmıştım.

"Neden yanımıza gelmedin Hakan?"

Başak'ın sesiyle ona doğru baktım.

"Görmedim sizi."

Kimsenin buna inanmadığını biliyordum ama üzerinde durmaya da gerek duymamışlardı. Aklıma dolan düşüncelerle hızla kafamı kaldırdım. Kızılı görmek istiyordum, hem de çok istiyordum. Beni tek bir hareketiyle bu denli etkileyen kadının değişik bir aurası vardı ve ben bu etkiyi kabul etmiştim.

Kızıl oradaydı. Orada duruyordu fakat yanında başka bir adamla. Bu saçma bir şekilde canımı son derece sıkarken kaşlarımı çatmıştım. Tam yanımda oturan Başak, bunu fark etmiş ki uzanıp çatılan kaşlarımı düzeltmek için bir hamlede bulundu. Başak böyleydi. Hareketlerini kısıtlamazdı.

Ama ben, kimsenin bana karşı böyle laubali davranışlarda bulunmasından hoşlanmazdım. Fakat bunu Başak'a anlatabilmek mümkün değildi. Onu defalarca uyarmama rağmen hala aynı hareketlerde bulunuyor ve benim sinir katsayımı yükseltiyordu.

Kaşlarımın üzerinde bulunan elini sert bir şekilde çekerek kucağına bıraktığımda kalbimde pişmanlığın o derin sızısını hissetmiştim bile. Başak'ı kırmaktan nefret ediyordum ama hareketlerinden daha da çok nefret ediyordu. Defalarca uyarmıştım onu, ne olurdu uzak dursaydı?

Dayanamayarak derin bir iç geçirdim ve Başak'ı kendime doğru çekerek göğsüme yasladım. Ardından güzel kahverengi saçlarının üzerine küçük bir öpücük kondurarak gülümsemeye çalıştım.

"Beni kızdırma, güzelim."

Kafamı çevirdiğimde bana sırıtarak bakan Tuna'yı görür görmez gözlerimi devirdim.. Tuna,kaş ve göz hareketleriyle göğsümde yatan Başak'ı işaret ederken karnına yediği dirsekle susmak zorunda kaldı.

Alışamamış olması garipti. Önceleri bizim bir ilişki yaşamamızı beklediklerini biliyordum. Ama bunun olmayacağını kabullenmeleri de pek uzun sürmemişti.

Başak'ın çok güzel bir kadın olduğunu hep kabul etmiştim. Uzun ve gür kahverengi saçları, özellikle bana bakarken çakmak çakmak olan yeşil gözleri, küçük burnu ve dolgun dudaklarıyla tam bir afet-i devrandı. Her erkeği kolaylıkla etkileyebilirdi. Hayatıma bu şekilde dahil olmamış olsa beni de etkilerdi, bundan emindim. Fakat ben, hayatımda büyük önemi olan bir kadını tek bir gece için harcamak istemezdim. Onu böyle kırmak, üzmek aklımdan bile geçmezdi. Bu yüzden kendimi geri çekmiş ve duygularına karşılık vermemiştim. Böylelikle belki biraz içi soğur, benden uzaklaşır diye düşünüyordum.

KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin